I'll go with you translate Turkish
2,729 parallel translation
I'll go take a look at it with you.
Onarılabilir mi, o bile belli değil.
Then, I'll go with you.
Olsun, ben de geleceğim.
I'll go with her. Thank you, Doctor.
- Onunla gidiyorum.
If it'll keep you from killing yourself, I will go stay with Danny.
Kendini öldürmene engel olacaksa gidip, Danny'yle kalırım.
When you go bowling with your buddies, I'll be there.
Kankalarınızla bovlinge gittiğinizde, orada olacağım.
I'll go with you.
Ben de geleyim.
Honey, I'll go with you.
Hayatım, seninle gelirim.
I'll go. But I have to warn you, I've been hanging out with the jellybean gang for so long that if I'm exposed to anything intellectual, my brain might explode all over your face.
Ben gelirim, ama seni uyarmam gerek, uzun süredir jelibon tayfasıyla takıldığım için her hangi bir bilgiye maruz kaldığımda beynim suratına doğru patlayabilir.
You'll be with me no matter where I go.
Nereye gidersem gideyim benimle olacaksın.
I want you to cover all the gates with a massive force, in case this is a diversion. - I'll go!
- Ben giderim.
Yeah, I'll go with you and...
Evet, ben de seninle gelirim ve...
I'll go with you.
Ben de seninle geleyim.
Okay, I'll go with you.
Tamam, seninle geleceğim.
You go ahead. I'll meet you on the other side with a drink.
Seninle diğer tarafta bir içecekle birlikte buluşurum.
I'll go back, by myself, and I'll come up with some story as to why you didn't return... that you tripped and fell in the fountain.
Oraya geri döneceğim, tek başıma ve onlara havuza düştüğünü ve bu yüzden gelemediğini anlatacağım.
I'll go with you. That's ok.
Önemli değil.
- so I'll go with you.
- ben de seninle geliyorum.
Blah blah blah. Anyway, he wants me to write back and say, like, yes, I'll be in contact with you or no, go fuck yourselves.
Her neyse, benden evet sizinle görüşürüm ya da siktir olun gidin anlamında da olsa benden cevap beklediğini yazıyor.
I'll go with you.
Seninle geleceğim.
- Okay I'll go with you.
- Tamam ben de geliyorum
I'll go with you!
Sizinle geliyorum!
- Yeah, I'll go to that with you.
- O konuda sana katılıyorum.
I'll go with you when they return
Seninle zaman geri gideceğim
I'll bet the kids want to go with you.
Eminim çocuklar da sizinle gelmeyi isteyecektir.
Then you'll understand when I say I need to come back and live with you and go back to school..
Artık beni anladığınıza göre eve geri dönüp sizinle birlikte yaşamaya ve okuluma dönebilir miyim..
Then I'll go with you mama.
Öyleyse seninle geleceğim anne.
I'll go with you.
- Seninle geleceğim.
- I'll go with you.
- Seninle geliyorum.
Why don't you two go and talk to Peter and I'll deal with this.
- Siz ikiniz gidip Peter'le konuşun.
I'll go get reba, And then I'll come back and pick you up with your new dress.
O zaman seni gelinlik dükkanına bırakayım ben Reba'yı kapıp geleyim ve yeni gelinliğinle birlikte sen oradan alayım.
I'll go with you.
Ben de seninle geliyorum.
I'll go with you.
Seninle geliyorum.
I'll go with both of you, and I'll scream just as loud with you as I do with Gus.
Hep beraber gideriz. Gus'la yaptığım gibi en yüksek sesle çığlık atacağım.
I'll go with you in the ambulance.
Elimi tut. Ambulans'ta senin yanında olacağım.. Ambulans'ta senin yanında olacağım..
Okay. I'll go with you.
Seninle gelirim.
You end up with your staining, when I go? I'll be with you in a moment.
- Bir dakika beklemeniz gerek
But I'll go with you.
Ama seninle gelebilirim.
I'll only get hired if I go in there with you?
Sadece sizinle oraya girersem mi işe alınırım?
Great. I'll go with you, just in case.
Ne olur olmaz, seninle geliyorum.
I'll go with you.
Seninle geliyorum!
If you lend me your bus and Balou isn't back in an hour, I'll go and look for him with Frits.
Minibüsünü ödünç verirsen ve Balou da bir saat içinde dönmezse Frits ile onu aramaya çıkacağız.
Next time I'm about to go down on a big juicy cock, I'll remember, it's all right with you.
Bir dahaki sefere büyük bir sike dokunmaya başladığımda senin, bununla bir sorunun olmadığını hatırlarım.
I'll go with you.
- Seninle geliyorum.
I'll go with you. No!
Yapma.
I'm gonna go to the dance with you and Jones, and then I'll be back before they hand out the p Don't worry.
Üzülme.
If you don't want me to come with you, I'll go with Stuart.
- Seninle gelmememi istiyorsan, Stuart'la giderim.
If you'll excuse me, I'm gonna go pick out a tie to go with losing my shirt.
Müsaade edersen eğer dımdızlak kalmamla uyumlu bir kravat seçeceğim.
No, I'll go with you.
Hayır, seninle gideceğim.
I'll give you some time to decide if you want to go with us.
Bizimle gelip gelmemeyi düşünmen için sana biraz zaman veriyorum.
Now you go through and have some pizza with the lads, and I'll download a ringtone with Becks.
Şimdi içeri geç ve çocuklarla biraz pizza ye. Ben Becks'le telefon melodisi indireceğim.
I'll go with you!
- Ben de geliyorum!
i'll go 1832
i'll go first 231
i'll go by myself 33
i'll go ahead 21
i'll go check it out 35
i'll go tomorrow 23
i'll go see 33
i'll go now 83
i'll go check 56
i'll go there 26
i'll go first 231
i'll go by myself 33
i'll go ahead 21
i'll go check it out 35
i'll go tomorrow 23
i'll go see 33
i'll go now 83
i'll go check 56
i'll go there 26