English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll let him know

I'll let him know translate Turkish

393 parallel translation
I'll let him know.
Kendisine ileteyim.
I'll go to that shipyard, I'll tell that civilian to go you know. Let him talk now if he has anything to say.
Bir şey diyecekse bırakın söylesin.
Yes, I'll let him know.
Evet, tamam, ona söyleyeceğim.
I'll let him know he's a coward!
Korkak olduğunu bilsin!
And tell her when you get settled, to please come over. Though i expect she'll want to keep you to herself. I know if it were jud... if it were jud come home to me, i'd hold him close, so close, i'd not let him leave again.
Ama eğer bu mağara resimleri gerçekse belki 12 bin senelik olabilirler.
- Go to bed. I'll let you know when I've found him.
- Onu bulunca sana haber veririm.
I'll let him know how helpful you've been.
Ne kadar yardımsever olduğunu ona söyleyeceğim.
I know, but let him go on. You'll make him happy.
Biliyorum ama bırak devam etsin.
I know I'll never let him go
# Biliyorum # Gitmesine asla izin vermeyeceğim
Let me speak to your Führer. I'll tell him everything he wants to know.
Führer'ine duymak istediği her şeyi söylerim.
I'll let him know.
Şimdi çağırıyorum efendim.
I know that'll be Mr. B's position, but I'll let you talk to him about it.
Sizin için zor bir durum olduğunu biliyorum, ama kendisiyle görüşmenizi sağlayabilirim.
If you're havin'a good time, let the captain know and I'll have him steam around in circles!
Eğer güzel vakit geçiriyorsan, kaptana söyleyelim oyalansın!
Listen, if there's anything I can do for him, for Lois, you'll let me know, will you?
Dinle, eğer onun için ya da Lois için yapabileceğim birşey varsa lütfen bilmek istiyorum.
- Look, I know it's over between you but he's a legend, we'll have to let him down easy.
- Bak, ilişkinizin bittiğini biliyorum ama o bir efsane. Bunu ona uygun şekilde anlatmalıyız.
I'LL LET HIM KNOW YOU'RE HERE. PLEASE HAVE A SEAT.
Bay Swann, Bay Richardson burada.
I'll let him know.
Ben haber vereceğim.
If you know what's good for you, you better get on that phone and tell Mr. Big-shot Farmer that I said he'd better let me on that stage or I'll crucify him in 150 newspapers every day for the rest of his useless life.
Hakkında hayırlı olmasını istiyorsan hemen şu telefonu al ve Sayın Farmer Haşmetlerine de ki, bıraksın şu stüdyoya gireyim, yoksa kalan o beş paralık ömrünün her günü, 150 gazetede ona demediğimi bırakmam!
I'll do anything to let him know that I'm his
Onun olduğumu bilmesi için her şeyi yapacağım
Now listen, son, if you ever get the money... and you do want him to have a nice headstone... you just let me know, and I'll see to it personally... that a real nice one is placed on the grave.
Dinle evlat, eğer para bulur da... güzel bir mezar taşı yaptırmak istersen... bana haber ver. Bununla özel olarak ilgilenirim.
All right, I'll let him know.
Pekala, ona bildireceğim.
Don't let him do this, I'll tell you what you want to know!
Bunu yapmasına izin vermeyin. Ne bilmek istiyorsanız söyleyeceğim!
After he's busted I'll make sure to let him know you knew all about it beforehand.
Enselendikten sonra ona senin durumu önceden bildiğini söylerim.
I've got to stay with him. We'll let you know when we need your services.
- Size ihtiyacımız olduğu zaman haber veririz.
I'll let him know you're looking for him.
Görürsem aradığını söylerim.
I'll let him know why I'm called the North-Wing Killer!
Ona dersini vercem. Bana "Kuzey-Kısmı Katili" derler.
I'll let him know you're here.
Geldiğinizi haber vereyim.
Why I let him put me down as who to notify in case of emergency I'll never know.
Acil durumda aranacak kişi olarak beni yazmasına neden izin verdim bilmem.
I'll let him know.
Haber vereceğim.
- Honey, can't you try to relax... and I'll let you know. - and just talk to him?
-... kendisiyle konuşamaz mıyız?
I'll let him know you're here.
Geldiğinizi bildireyim.
They'll roll him back through. Yeah, well, they may let him back, but I don't know if they'll let him finish.
Pekala geri dönecektir ama programı bitirmesine izin verirler mi bilmiyorum.
All right. I'll let him know.
- Tamam, ona söylerim.
I'll let him know that's cancelled.
Peki ona iletirim.
But if I see him or hear from him, I'll let you know.
Eğer onu görür ya da haber alırsam, size haber veririm.
Let him go, and I'll tell you what you need to know.
Bu cesur arkadaşımı gönderirsen sana bilmek istediğin her şeyi anlatırım.
Then go on up I'll let him know you're coming
Öyleyse devam et Ben geldiğini bildiririm
Tell Higgins I'll let him know.
- Higgins'e söyle, ona haber veririm.
And I'll let him know too.
- Ben de haber veririm.
I'll let him know.
Bilgilendireceğim.
- I'll let him know you're here.
- Geldiğinizi haber vereyim.
He's smarter and... I don't know, maybe I should just let him have it.
Daha akıllı.Bilemiyorum. Belki de en iyisi, ona İzin vermek.
I'll let him know just you gonna call him Zel.
Ona zel diyecegini soylerim.
- I'll let you know when we have him.
- Onu gözaltına alınca haber veririm
I'll let him know the next time he calls that you got to get your money first.
Bir daha arayacak olursa parayı ilk sana vermesini söylerim.
I'll let him know you came by.
Uğradığını söylerim.
I'll let him know.
Bunu ileticem.
I'll let him know.
Hemen bildiriyorum.
Uh, let him know I'll be right there.
Hemen geleceğimi söyleyin lütfen. Teşekkür ederim.
I'll be sure to let him know.
- Mutlaka söylerim.
I'll let him know.
Haber veririm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]