I'll see you in there translate Turkish
192 parallel translation
I'll get you in there to see him once his aunt leaves.
Başkan uyandıysa onu biraz görebilirsin.
You take the girls on over there, and I'll see you in about a half-hour.
Sen kızları alıp gidiver, yarım saate ben de gelirim.
I'll check the hotel these matches came from. And me? See if you can tough it out in there.
Ben şu otele bakacağım Burada biraz daha kal.
Now, if there's any more of this, I'll see you two gentlemen in my chambers.
Bu devam ederse siz ikinizi odamda göreceğim.
I'll be in Llano with the patrol three days from now, and I'll see you there.
Ben üç gün sonra Llano'da olacağım, seninle orada görüşürüz.
Because if you don't and I catch any of you doing any more brawling in my territory I'll beat every one of you and see you go to the can and rot there!
Çünkü bir tanenizi bile burada patırtı yaparken yakalarsam eşek sudan gelinceye kadar döverim ve çöplüğe atar çürümesini izlerim.
Let Stavros bring money to put in my business and I'll make him my partner. " He has a prospering establishment there. You'll see a prospering establishment.
Büyüyen bir işletmesi var, anlıyor musun, gelişen bir işletme!
I'll see you there in an hour Why can't I just throw them away?
Bir saate orada görüşürüz. Onları niçin atıp kurtulamıyorum?
If there is some information that you need, I will be glad to help you, but as you can see, I am in the middle of dressing, so, uh, if you excuse me, I'll finish.
Eğer ihtiyacınız olan bir bilgi varsa, yardımcı olmaktan memnun olurum ama gördüğünüz gibi, üzerimi değiştiriyordum. Eğer izin verirseniz bitirmek istiyorum.
I'll meet you there tomorrow morning and when I fly in I wanna see you standing there alone.
Seninle yarın sabah orda buluşuruz. Seni orda yalnız başına görmek istiyorum.
Anyway, my old lady's gonna be there, and she gonna get dead in my case if I ain't there, so, look, you have a nice evening, and I'll see you later.
Üstelik eski sevgilim de orada olacak ve orada olmazsam benim durumumda ölüp geçecek. Bu yüzden sen güzel bir akşam geçir, sonra görüşürüz.
There's a Mr. Bronx Charlie and company to see you, sir. I'll be right in after I get changed.
Bay Bronx Charley ve arkadaşları sizi görmek istiyorlar, efendim.
Go to work, I'll be there in a second, okay? See you outside.
İşin başına git, sonra gelirim, tamam mı?
Jimmy, what are you hoping to find in there? I'll know it when I see it.
Jimmy, orda ne bulmayı umuyorsun?
As soon as the deal's over, I'll see that there is 20 % in it for you.
İş bağlanır bağlanmaz senin de % 20 pay almanı sağlayacağım.
I'll tell you something. Now come with me in the kitchen and see if there is something you like?
Sana ne söyleyeceğim şimdi beraberce mutfağa girip hoşuna giden bir şeyler bulacağımıza bahse girerim.
The Armbruster Hotel in New York. I'll see you there.
New York'da Armbruster otelinde görüşürüz.
I always hope that there, in the hollow of a wave, there'll be a... How do you tell, when you see,
Hep umut ediyorum orada, o dalganın içinde nasıl anlatayım, gördüğün anda...
I'll see you over there in half an hour.
Yarım saat içinde şurada buluşalım.
There's a woman you should see, and I'll make sure that you can get in.
Orada görmeniz gereken bir kadın var ve oraya girebilmenizi sağlayacağım.
I know your husband paid tuition in advance for a year... but if you will refer to the rules and regulations manual we sent you... you will see that unless there is a valid excuse for prolonged absence... your tuition will be forfeit.
Eşinizin bir yıllık okul ücretini önceden ödediğini biliyorum ama size gönderdiğimiz yönetmelik kitapçığına baktıysanız, mazereti olmayan uzun süreli bir devamsızlık... söz konusuysa, yapmış olduğunuz ödeme yanmış sayılacaktır.
I'll see you there in a few years.
Birkaç yıl içinde seni orada göreceğim.
I'll take you there and I'll see you guys in French.
Seni ben götüreyim, sizinle de Fransızca dersinde buluşuruz.
Well, I'll see you there in, what, half an hour.
Yarım saat sonra görüşürüz.
- All right. I'll meet you there. See you in a few. Check up on that.45.
Şu 45 liği kontrol ettikten sonra görüşürüz.
Well, I'll see you in there. - [Sarah] Okay.
İçeride görüşürüz.
I'll see you there in ten minutes.
On dakika içinde orada görüşürüz.
I'll see you in there.
İçerde görüşeceğiz.
I don't want to go in there. You'll never see me again.
Ben oraya girmek istemiyorum, birakin gideyim beni bir daha hic gormezsiniz.
I'll see you in there.
İçeride görüşürüz.
I've seen more fucked-up shit happen in five minutes out there than you'll see in your whole fucking life.
Beş dakikada, senin hayatta göremeyeceğin kadar korkunç şeyler gördüm.
Darling, I'll see you in there.
Tatlım, seninle içeride görüşürüz.
You won't see me in there, but I'll be talking to you.
Beni görmeyeceksin. Ama seninle konuşuyor olacağım.
If you'd like to go in and see him, I'll be in there in a minute.
Girip onu görmek isterseniz az sonra geleceğim.
- I'll see you there in a bit.
- Birazdan sizinle orada görüşürüz.
So stay there, I'll see you in a second.
Al.
I'll see you in there
İçerde görüşürüz.
I mean, there's no one I'd rather see rot in solitary than you, but I figure I'll send you back to Em City.
Yani, tecritte çürümesini senden daha çok istediğim birisi yok, ama düşündüm de seni tekrar Em City'ye göndereceğim.
If there's a war, I'll see you in Canada. ( Chuckles )
Eğer savaş olursa, Kanada'da görüşürüz.
And I swear when Tom shot the gun off, he didn't think it was loaded'cause I put the bullets back in, so if you'll all just step inside, you'll see there's nobody dead here,
.. ve yemin ederim Tom silahı ateşlediğinde onun dolu olduğunu bilmiyordu. .. çünkü kurşunları ben geri doldurmuştum, yani hepiniz içeri gelirseniz.. ... burada ölü biri olmadığını göreceksiniz.
Look Eli, I don't know about reputations, nor if I'm good in the sack, but with you I swear I'll be the best there is! Let me have an hour, I need an hour tonight, let's see each other tonight.
Bak Eli, ünümü bilemem ama iyi olduğumu biliyorum ve seninle en iyisi olacak sadece bir saat istiyorum bu gece buluşalım?
Peter, we've a bit of a problem. You see, if Mr Blaney and I are caught outside instead of in there teaching, we'll both be for it, won't we?
Bay Blaney ve ben sınıfta ders vermek yerine burada yakalanırsak bu bizim için sorun olur, hak veriyorsun değil mi?
There's a lot I want to talk to you about, I'll see you in an hour.
Konuşmak istediğim çok şey var. Bir saate görüşürüz.
I'll see you there in an hour.
Yarım saat sonra orada buluşalım mı?
I'll just see you in class there, Asher.
Derste görüşürüz Asher. Profesör.
I'll see you in there.
Görüşürüz.
He could see you. I'll be in and out before he even knows I'm there.
Orada olduğumu fark etmeden hemen girip çıkarım.
- I'll see you in there.
- İçeride görüşürüz.
I guess we're gonna go have a cigarette, and we'll see you back up there in a little bit.
Galiba gidip sigara almamız gerekecek. Sonra seninle çıkışta görüşürüz.
I'll see you in there.
O zaman... içeride görüşürüz.
In there, I'll see you.
İçeride görüşürüz.