English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll tell

I'll tell translate Turkish

34,802 parallel translation
Instead of blowing me off to go to these meetings, you tell me your problems, I won't help you, and then I'll clap.
Bu toplantılara gidip beni ekmek yerine bana sorunlarını söyle yardım etmeyeyim sonra da alkışlarım.
I'll tell you my problem.
Sorunumun ne olduğunu söyleyeyim.
I'll tell you about the guy.
Sana adamı anlatacağım.
I'll tell you where they are, Bum-Fuck Peru.
Ben nerede olduklarını söyleyeyim, cehennemin dibi Peru'da.
I'll tell her you don't believe.
Ona senin inanmadığını söylerim.
Gaby, call Richard. Tell him I'll bring Eddie in.
Gaby, Richard'ı ara.
Someday I'll be able to tell you why I had to leave that night, but I can't now.
Bir gün, o gün neden gitmek zorunda olduğumu sana söyleyebilirim ama şu an söyleyemem.
So I'll tell Ben that Sam won't be home tonight. All right?
Ben'e Sam bu gece gelmeyecek derim.
I'll tell you what... From now on, we'll have him indoors by 10 : 30.
Bak ne diyeceğim, bundan sonra onun 10.30'da eve girmesini sağlayacağız.
Okay, well, I guess I'll go tell them.
Pekala, sanırım bunu onlara söyleyeceğim.
And I'll tell you everything.
Ve her şeyi de anlatacağım.
"Pick me up or I'll tell your father."
Beni de al yoksa babana söylerim.'
I'll tell her to expect your call.
Aramanı beklemesini söyleyeceğim.
I'll page Jackson and cardio and tell them to meet us up there.
Jackson'la kardiyoya haber verip bizimle orada buluşmalarını söyleyeceğim.
You! Tell me why you're tailing me or I'll smack you again.
Beni neden takip ettiğini söyle yoksa tekrar vururum.
I'll tell Estelle you did well.
Estelle'e işini hallettiğini söylerim.
I'll tell you when to cum.
Ne zaman geleceğini ben söyleyeceğim.
Oh, I'll tell you what we're talking about.
- Sana neden bahsettiğimizi söyleyeyim.
I'll tell him to go far away.
Çok uzaklara gitmesini söyleyeceğim.
I'll tell you what.
Bakın size ne diyeceğim.
I'll tell you what I'm gonna do.
Ne yapacağımı söyleyeyim.
Yeah, it, uh... it was not what I expected, I'll tell you that.
Evet, pek düşündüğüm gibi geçmedi diyebilirim.
Tell him that I was here. And I'll be back tonight.
Burada olduğumu ve gece döneceğimi söyle onlara.
I'll tell you the truth.
Gerçeği anlatayım mı?
Maybe I'll tell you one day.
Belki bir gün anlatırım.
I'll tell you later.
Sonra anlatırım.
I'll tell you later, OK?
Sonra anlatırım, tamam mı?
I'll go to the press. Tell them about your affair.
Basına gidip, ilişkinizi anlatacağım.
I'll tell you when we get there.
- Oraya gittiğimizde söyleyeceğim.
Okay, okay, I'll tell you!
Tamam, tamam, konuşacağım!
I'll tell you what's going on.
Bunun yüzünden seçimi kaybettin.
I'll tell you what we're doing with Alice Tetch's blood and in return... you...
Alice Tetch'in kanıyla neler yaptığımızı söyleyeceğim, karşılığında da sen...
I'll tell you what you want to know.
Bilmek istediklerini sana anlatacağım.
I'll tell you what you want to know.
Bilmek istediklerini anlatacağım sana.
Tell me that, and I'll tell you everything I know.
Bunu bana söylersen sana bildiğim her şeyi anlatırım.
In a few moments, your brothers in arms are gonna come up those stairs and find your dead body, and they'll believe me when I tell them that
Biraz sonra silah arkadaşların bu merdivenlerden çıkacak ve cesedinle karşılaşacaklar. Ve onlara Jim Gordon bir katildi dediğimde inanacaklar.
But I'll tell you, I could give a damn about your plans, because they're never gonna happen.
Ama sana şu kadarını söyleyeyim,... planların zerre umrumda değil çünkü asla gerçekleşmeyecekler.
I'll tell you why I'm here.
Neden burada olduğumu söyleyeyim.
I'll tell you.
İyi bir şey oldu.
I'll tell you later.
- Sonra anlatırım.
So? I'll tell you.
Sana anlatırım.
I'll tell you everything, okay?
Sana her şeyi anlatırım tamam mı?
I'll tell you what, why don't you take a walk, and she can face those consequences right here and now?
Neden şimdi çekip gitmiyorsun da bu sonuçlara hemen burada katlanmak zorunda kalmıyor?
I'll tell ya, with Mike off the case, things were running a lot smoother.
Mike'ın davadan alınmasıyla işlerin çok daha düzgün yürüdüğünü söyleyebilirdim.
I'll tell you where they are.
- Sana söyleyeyim. - Ne yapıyorsun?
I'll tell you what else... Ava is such a wonderful boss.
Size Ava'nın harika bir patron olduğunu söyleyeceğim.
You tell me what to do, I'll do it.
Sen ne yapılacağını söyle, ben yaparım.
I'll tell you, smoking a Swisher with no weed.
İçinde ot olmayan bir sigara içiyordu.
He'll do what I tell him to do.
Ona ne söylersem onu yapar.
I'll tell him.
Ona ben söyleyeceğim.
I'll tell you, money does not bring happiness to ourselves.
Para bizlere mutluluk getirmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]