English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll tell her

I'll tell her translate Turkish

3,671 parallel translation
I'll tell you anything you want. Just don't kill me.
İstediğiniz her şeyi anlatırım.
And, I don't know, maybe in a few weeks, I'll tell her the label liked it and wants to sign me.
Ve belki bir kaç haftaya da şirketin beğenip anlaşma istediğini söylerim...
I'll tell Annie I fixed everything.
Annie'ye her şeyi düzelttim derim.
All right, just tell her I'll call her back.
- Tamam, ona döneceğimi söylersin.
I'll tell her.
Ona söyleyeceğim.
Guys, do what I tell you, get me this merchandise, and I'll give 150,000 every one of you at once.
Beyler dediğim gibi malı getirin, her birinize 150,000 vereyim.
When she comes to the door, I'll just tell her to leave.
Kapıya geldiğinde geri gitmesini söyleyeceğim.
I'll tell her we didn't find anything.
Hiçbir şey bulamadığımızı söyleyeceğim.
Well, I'll tell her it was the hardest thing you ever did.
Ona yaptığının en zor şey olduğunu söyleyeceğim.
You can tell me anything you want, anything at all and I'll listen.
Bana istediğin her şeyi anlatabilirsin. Her ne anlatırsan, dinlerim.
I'll - - I'll tell you everything.
Sana her şeyi anlatacağım.
Tell her we'll be arriving in three days time and that I look forward to winning back Republic City... Together. As you wish, General Iroh.
Üç gün içerisinde orada olacağımızı ve Cumhuriyet Şehri'ni birlikte geri almak için de sabırsızlandığımı söyle... Nasıl isterseniz, General Iroh.
I'll tell you all.
Her şeyi anlatacağım.
I'll tell her that you love her... like I always do.
Onu sevdiğini söyleyeceğim, her zaman söylediğim gibi.
Thanks, but I'll tell her myself.
Teşekkürler ama ona kendim söylerim.
- I guess we'll have a story to tell her.
- Bence artık ona söylemeliyiz.
I'll tell you my plan to fix everything.
Size her şeyi düzeltmek için planımı anlatacağım.
And I'll tell you what else, I don't even think Rhonda's her real name.
Bir şey daha söyleyeyim, Rhonda'nın, onun gerçek adı olmadığını düşünüyorum.
Come with me and I'll tell you all about it.
Benimle gel her şeyi anlatacağım.
Well, I'll tell you what I told her...
Sana ona ne dediğimi söyleyeyim : İyiyim ben.
- I'll tell you everything.
- Sana her şeyi anlatacağım.
Give it back or I'll tell your father everything.
Çabuk bana ver o silahı, yoksa babana her şeyi anlatırım.
I'll tell you anything you wanna know about Moe.
Size Moe ile ilgili her şeyi anlatırım.
Tell her I'll be 30 seconds.
Söyle 30 saniye sonra arayacağım.
If I tell her, she'll just stop me from doing what I have to do.
Söylersem, yapmam gerekeni engellemeye çalışır.
Sir, I'll tell you her occupation : stripper.
Mesleğini ben söyleyeyim. Striptizci.
Sir, I'll tell you her stripper.
Mesleğini ben söyleyeyim. Striptizci.
I'll tell her.
Ona söylerim.
Thanks. I'll tell her.
- Teşekkürler, ona söylerim.
I'll tell her to write an afterword.
Bir son söz yazmasını isteyeceğim.
I'll tell you what, Daisy, Alfred won't like you any better for being rough on her.
Beni dinle Daisy, Alfred sen Ivy'ye kötü davranıyorsun diye seni sevmeyecek.
She'll tell me to keep it simple, but I'd like to surprise her.
Bana basit tutmamı söyleyecektir ancak ben onu şaşırtmak istiyorum.
Well, tell her I'll not forget again.
Ona bir daha unutmayacağımı söylersiniz.
If you're not gonna sack up and tell her yourself, I'll have to.
Yüz yüze söylemeyi beceremeyeceksen, ben yaparım.
I'll tell you all you want to know.
Bilmek istediğin her şeyi anlatırım.
I'll call Fi's lawyer, tell her she can start the paperwork.
Fi'nin avukatını arayayım. Söyleyeyim de işlemleri başlatsın.
I'll let you tell her the part about you and Beau.
Beau ve senin olayları anlatıveririz.
If I ask her to tell me... she'll have to say.
Eğer ondan söylemesini istersem söylemek zorunda.
I'll tell the staff that it's off-limits and to leave everything as is. No.
Çalışanlara buraya dokunmamalarını her şeyi olduğu gibi bırakmalarını söyleyeceğim.
I keep thinking, she's a lady, so she will tell the truth and soon it'll all be over.
Bir hanımefendi olduğunu bu yüzden doğruyu söyleyeceğini ve yakında her şeyin biteceğini düşündüm.
I'll tell you everything.
Sana her şeyi söyleyeceğim.
Just tell Zoe I'll call her later.
Sadece Zoe'ye sonra arayacağımı söylersin.
So I'll just tell her that whatever she's found she has to give back or else people are gonna die, and--and I think she'll give it back.
O yüzden ona gidip her ne bulduysa geri vermesi gerektiğini yoksa insanların öleceğini söyleyeceğim ve o da bence geri verecek.
I'll just tell her that...
Ona diyeceğim ki...
I'll tell her when I see her.
Onu görünce söylerim.
I'll tell you all about being the bad guy.
Sana kötü olmakla ilgili her şeyi anlatayım.
Fine. If he proposes... I'll have to tell him.
Tamam, eğer teklif ederse ona her şeyi anlatacağım.
I'll go tell her that you're gonna call.
Harika. Gidip onu arayacağını söyleyeyim.
It's a real sin, I tell ya. I'll go check her out.
Ona bakmaya gidiyorum.
OK, I'll tell her.
Tamam, ona söylerim.
So I tell Disco I'll give him 10 bucks for every minute he holds his head in the Koi pond. Cost me $ 50.
Bu yüzden Disco'ya kafasını süs havuzunda tuttuğu her dakika için 10 papel vereceğimi söyledim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]