I'll tell you on the way translate Turkish
100 parallel translation
I tell you. I think I'll go on up the way... where the ripples are faster and the brush is sparser.
Ben şu tarafa doğru gideceğim... dalgalar daha kuvvetli ve çalılar da daha seyrek.
I'll tell you both about it on the way to the hotel.
Bunu ikinize de hotel yolunda anlatacağım.
Get on your horse, I'll tell you on the way back.
- Neyin var, Andy? Atına atla, sana yolda anlatırım.
- I'll tell you on the way back.
Sana yolda anlatırım,... hemen gitmeliyiz.
I'll call Captain Haynes and tell him you're on the way.
Kaptan Haynes'i arayıp yolda olduğunuzu söyleyeceğim.
I'll tell you all about it on the way.
Yolda anlatırım.
Listen, you want to come home with me now, and maybe I'll tell you a few jokes on the way home, and maybe you'll laugh, you know?
Benimle eve gelmek ister misin? Belki sana bir fıkra anlatırım ve belki gülersin.
I'll have to tell you on the way'cause we gotta be in Las Vegas in two hours.
- Yolda açıklarım. 2 saat sonra Las Vegas'ta olmalıyız.
I'll tell you on the way.
Yolda anlatırım.
I'll tell you on the way.
Size yolda anlatırım.
I'll tell you a story about that on the way to school.
Okula giderken yolda size bununla ilgili bir hikaye anlatayım.
- I'll tell you on the way.
- Sana yolda anlatacağım.
I'll tell you on the way.
Sana yolda söylerim.
Q, tell us what's going on or get out of the way. I'll tell you.
Q, neler döndüğünü anlat yada yoldan çekil.
- I'll tell you on the way down.
- İnerken anlatırım. - Harika!
Alright, I'll tell you what. Give me the sports pages and I'll be on my way.
Bak ne diyeceğim, bana spor sayfasını ver, gideyim.
- I'll tell you on the way.
- Yolda anlatırım. - Eyvallah, Tuncay.
I'll tell you about it on the way to the Bridge.
Köprü'ye giderken sana onunla ilgili şeyler söyleyeceğim.
I'll tell you on the way.
- Hadi. Sana yolda anlatırım.
I'll tell him you're on the way. He'll find a place for you.
Sana uygun bir konum ayarlar.
I'll tell you about it on the way.
Yolda sana anlatırım.
I'll tell you, you learn a lotta things... on the way to five hundred, none more important than this...
500 kavgaya doğru ilerlerken yolda çok şey öğreniyorsun. Ama hiçbiri bunun kadar önemli değil.
So I tell her : I'll hear what they say on the way out and tell you later.
Ama ben buradayım Seyircinin ne söylediğini anlatmak için.
I'll call the baby-sitter and tell her you're on your way.
Bebek bakıcısını arayıp yolda olduğunu söylerim.
I'll tell you on the way.
- Yolda anlatırım.
Long story, I'll tell you on the way.
Uzun hikaye, ben yolda söyleyecektir.
I'll call her and tell her you're on the way.
Onu arar, yola çıktığını söylerim.
I'll tell you on the way to the police station, where's your son?
Neler oluyor? Size söyleyeceğğim tek şey sizi merkeze götürüyoruz.
Later on today when you are with your residents, I'll come up for something, you'll tell me you're too busy in a manly way, and I will contritely turn around and walk out of the room with my tail between my legs.
Bugün doktorlarınlayken yanına geleceğim. Bana mertçe meşgul olduğunu söylersin, ben de pişman bir halde döner, kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp odadan çıkarım, sorun çözülür.
I'll tell you the rest on the way.
Gerisini yolda anlatırım.
I'll tell you on the way.
Size yolda söylerim.
How about giving me a ride to the airport, and I'll tell you on the way.
Beni havaalanına bırakta, sana yolda anlatayım.
- -I'll tell you on the way to the medical center, all right?
- Sana klinik yolunda anlatırım tamam mı?
[music playing on tv] * they say love * * will find a way * * but i'll tell you what * * at the end of the day * * maybe love * * ain't even real *
- Neden bu kadar üzgünsün? - Gençliğini boşa harcıyor. - Bekle.
I'll email you the contract and tell Bertle he's on his way.
Kontratı sana mail atacağım ve Bertle'e söyle o yolda.
- I'll tell you on the way.
- Yolda anlatırım.
I'll tell you the reason on the way.
Nedenini yolda anlatacağım.
- No, I'll tell you on the way. - Come on.
- Hayır, yolda anlatırım.
Come on, I'll tell you on the way.
Hadi, yolda anlatırım.
I'll tell you what, if you guys can help me find Penny, the girl from the television show I'd love to hear more about this aliens idea, but on the way.
Televizyon dizisindeki Penny'i, bulmama yardım ederseniz bu uzaylı fikri hakkında, daha fazlasını duymak isterim. Bakın ne diyeceğim? Tabii yolda giderken.
I'll go tell the world you're on your way.
Gidip, dünyaya senin yolda olduğunu söyleyeceğim.
I'll tell you everything tonight on the way to your parents.
Bu akşam sana herşeyi anlatacağım.
I'll tell you more on the way.
- Şöyle diyeyim ; parmaklarım acıdı.
I'll tell you on the way.
Yolda anlatayım.
- Long story. I'll tell you on the way.
Uzun hikaye yolda anlatırım.
- I'll tell you on the way to dinner.
- Yemeğe giderken yolda anlatırım.
I'll tell you about it on the way.
Detayları yolda anlatırım.
Come. I'll tell you on the way.
Gel. Yolda anlatırım.
I'll tell you on the way!
- Yolda anlatırım.
And I'll tell you guys something. I smoked a little crack in the car on the way over.
Bu arada ben de yolda gelirken arabada biraz kokain içtim.
- I'll tell you on the way out.
- Giderken anlatırım.