I'll tell you this translate Turkish
1,531 parallel translation
I just got to go do this one thing, so why don't you tell me where to meet you, and I'll bring you the money.
Sadece bu şeyi yapmam gerekiyor. Bana nerede bulacağımızı söyle, sana parayı getireyim.
Doesn't get any better than this, I'll tell you.
Söylüyorum sana, bundan iyisi olmazdı.
- Thank you. This is the best tea I've ever had in my life, I'll tell you.
Teşekkürler, bu hayatımda gördüğüm en güzel çay.
Call me Doctor, and, Francis, you can tell this good doctor... that his theories are extremely interesting, and I'll be praying for him.
Bana doktor de, ve Francis bu doktora... teorilerinin ilginç olduğunu ve onun için dua edeceğimi söyle.
I'm sorry, you'll have to tell me again. What is this all about?
Özür dilerim, tekrar söylemeniz gerek.
Now you either tell me what is really going on... or I'll cut you with this.
Şimdi ya bana gerçekten neler olduğunu anlatırsın ya da seni bununla keserim.
I gotta tell ya, this was a struggle for us, because the last thing you want to do is broadcast to the world, which includes your enemy, exactly where your troops are, exactly what they're doing, or exactly when they'll be there and what they plan on doing.
Size, bunun bizim için bir mücadele olduğunu söylemek zorundayım,... çünkü yapmak istediğiniz en son şey dünyaya, düşmanlarınızdan bahseden,... yayınlar yapmak,... askerlerinizin tam olarak nerede olduğu, onların tam olarak neler yaptığı,... veya tam olarak ne zaman orada olacakları ve ne yapmayı planladıkları.
Win this one, I'll tell you what it means.
Bu maçı kazanırsan, sana ne anlama geldiğini söyleyeceğim.
I'll, I'll tell you later this evening... when you get home from work.
Sana, sana bu gece söyleyeceğim. İşten eve döndüğünde.
You're not going to do this. If you don't care enough about your father to tell me what I need to know, I'll get it out of you this way.
Eğer babanı yeterince umursamıyorsan bana bilmem gerekenleri söyle ben de seni bu durumdan kurtarayım.
But let me tell you... if anyone except you, I and this rat gets to know about this marriage, I'll.
Ama sana söyleyeyim bu evliliği, sen, ben ve bu sıçan dışında hiç kimse bilmeyecek.
Well, I'll tell you something. I know it's a church... but there's a lot of religion going around with this thing.
Bütün bu olaylar dinle ilgili.
We can keep this up all night if you like, or you can tell me where the Falcon is and I'll end it but quick.
İsterseniz Tüm gece bu kadar tutabilirsiniz. Ya da Şahin, ve ben bunu ama hızlı sona erecek nerede bana söyleyebilir.
I'll tell you this too, I target your friend Mr. Smith at civic center, after the rally, that would be around three thirty.
Şunu da eklemeliyim, Dostunuz Bay Smith i Gösteriden sonra şehir merkezinde gördüm. Saat üç buçuk civarlarında.
Well, uh, i'll tell you what, this camp here, it seems like it's got some legs under it.
Sana bir şey söyleyeyim, bu kampın ipleri bazı güçlü kişilerin elinde.
I'll tell you this, son, you can mark my words,
Söyleyeceklerim kulağına küpe olsun.
I'll tell you this for openers- - we are gonna set off an area on the balcony. And God help whoever doesn't use it, because the next stink I have to smell in this office, and whoever doesn't admit to it is going out the window into the muck onto their fucking heads and we'll see how they like farting from that position, okay?
Şunu baştan söyleyeyim... balkonda bu iş için bir yer ayıracağız... ve kullanmayanın vay haline... çünkü bu yazıhanede bir daha koku duyarsam... suçunu itiraf etmeyen pencereden dışarı uçup... kafa üstü çamura çakılacak.
See, I'll tell you this much, Mr. Hickok, and I'd say the same to the angels in heaven. As a stage performer, you cannot act a single damn lick.
Şu kadarını söyleyeyim Bay Hickok... ki bunu göklerdeki meleklere de söylerdim... bir sahne sanatçısısınız, ama hiç rol yapamıyorsunuz.
I'll just tell you the prices. This one is $ 24.99.
Sana fiyatları söyleyebilirim.
- I'll tell you this weekend.
- Hafta sonu söylerim.
I tell you, next year, I am gonna find you a show... ... that'll blow this Nurses thing right out of the....
Gelecek sene sana öyle bir iş bulacağım ki bu Hemşireler işini solda sıfır bırakacak – Oh,
I WANT TO GET THIS JOB ON MY QUALIFICATIONS. AND I'LL TELL YOU,
Bu işi vasıflarım sayesinde almak istiyorum.
I'll tell you what. This guy not fixing the radio.
Bu herif radyoyu ayarlamıyor.
- l shouldn't do this... but seeing as there's been a mix-up, I'll tell you what I'll do.
- Evet ama bunu yaparsam karışıklığa neden olabilir. Sana ne yapacağımı söyleyeyim.
I'll pay you three times your usual fee if you tell me who's behind this.
Bunun arkasındaki kişiyi bulursan normalde aldığın paranın üç katını veririm.
- I'll tell you this.
- Söyleyeyim.
But since I'm not in the mood to make some big, dramatic, sweeping statement, I'll just tell you this : God hates doctors.
Ama büyük, teatral bir konuşma yapabilecek havamda olmadığım için, sadece şunu söyleyeceğim :
And, I'll tell you this, big Kevo, I always knew I'd see you again.
Ama seni göreceğimi her zaman biliyordum koca Kev-o.
When my patients ask me where I was, I'll tell them I was too busy attending this chat fest with you and Dr "What's he overcompensating for?" here.
Şimdi hastalarım öğleden sonra nerede olduğumu sorduklarında, onlara, seninle ve Doktor Ne İdüğü Belirsizle bu gülünç geyik-festivaline katıldığım için çok yoğun olduğumu söylerim.
I'll talk to Carlo and tell him why you're kickin'up directly to me this week.
Carlo'yla konuşup neden bu hafta direkt bana ödediğini anlatırım.
I'll tell you something else. In large measure, I blame you for this shit with Little Carmine.
Geniş ölçüde Küçük Carmine saçmalığında seninde kabahatin var.
I may regret this, but take notes...'cause I'll tell you everything you need to know about my sister.
Pişman olabilirim ama not al... Çünkü, kardeşim hakkında bilmen gereken her şeyi söyleyeceğim.
I'll tell you one thing about this daughter you know nothing about.
Hiç tanımadığın kızınla ilgili sana bir şey söyleyeyim.
And then when this trip came up, I thought... we'll go to Paris, and I'll tell you there... because that did seem special.
Sonra da bu gezi ortaya çıktığında, düşündüm ki Paris'e gideriz ve ben de orada söylerim çünkü bu bana göre özeldi.
I'll tell you this much, they take this long to make a decision they're gonna decide to screw somebody.
Eğer karar vermeleri bu kadar uzun sürüyorsa kesin birini becermeyi düşünüyorlar.
I'll tell you for this.
Bak ne diyeceğim.
- I'll tell you, this is going to be some party.
- Sana söylüyorum, bu tam bir parti olacak.
Oh, and I'll tell you this about Baker.
Baker için şunu söyleyeyim.
Stay out of this. I'll tell you for the last time.
Son kez söylüyorum, çek git!
Look, I'll tell you what. If you're serious about this, I'll go with you.
Bak, eğer ciddiysen, ben de seninle geliyorum.
I'll tell you this, I can't quit this one and I can't get the time off.
Sana söyleyeyim : Bunu bırakamam. Zaman da kaybedemem.
And I'll tell them that you and your boyfriend set this up.
Onlara bunu erkek arkadaşınla senin kurduğunuzu söylerim
In all my years of being associated with baseball teams, being around them, seeing them, whatever... I gotta tell you, this is my favorite team.
Beysbol takımlarıyla onca yıllık ilişkim içinde, onlarla olmak, onları görmek... İtiraf etmeliyim bu en çok sevdiğim takım oldu.
And I'll tell you, this book is a very, uh, explicit recounting of what happened to you.
Diyebilirim ki bu kitap, hmm, size ne olduğunu çok açıkça anlatıyor.
You know, I'll tell you, after all this digging, we'd better find this sword.
Size birşey diyeyim, tüm bu kazma işinden sonra bu kılıcı bulsak iyi olur.
Ben Kleinman : I'll tell you this about my father.
Anlatacaklarım babam hakkında.
This is not a thriving Metropolis, I'll tell you that.
Sana şunu söyleyeyim, bu gelişen Metropolis değil.
But I have smelled garbage, and I'll tell you what- - this here coffee- - it smells like coffee.
Ama bok kokusunu iyi bilirim ve sana şu kadarını söyleyeyim- - bu kahve- - kahve gibi kokuyor.
I "ll tell you this, though, it" s still out there.
Şu kadarını söyleyeyim, hâlâ serbest.
I'll tell you why I love this room so much, Tom.
Burayı neden çok sevdiğimi söyleyeyim.
To prevent a fight in this temple I'll tell you where the metal talisman sword is.
Bu tapınakta kavga etmek günahtır. Size Metal Tılsımlı Kılıcın yerini söyleyeceğim.
i'll tell you this much 17
i'll tell you later 223
i'll tell you 1171
i'll tell you when i see you 17
i'll tell you a secret 44
i'll tell you that much 52
i'll tell you everything i know 24
i'll tell her 215
i'll tell you a story 22
i'll tell you when 27
i'll tell you later 223
i'll tell you 1171
i'll tell you when i see you 17
i'll tell you a secret 44
i'll tell you that much 52
i'll tell you everything i know 24
i'll tell her 215
i'll tell you a story 22
i'll tell you when 27