English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll tell you what i know

I'll tell you what i know translate Turkish

583 parallel translation
Tell me what i want to know, i'll have you out of here altogether.
Bilmek istediğim şeyi söyleyin. Sizi buradan çıkaracağım.
I'll tell you everything I know - even what we were looking for in that damn building.
Dinleyin, size her şeyi anlatacağım! O lanet binada ne aradığımızı bile...
Well, Miss Eyre... now that you know what your pupil is... the offspring of a French dancing girl... I suppose you'll be coming to tell me to look out for a new governess.
Evet, Bayan Eyre... artık öğrencinizin kim olduğunu... yani bir Fransız dansçının çocuğu olduğunu öğrendiğinize göre... sanırım bana yeni bir mürebbiye bakmamı söyleyeceksiniz.
Fare you well, my liege. I'll call upon you ere you go to bed and tell you what I know.
Müsaadenizle efendimiz, siz yatmadan önce gelir söylerim öğrendiklerimi.
Now you're goin'to tell me what I want to know... or if it's the last thing I do in this department... I'll get you 20 years.
Şimdi bana bilmek istediklerimi anlatacaksın... aksi takdirde bu teşkilatta yapacağım son şey olması pahasına... 20 yıl almanı sağlarım.
Look, why don't I save you a lot of trouble and tell you what you want to know... and you can tell Debby and that'll keep you busy until I'm dressed.
Bak, niçin seni bir sürü zahmetten kurtarıp bilmek istediğini söylemiyorum. Sen de Debby'e anlatırsın. Bu sizi ben giyinene kadar meşgul eder.
- I'll tell you what you want to know.
- ne bilmek istiyorsanız.
You tell me what I want to know, and I'll hold you as a material witness.
Bana bilmek istediklerimi söyle ve seni baş görgü tanığı olarak nezarette tutayım.
All right, I'll tell you what I know.
Pekala, bildiklerimi söyleyeceğim.
You don't know what it means to be married to a woman like Lottie... but I'll tell you this.
Lottie gibi birisiyle evli olmanın ne demek olduğunu bilemezsin. ama sana her şeyi söyleyeceğim.
Look, I don't know what pet names Thorwald had for his wife, but I'll tell you this, all those trips at night with that metal suitcase, he wasn't taking out his possessions, because his possessions are still up in the apartment.
Thorwald'un karısına nasıl lakaplar taktığını bilmiyorum ama şu kadarını söyleyeyim, gece o metal bavulla yaptığı gezintilerde evden kendi eşyalarını çıkarmıyordu çünkü eşyaları hala evinde.
Then I know you'll understand what I have to tell you.
O zaman sana söylediklerimi anlayacağını biliyorum.
Tell me what you want to dream about then I'll know what to give you.
Bana görmek istediğin rüyayı söyle ben de sana ne verebileceğimi bileyim.
I'll tell you now, I just rightly don't know what to do.
Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum.
I'll tell him your alarm didn't ring... but if you don't get down here quickly, I don't know what will happen.
Ona sizin alarmınızın çalmadığını söyledim... ama buraya gelmezseniz, neler olacak acaba bilemiyorum.
I'll tell you what, we could start out on Lex, and then go uptown... and then downtown, and then end up at a little bar I know on 3rd.
İlk önce Lex'e gidelim, sonra şehrin yukarısına sonra aşağısına sonra da 3. Cadde'de bildiğim küçük bir bara gidelim.
I'll tell you what it would interest me to know.
Size bilmenin beni neyin ilgilendirdiğini söyleyeyim.
No, i don't but i'll tell you what i do know - i got to go out and do a job.
- Ne istediğimi bal gibi de biliyorsun. - Hiçte bile bilmiyorum. Ama ne yapacağımı söyleyeyim sana, dışarı çıkıp, işi bitireceğim.
Now, if you're a sensible girl, and if you want what I've come to give you, you'll tell me what I want to know.
Biraz düşünceli bir kızsan ve... vermeye geldiğim şeyi istiyorsan, bilmek istediklerimi söylersin.
Ms. Blanche, I'll tell you right now, if that sister of yours has gone and given you sleeping pills to keep you quiet while she's out doin I don't know what I'm sure as hell gonna call the police on her.
Size hemen söyleyeyimki Bayan Blanche, eğer şu kardeşiniz... sizi susturmak için uyku hapları vererek dışarı çıktıysa... Kendisi dışarıda kimbilir ne yaparken... Yemin ederim polis çağıracak ve yaptıklarını anlatacağım.
Jason. I'll tell you what you want to know only if you'll meet my price.
Jason, istediğimi yaparsan öğrenmek istediklerini sana anlatırım.
I'll tell you what I know.
Bildiğimi anlatacağım.
I'll tell you what I know, and you might as well know it too, right now.
Sana neyi bildiğimi söyleyeyim gerçi şimdiye kendin de fark etmişsindir.
I'll make this easy and tell you what I know.
Şimdi, sana hakkında bildiklerimizi anlatacağım.
I'll tell you what you were never, never to know.
Sana hiç bilmediğin şeyler anlatayım.
- I don't know what he'll do if you tell him.
- Ona anlatırsan ne yapar bilmiyorum.
Daughter? If you must know, I'll tell you what he did to me.
Çok ısrar ettiğin için sana ne yaptığını söyleyeceğim.
If you don't tell me what I want to know, I'll kill you here and now.
Bilmek istediğimi bana söylemezsen seni öldürürüm.
Cos I know that now you'll tell me what you're after.
Çünkü artık neyin peşinde olduğunu söyleyeceksin.
You know what... You know, I'll tell you...
Bak sana ne söyleyeceğim.
You've got to tell Bernice about us right now... or I don't know what I'll do.
Bernice'e aramızdakileri hemen anlatmalısın yoksa ne yapacağımı bilmiyorum.
You want to know what I think of the nurses on my team. I'll tell you.
Hemşireler üzerine düşüncelerimi bilmek istiyorsun. Söylerim.
I don't know if he'll do what you tell him.
Ona dediklerini yapacağını sanmıyorum.
I'll tell you what I really wanna know - what time he got here.
Aslında şunu öğrenmek istedim : buraya saat kaçta geldi?
And I'll tell you what... Good cigar. This is one area that I do know about.
Size bir şey söyleyeyim - güzel puro - bir konu var ki, benim uzmanlık alanım.
Don't know what you're doing here, red man, but I'll tell you this :
Kırmızı adam, burada ne yaptığını bilmiyorum ama şunu söyleyeceğim :
You tell me what you know and I'll confirm.
Sen bana ne bildiğini söyle ben de doğrulayayım.
I've seen enough to know I'll keelhaul you or any other man who don't do what I tell him...
Seni, veya beni dinlemeyen herkesi, geminin kaburgasına oturtacak kadar çok şey gördüm ben...
I'll tell you one thing, if he was an officer in my outfit... I'd bust him so fast he wouldn't know what happened.
Size bir şey söyleyeyim mi, eğer benim birliğimde bir subay olsaydı onu öyle bir bozardım ki neye uğradığını şaşırırdı.
I'll tell you what else I know.
Başka ne bildiğimi de söyleyeyim.
You want to know what it stands for? I'll tell you what it stands for.
- Size açılımını söyleyeyim.
- Tell her from me that I said that John Wheeler wouldn't know a story if it fell right on top of him. I'll tell you. Hey, Jack, what are you doing?
Jack, ne yapıyorsun sen?
If you know what's good for you, you better get on that phone and tell Mr. Big-shot Farmer that I said he'd better let me on that stage or I'll crucify him in 150 newspapers every day for the rest of his useless life.
Hakkında hayırlı olmasını istiyorsan hemen şu telefonu al ve Sayın Farmer Haşmetlerine de ki, bıraksın şu stüdyoya gireyim, yoksa kalan o beş paralık ömrünün her günü, 150 gazetede ona demediğimi bırakmam!
I'll tell you what I know.
Bildiklerimi anlatacağım.
Donovan may hate my guts, but he'll tell you I know what I'm doing.
Donovan benden nefret edebilir, ama ne yaptığımı bildiğimi biliyor.
I'll tell you what, I've worked with computers in college and I know that sometimes they're complicated machines.
Baksana, üniversitedeyken bilgisayar kullandım ve biliyorum bazen karışıklık olabiliyor.
Okay, okay, I'll tell you what you wanna know?
Tamam, tamam, konuşacağım, ne bilmek istiyorsunuz?
I'll tell you what I know.
Bildiğimi söyleyeceğim.
I'll tell you what I know.
Size bildiklerimi anlatacağım.
Tell me what I want to know and you'll get rid of me forever.
Bilmek istediğimi söyleyin ve ömür boyu benden kurtulun.
I know what you mean, but I I'll tell you, I feel like going over there tonight.
Demek istediğini anlıyorum ama canım bu gece oraya gitmek istiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]