English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll tell you when

I'll tell you when translate Turkish

1,319 parallel translation
I'll tell you some other time when I know you better.
Bu konuyu başka bir zamana bırakalım, yani seni daha iyi tanıyınca...
~ We'll be when you make me tell you I love you ~
~ We'll be when you make me tell you I love you ~
I'll tell you what I know. Stop me when this sounds familiar.
Ben bildiklerimi anlatayım, sen de kulağına aşina bir şey gelince araya gir.
I dare say you'll be able to imagine the scope of the whole, Mr Wickham, when I tell you that the chimney piece alone, in the second drawing room, cost all of 800 pounds!
Tüm evi tasavvur edebilmeniz için Bay Wickham ikinci konuk odasındaki sadece şömine tablasının bile 800 pound ettiğini söylemeliyim.
So maybe next time you'll listen when I tell you not to do something.
Belki gelecek sefer bir şeyi yapmamanı söylediğimde beni dinlersin.
Oh, I'll tell you, it will be a cold day in hell when my paycheque-in-heels outsmarts me.
Şunu söyleyeyim, Cehennemde soğuk bir gün olacak... Beni alt edip maaşımı aldığı zaman
- I'll tell you when it's enough.
- Sana ne zaman yeterli olduğunu ben söyleyeceğim.
- I'll tell you when I've had enough!
- Ne zaman yeteceğini ben söylerim.
You stay a while longer if you want to but you have to promise me when the time comes and I tell you to go you'll do it.
İstiyorsan bir süre daha kalabilirsin ama bana söz vermelisin zamanı gelir de sana gitmeni söylersem gideceksin.
- I'll tell you when I know what's on it.
- İçinde ne olduğunu öğrenince sana söyleyeceğim.
- I'll tell you when I wake up.
- Uyanınca sana haber veririm.
I'll tell you that when we get there.
Oraya vardığımızda söylerim.
I'll tell you when you can leave.
Ne zaman ayrılacağınızı söyleyeceğim.
Where I come from, when you tell a woman you'll marry her, you mean it.
Sen bir kadına onunla evleneceğini söylediğinde senin için ne anlam ifade eder.
I'll tell you when you're hungry or not.
Acıkıp acıkmadığını ben söylerim. Ye şimdi.
When I find out, I'll tell you.
- Öğrenince sana da söylerim.
- Just drive. I'll tell you when to stop.
Arabayı kullan.
- l'll tell you when I see you.
- Görüştüğümüzde anlatırım.
When you finish this job I'll tell you where you can find Gareth.
Bu işi bitirdiğin zaman... sana Gareth'ı nerede bulabileceğini söyleyeceğim.
Drink of life, little bat-girl, and I'll tell you the stories of my memories - of the past times when we had our magnificence.
Hayatın içkisi, küçük yarasa kız. Sana anılarımdan hikâyeler anlatırım. Ve ihtişamlı olduğumuz son zamanlardan.
I tell you candidly that when she returns from her cure, she'll be going to Yergushovo for some quiet country life.
Şimdi beni dinle. Klinikten döndükten sonra kır evine gidecek. Huzur içinde dinlenmek için.
- I'll tell you when I've had enough.
- Yettiği zaman sana söylerim.
When I'm ready to compare notes, I'll tell you.
Zamanı gelince bakarız.
When you give Dewey 2,000 of my hard-earned dollars, tell him one thing. If he don't back off, I'll kill him myself.
Dostum Dewey'benim zor kazanılmış 2,000 $'ımı verdiğinde şunu söylemeni istiyorum..... beni rahat bırakmazsa onu ben öldürürüm.
He was drunker when he got back, and I'll tell you when he's been drinking, he's got another personality altogether.
Döndüğünde daha da sarhoştu, ve tekrarlıyorum içtiğinde, bambaşka bir kişiliğe bürünüyordu.
I'll tell you when I see it.
Görünce ben haber veririm.
I ´ ll tell you when you reach the bridge.
Köprüye ulaştığında telsizle haber vereceğim.
Tell you what. You get in the bed and when I get home, I'll tuck you in.
Bak ne diyeceğim, sen yat, eve geldiğimde üstünü örterim.
And to tell you the God's honest truth... I'd rather face those sharpshooters of yours than what he'll do when he finds you.
Ve doğruyu söylemek gerekirse sana yapacaklarını yaşayacağıma o keskin nişancıları tercih ederim.
- I'll tell you when we can move.
- Ne zaman harekete geçeceğimizi söylerim.
That's the part where you tell him that I moved to France when actually I'll be in Cuba.
Burada Fransa'ya taşıdığımı söyleyeceksin aslında Küba'da olacağım.
Tell you what- - when we're done here I'll take you to the holodeck.
Burada işimiz bittiğinde, seni sanal güverteye götüreceğim.
I'll tell you when we lost control of this situation, when we made our mistake.
Hata yaptığımız ve kontrolü kaybettiğimiz zaman bunu sana söyleyeceğim
CAN YOU TELL HER I HAD TO GO TO FIJI AND THAT I'LL CALL HER WHEN I GET THERE?
Ona, FIJI'ye gitmem gerektiğini ve oraya varınca onu arayacağımı söyleyin
When they ask me what I liked the best I'll tell them it was you.
Bana sorduklarında en sevdiğim şeyi onlara diyeceğim ki sendin.
I'll tell you when it's over.
Bittiğini ben söylerim.
I'll tell you from personal experience... that elves are so short... that when it rains... they're the last to know.
Kişisel deneyimlerimden biliyorum elfler o kadar kısalar ki yağmur yağdığında en son anlayan onlar oluyor.
What happens when they're together? I'll tell you!
Beraberken ne yapıyorlar?
When you ask, I'll tell you who the Count of Monte Cristo is
Merak ettiğinde, sana Monte Cristo Kontunun kim olduğunu söyleyeceğim.
When I need you to tell me what my duty is, Mrs Ford, I'll let you know.
Vazifemin ne olduğunu sizden duymak istediğimde, Bayan Ford size haber veririm.
When we get there, you'll do as I tell you.
Oraya vardığımızda, dediklerimi aynen yapacaksın.
Now you'll believe me when I tell you that you've driven past it half a dozen times.
Yanından pek çok kez geçtiğinizi söylersem artık inanırsınız.
I'll tell you when we're alone.
Yalnız kaldığımızda anlatırım.
I'll tell you when I see you.
Döndüğümde anlatırım.
I'll tell you what, I'll go to church when you say the word "penis."
Ne diyeceğim. Sen "penis" kelimesini kullanırsan ben de kiliseye geleceğim.
I'll tell you when it's fixed.
Düzeldiğinde ben söylerim.
I'll tell you when you can go.
Geçmen gereken zamanı söyleyeceğim.
I'll remove myself when you tell me how they do tattoos like that in Chulak.
Chulak'ta o dövmeleri nasıl yaptıklarını anlatınca çekilirim.
- Now? - I'll tell you when you're dead, Grampa.
- Ölünce söylerim sana büyükbaba.
And I'll tell you, when you stop and add them all up that's what you realize.
Durup tüm bu deneyimleri kafanızda birleştirdiğinizde göreceğiniz şey şudur.
So when I tell people they have chronic cubicle syndrome, they won't be gullible, they'll be busy, just like you.
Ben insanlara kronik kübik sendromları olduğunu söylediğimde, enayi olmayacaklar, senin gibi meşgul olacaklar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]