I'm an artist translate Turkish
569 parallel translation
"I am an artist."
"Ben bir sanatçıyım."
I said to her, "Madam, I am an artist, not a masseur."
Ben de kendisine, "Bayan ben bir sanatçıyım, masör değil" dedim.
Because I'm an important artist, and you're a cheap pushcart producer.
Çünkü ben önemli bir sanatçıyım, sense bir yapımcı parçasısın.
Mr. Denam, I'm an artist.
Bay Denham, ben bir sanatçıyım.
I'm sorry I didn't become an artist. I adore the arts.
Üzgünüm ama ben sanatçı olamadım, hâlbuki sanata bayılırım.
I'm an artist! I sing, I dance!
Şarkı söylerim, dans ederim!
But what I don't understand is this talk about her being an artist.
Ama anlamadığım şey onun sanatçı olduğu yönünde konuşulanlar.
Facts. I'm an artist. I deal in emotions.
Gerçekler. Ben sanatçıyım, duygularımla hareket ederim.
If I were an artist and wanted to paint a full-length portrait... of the American family... I could ask for no better models.
Ressam olsaydım ve Amerikan ailesinin tam boy portresini çizmek isteseydim sizden daha iyi bir örnek bulamazdım.
I'm an artist.
Ben bir sanatçıyım.
I'm an artist, gentlemen, not a street cleaner, and I've been completely cleared.
Ben sanatçıyım, çöpçü değil, benim alnım tümüyle ak.
I met a girl the other day, an artist.
Geçen gün bir kızla tanıştım, ressam.
I'm an artist. So are you, you've got spunk, spunk
Ben bir sanatçıyım, sen de öylesin, sende o cesaret ve yürek var.
- I'm an artist and I don't want to compromise
- Ben bir sanatçıyım ve ödün vermek istemiyorum.
I am an artist.
Ayrıca bir sanatçıyım.
I'll become an artist, will dance and sing like Rosa...
Sanatçı olacağım Rosa gibi dans edip, şarkı söyleyeceğim...
Since you're not a Yankee or an artist, I can't see how.
Bir Yanki ya da ressam olmadığım için neden zor olsun ki?
I wish I were an artist.
Keşke ressam olsaydım.
I know it's difficult to be an artist in this crudest of all possible worlds...
Demek istediğim, bu dünyada sanatçı olmanın zorluğunun ben de farkındayım ama...
Look, I'm not here as an artist.
Ben buraya bir sanatçı olarak gelmedim.
I'm an artist, sir.
- Ben oyuncuyum mösyö.
And I met an artist at a party.
Ve bir partide bir ressamla tanıştım.
Look, I was an artist 10 years ago.
Bak, 10 sene önce bir sanatçıydım.
- Now, that's when I was an artist.
İşte o zaman bir sanatçıydım.
I'm an artist!
Ben bir sanatçıyım!
If you asked me what do I think of her as a fashion model or a famous aviatrix, then maybe I can express an opinion, but just to ask...
Demek istiyorum ki, sen onun bir model-manken olarak mı soruyorsun yada ünlü bir artist olarak mı... yada belki de benim basit fikrimi mi soruyorsun... tam olarak ne.
- I am an artist!
- Bir sanatçıyım ben!
Would you believe it, I'm an artist myself.
Buna inanabiliyor musun?
It makes beautiful picture and I'm an artist with the camera, but what's the use?
Çok güzel fotoğraf verir ben de kameramla bir sanatçıyım, ama neye yarar?
If I had to choose my life over again... I think I would choose to be an artist.
Hayatımı baştan yaşayabilecek olsam sanatçı olurdum sanırım.
Perhaps I should've been an artist... then He would've listened to me as He appears to have listened to you.
Belki de sanatçı olmalıydım. O zaman dinlerdi belki beni. Seni dinliyor gibi gözüküyor.
In my own small way, I'm an artist.
Kendi çapımda küçük bir artistim.
I'm an artist.
Ressamım.
I must study you if I'm going to be an actress.
Artist olmak için sizi izlemem gerek.
Her pedigree means nothing, because I am an artist
# Hiçbir şey ifade etmez soyu sopu Sanatçıyım çünkü ben #
Her virtue means nothing because I am an artist
# Hiçbir şey ifade etmez fazileti Sanatçıyım çünkü ben #
Or am I an artist?
Yoksa bir sanatçı mıyım?
I'm an artist. I paint.
- Mesele değil.
They're artists, but I'm an artist, too.
Onlar sanatçılar, ama ben de bir sanatçıyım.
I'm not an artist.
Sanatçı değilim.
But I'm an artist, I'm supposed to practice my art every day, like a violinist doing his tedious scales.
Ama ben bir sanatçıyım, her gün sanat icra ediyorum, bir kemancı gibi can sıkıcı ölçüde.
I'm an artist, Mr. Turner.
Ben bir sanatçıyım Bay Turner.
I hate weapons and violence I'm an artist.
Şiddetten ve silahlardan nefret ederim.
As I was saying, he's an artist from Rome and I've hired him to do some restoration...
Dediğim gibi, o Roma'dan gelen bir sanatçı ve... onu bazı restorasyon işleri için kiraladım.
I am an artist!
Ben bir sanatçıyım.
- I'm an artist.
- Ressamım.
François was an art dealer, and I - well, I was an artist.
François bir sanat simsarıydı, ve ben de, şey, ben de bir sanatçıydım.
I thought an artist always had to sleep with his model before accomplishing a portrait.
Onların her zaman portreyi tamamlamadan önce modelleriyle yatmak istediklerini sanırdım.
I'm a singer and she's an artist.
Ben şarkıcıyım o da sanatçı.
How many times must I tell you, I'm an artist?
Sanatçı olduğumu sana kaç kere söylemem gerekiyor?
You look like an artist's rendition of it, I'll give you that.
Ben, sizin de gördüğünüz gibi, ziyadesiyle silahsızım.
i'm an accountant 23
i'm angry 120
i'm andy 36
i'm an actor 97
i'm an alien 23
i'm an only child 57
i'm an engineer 34
i'm an angel 23
i'm an american 72
i'm an architect 38
i'm angry 120
i'm andy 36
i'm an actor 97
i'm an alien 23
i'm an only child 57
i'm an engineer 34
i'm an angel 23
i'm an american 72
i'm an architect 38