I'm focused translate Turkish
785 parallel translation
Let's see if I can get focused in here.
Bakalım buraya konsantre olabilirsem.
And the situation in that bed was such that I forgot everything around me and focused very intensely on myself and that woman and our bodies, which made the experience very intense.
O yatakta yatarken çevremdeki tüm olan biteni unutmuş gibiydim... kendimi sadece etrafımdaki... kadınlara ve bedenlerimize odaklamıştım, çok yoğun bir deneyimdi.
I'll be shaping and molding youthful minds into a focused worldview.
genç zihinlere şekil vereceğim ve kaplayacağım dünya görüşüne odaklanmış olarak.
Monica, I'm really focused here.
Monica, kendimi kaptırmış bir haldeyim.
If I'm focused, centred, free of disquieting thoughts, I can turn these factions toward peace.
Odaklanabilirsem, merkezleyebilirsem, rahatsız edici düşünceleri özgür bırakabilirsem, bu ayrılıkları barışa doğru çevirebilirim.
Data, I reconfigured the phasers to create the most highly focused particle beam possible.
Data, fazerleri mümkün olan en yoğun ışını yaratacak şekilde ayarladım.
And what I realized during this very interesting week is that I have probably focused too much on breaking the glass ceiling, finding a woman to run things here when I should have been looking for the best person to run things here.
Bu çok ilginç hafta boyunca... burayı idare edecek en uygun kişiyi aramak yerine... tabuları yıkmak... bir kadın yönetici atamak... gibi konulara... kafamı fazla taktığımı anladım.
I'm so, you know, focused in on him making it.
Bilirsiniz, başaracağına o kadar odaklandım ki.
I was focused!
Odaklanmıştım!
I'm focused.
Topladım.
Oh, no, I think they're actually getting to be quite focused now.
Hayır, sanırım onlar gerçekten bu işe odaklanmaya başlıyorlar.
Bob, please don't interrupt me, man,'cause I'm trying to stay focused on this stuff.
Bob, lütfen sözümü kesme, dikkatim dağılmasın.
Besides, I'm focused.
Ayrıca, bir amacım var benim artık.
I think it would be good if we focused more on each other.
Bence biraz da bizim sorunlarımıza odaklanmamız iyi olur diyorum.
* Don't try to change my ways, I'm hopeless, victims to the games we play. * Stay focused, watch for the crazy ride, don't lie Hard to the day we die is my life
* Beni değiştirmeye çalışmayın, ben ümitsizim, oynadığımız oyunların kurbanları * dikkat edin, çılgın sürüşe dikkat edin, yalan söylemeyin Öldüğümüz güne kadar bu benim hayatım
I just keep focused on the extra food my village will get if I win.
Ben sadece eğer kazanırsam köyümün alacağı ekstra yiyeceğe odaklandım.
Ever since I started taking this medicine, I feel so focused.
Şu aldığım günden beri, çok odaklanmış hissediyorum.
27 years I have focused and prepared to walk down that aisle, and I will not be derailed. I will not be embarrassed, and I will not be denied!
27 sene o koridorda yürümeye odaklanıp kendimi hazırladım ve bunun engellenmesine utandırılmaya reddedilmeye gelemem.
How effective am I going to be when I'm concentrating on the hand swish? How focused will I be if I worry about a seizure?
El hareketlerime konsantre olduğumda, soru ve cevaplarımda ne kadar etkili olabileceğimi sanıyorsun?
I'm not the most focused person right now.
- Ne? Şu an dünyadaki en kafası toplu insan değilim.
I'd appreciate it if your preparation for M and M focused on the medicine and not hypotheticals and accusations.
Teftiş hazırlıkların, varsayımlar ve suçlamalar yerine tıp ile alakalı olursa sevinirim.
I'm just so glad to be 100 percent focused on medicine.
Yüzde yüz doktorluğa odaklanacağıma memnunum.
I'm 100 % focused on my goal. Hey. My hat has earflaps.
Ve zirveye ulaştığında, Bay Simpson işte bu Powersauce bayrağını insanın doğaya karşı zaferinin ölümsüz bir simgesi olarak dikecek.
I am so customer-focused.
Çok müşteri-odaklıyım.
And don't worry I'm behind you. Stay focused.
Yerinizde kalın ve endişelenmeyin.
According to her, I'm... too focused on my career.
Ona göre, ben... kariyerime çok odaklanmışım.
Me, I've got a game on Saturday and I need these guys focused on football. Okay?
Cumartesi günü bir maçım var ve bu çocukları tamamen futbola odaklamalıyım.
I'm trying to keep the team focused.
Konsantrasyonu sağlamalıyım.
For a long time, I was too focused on my work.
Uzun zaman işimle uğraştım.
- Stay focused. - I'm with you, man.
- Seninleyim adamım.
But I was focused.
Ama ben işime odaklanmıştım.
I'm focused.
Evet haklısın.
I'm not focused.
Odaklanamıyorum.
I was so... focused on the album, the video.
Ben albüme... ve klibime çok odaklanmıştım.
Sometimes, you seem so focused on your workout, - I wasn't sure if you'd talk to me. - Oh, no.
Bazen çalışmana o kadar çok dalıyordun ki, benimle konuşup konuşmayacağına emin olamadım.
I was gonna knockn but you seemed so focused.
Ya sen? Kapıyı çalacaktım ama çok meşgul görünüyordun.
What I will need is a focused trans-emitter coil so that I can maximize the power output.
Tüm ihtiyacım, güç çıkışını en yüksek seviyeye getirebileceğim odaklı bir yayıcı bobin.
I was mainly focused on texture with that piece.
Bu çalışmada özellikle dokuya odaklandım.
I'm sick of being the only one that's focused.
Bir tek dikkatini veren benim. Bıktım artık.
WELL, I'VE... ALWAYS BEEN FOCUSED ON MY JOB.
Sürekli işime yoğunlaşırım.
I need to be focused on my online bidding war with Dr. Dangerous for Britney Spears'platform sneakers.
Britney Spears'ın sahne ayakkabıları için Dr. Tehlike'yle yaşadığım açık artırma savaşına odaklanmalıyım.
- Market Researcher for President Clinton - 1995-2000 - It was an America that focused on day to day practical concerns - should I wear seatbelts, should I stop smoking, should I wear a school uniform, is my neighborhood being protected...
Amerika, kemer takmalı mıyım, = DOUG SCHOEN = Başkan Clinton Market Araştırmacısı 1995-2000... sigarayı bırakmalı mıyım, üniforma giymeli miyim,... mahallem güvenli mi?
I'm usually so focused at work, but I do think, yeah, I have ridden the elevator with you.
İş yerinde genelde o kadar odaklanmış olurum ki... - Evet. - Evet, evet.
I just need him focused.
Onun odaklanmasını sağlamam lazım.
I'm a person who, when he has a goal... becomes very focused.
Ben öyle biriyim ki, belli bir amacım var... ve fazlasıyla odaklanıyorum.
I was only focused on my target.
Sadece hedefime odaklandım.
You know, I just totally focused on the little, tiny mistakes that I made.
Bilirsiniz, tamamen yaptığım ufak, mini minnacık hatalara odaklandım.
I don't know. Maybe I've been too focused on my work or something.
Belki de ben işime fazla odaklandım.
Stay focused on getting us to Enkindu 3, I will do the rest.
Bizi Enkindu 3'e götürmeye odaklan. Geri kalan her şeyi ben yaparım.
I was so focused on how I was gonna guide him. Then he ended up guiding me.
Ona nasıl rehberlik edeceğime o kadar odaklanmıştım ki sonunda o bana rehberlik etti.
- Only I guess I forgot how focused he can get.
- Sanırım istediği şeylere kendini nasıl kaptırdığını unutmuşum.
focused 76
i'm fine 13072
i'm fucked up 24
i'm feeling good 33
i'm from new york 32
i'm from texas 17
i'm fat 46
i'm flattered 378
i'm from 38
i'm fine with it 83
i'm fine 13072
i'm fucked up 24
i'm feeling good 33
i'm from new york 32
i'm from texas 17
i'm fat 46
i'm flattered 378
i'm from 38
i'm fine with it 83
i'm freaking out 149
i'm free 344
i'm flying 93
i'm falling 55
i'm fucked 90
i'm fired 57
i'm free now 20
i'm feeling sick 16
i'm fed up 118
i'm fun 35
i'm free 344
i'm flying 93
i'm falling 55
i'm fucked 90
i'm fired 57
i'm free now 20
i'm feeling sick 16
i'm fed up 118
i'm fun 35