I'm glad you didn't translate Turkish
412 parallel translation
But I'm glad you didn't try, Connors.
Yine de denemediğine memnunum, Connors.
I'm glad I didn't get you a girl.
Sana bir kız bulmadığım için memnunum.
- Oh, I'm so glad you didn't.
- Bırakmadığına çok sevindim.
In fact, I'm glad now that you didn't come.
Aslında gelmediğinize sevindim diyebilirim.
I'm glad you didn't tell me what he's done.
Ne yaptığını söylemediğine sevindim.
I'm rather glad she didn't tell you, for it's good news.
İyi haberlari size benden önce anlatmamasına sevindim.
I'm glad you didn't drown me, Papa!
İyi ki beni cami avlusuna bırakmamışsın baba!
I'm glad you didn't meet dorian gray.
Dorian Gray'la tanışmadığına sevindim.
I'm glad you didn't dream of me as an eggbeater, as one of my patients did.
Bir hastam gibi beni yumurta çırpacağı olarak görmediğin için memnunum.
I'm so glad you didn't have to stay over.
Şehirde kalmadığına çok sevindim.
I said, I'm so glad you didn't have to stay over.
Şehirde kalmadığına çok sevindim dedim.
I'm glad you didn't.
Tanımadığınıza sevindim.
I'm glad the major sent you- - He didn't send me.
- Binbaşının sizi göndermesine sevindik.
Mrs. Page, I'm glad you didn't.
Bayan Page, kirli kalması beni çok sevindirdi.
But I'm awfully glad I'm not down there tonight. Explain why your parents didn't have the sense to keep you home fiancé or no fiancé.
Ama inan ki bu gece orada olmamaktan memnunum ailenin neden seni evde istemediklerini acıklarmısın?
- I'm glad you didn't quit.
- Ayrılmadığın iyi oldu.
I'm glad you didn't lose this one, too.
Bunuda kaybetmediğin için çok mutluyum.
I'm glad you didn't.
İyi ki öyle yapmadın.
I'm glad you didn't deliver that letter.
Mektubu iletmemiş olmana sevindim.
I'm so glad I didn't have to involve you in all this, darling.
Seni bütün bunlara bulaştırmak zorunda kalmadığıma çok memnunum, tatlım.
- I'm glad he didn't scratch you. - No.
- Sizi tırmalamadığına sevindim.
I'm glad you didn't take me home.
Beni eve götürmediğin iyi oldu.
I'm glad you didn't.
Binmediğine memnunum.
I'm glad you didn't go.
Gitmediğine memnunum.
I didn't expect to see you, but I'm glad you're here.
Sizi göreceğimi düşünmedim. Ama böylesi daha iyi.
I'm glad! I'm sorry, I didn't know that you were busy.
Meşgul olduğunuzu bilmiyordum.
I'm glad the stock market crash didn't keep you from coming out tonight.
Borsanın çökmesi gibi küçük bir olaydan etkilenmeyip buraya gelmenize sevindim.
I'm so glad they didn't catch you.
Seni yakalayamadıklarına çok sevindim.
I'm glad you didn't hurt yourself.
Buna ihtiyacımız var, hem...
- I'm glad you didn't get your lovebirds.
- Muhabbet kuşlarını alamadığınıza sevindim.
- I'm glad you didn't.
- İyi ki olmadın.
I'm glad I didn't wait for you.
İyi ki seni beklememişim.
- I'm glad you didn't crash.
- Düşmediğine sevindim.
All I can say is I'm glad you didn't behave like that.
Tüm söyleyebileceğim, onun gibi davranmadığın için çok minnettarım.
L'm kinda glad I didn't kill you tonight.
İyi ki seni öldürmemişim.
I'm glad you didn't listen to yourself and leave that home.
Kendini dinlemeyip, evden çıktığın için sana minnettarım.
Well, I'm glad he didn't succeed, otherwise I wouldn't have met you.
- İyi ki başaramamışlar, yoksa burada olmazdınız.
I'm glad you didn't lock it.
Kapıyı kilitlememişsin.
Oh, I'm so glad they didn't get you.
Ah, seni bulamadıklarına öyle mutluyum ki.
Gee, I'm really glad you didn't mind... about the cops, I mean.
Vay bee, takmayışına çok sevindim... polisleri kastediyorum.
I don't know Dorothy but I'm glad you didn't get chicken pox!
Ben Dorothée'yi tanımıyorum. Ama iyi ki, siz çiçeğe yakalanmamışsınız.
I'm glad you're sad he went. You didn't know him. You just knew his snoring.
Onu tanımamana ve sadece horlamasını bilmene rağmen... gidişine üzülmüş olman, bende saygı uyandırdı.
- I'm glad that you didn't forget all of that.
Hepiniz yeşereceksiniz.
But I think you're gonna be glad I didn't.
Böyle yaptığım için sevineceksiniz.
I'm glad it didn't kill you, monsieur. - - Truly,
Size bir şey olmadığına sevindim...
I'm glad you didn't take any of her crap, Sonny.
Onu dinlememene memnun oldum, Sonny.
I'm glad you didn't open.
AçiImamana sev ¡ nd ¡ m Eve.
I'm glad that you didn't marry me then, because in that case I wouldn't have met a wonderful man whom I love now.
O zaman benimle evlenmediğine memnunum çünkü o zaman, şu anda sevdiğim mükemmel adamla tanışamayacaktım.
- You know, I've been thinking. If we paid 300 guineas each for this cabin... I'm glad we didn't go for the cheaper ones.
- Biliyor musun bu kamaraya kişi başı 300 gine ödediğimizi düşündükçe daha ucuz olanları tercih etmediğimize seviniyorum.
I'm glad I didn't give you my Rolex.
Neyse ki Rolex'imi vermemişim.
I was a little road-weary. I'm glad you didn't drown.
İyi ki, boğulmamışsın.
i'm glad to see you 135
i'm glad you're happy 27
i'm glad you're safe 28
i'm glad you liked it 33
i'm glad you're feeling better 26
i'm glad you asked 82
i'm glad you're okay 84
i'm glad 829
i'm glad you came 232
i'm glad i could help 31
i'm glad you're happy 27
i'm glad you're safe 28
i'm glad you liked it 33
i'm glad you're feeling better 26
i'm glad you asked 82
i'm glad you're okay 84
i'm glad 829
i'm glad you came 232
i'm glad i could help 31