I'm glad you said that translate Turkish
117 parallel translation
I'm very glad you said that.
Böyle söylediğine memnun oldum.
I'm glad you said "for a while." That makes me feel good.
"Bir süreliğine" demene sevindim. İçimi rahatlattı.
I'm glad you said that.
Bunu söylemenize sevindim.
I'm so glad you said that...
Gabey, bunu söylediğine çok sevindim.
I'm glad you said that.
Bunu duyduğuma sevindim.
I'm glad you said that.
Bunu söylediğine sevindim.
I'm glad you said that.
İyi ki söyledin.
I'm glad you said that, Hans.
Bunu söylediğin için müteşekkirim Hans.
I'm glad you said that!
Bunu söylediğine sevindim!
I'm glad you said that.
İyi ki bunu söyledin.
I'm glad you said that.
Bunu söylemene sevindim.
Yes, sir, I'm glad you said that. Thank you very much.
Evet, efendim, bunu söylediğinize memnun oldum, Çok teşekkür ederim.
I'm glad you asked me that question. The reason is because if you had asked Simons or Bradlee, they would've said :
Bu soruyu bana sormana sevindim, çünkü eğer Simons ya da Bradlee'ye sorsaydın sana şöyle derlerdi :
As I said, I'm glad you asked me that question.
Dediğim gibi, sormanız beni memnun etti.
I am very glad to tell you this, so that you may not misinterpret things... and imagine that I said that it was I who have ten thousand crowns.
Bunu söylediğim için çok rahatladım, hiçbir şeyi yanlış anlamanızı ve 10.000 eküm varmış gibi konuştuğumu sanmanızı istemem.
I'm glad you said that because he wants me to go back with him.
Bunu söylediğine sevindim çünkü benim de onunla birlikte gitmemi istiyor.
Boy, am I glad you said that.
Adamım bunu söylediğin için memnunum.
I'm glad you said that.
Böyle söylemene sevindim.
I knew you'd feel that way and I'm glad you said it.
Bu şekilde hissedeceğinizi biliyordum ve bunu söylemene sevindim.
I'm glad you said that.
Böyle söylediğinize sevindim.
Well, I'm glad you asked that question, Dinah, because when my daddy said someone was bad, he meant that that person was lazy.
Bunu sorduğuna sevindim, Dinah, babam birisi için "kötü" dediyse, bu onun "tembel" olduğu anlamına gelir.
You know, I'm glad you said that... because there is something I was afraid to ask you.
Bunu söylediğine çok sevindim... çünkü sana sormaya çekindiğim bir şey vardı.
Oh, man, I'm glad you said that first.
Oh, dostum bunu ilk senin söylemene sevindim.
Well, Prue, I'm glad you said that, because...
Prue, bunu söylemene sevindim, çünkü...
We didn't know what you were wearing, and the guy, the flower guy, said..... that white would go with anything, so... I'm glad you got white.
Ne giydiğinizi bilmiyorduk, ve satıcı, çiçek satıcısı, beyazın hepsiyle gideceğini söyledi, o yüzden... Beyaz almanıza memnun oldum.
I'm glad you said that.
Memnun oldum.
I'm glad you said that.
Öyle dediğine mutlu oldum.
And I'm really glad that I said it because you're worth risking everything for.
Bunları söylediğime memnunun çünkü sen her şeyi riske atmaya değersin.
I'm glad that you said that because, um... If you really love this girl as much as you say you do, just tell her goodbye and good luck.
Bunu iyi ki söyledin, çünkü... eğer bu kızı o kadar seviyorsan ona veda et ve şans dile.
I'm really glad you said that.
Bunu söylediğin için gerçekten mutlu oldum.
I'm so glad you said that.
Bunu söylemene sevindim.
I'm glad you are into astrology, and that our sex life depends on the moons in Venus, but don't ever tell Owen what you just said to me.
- Senin astroloji merakını da seviyorum. - Seks hayatımızın Venüs ayları tarafından kontrol edilmesini de seviyorum. - Ama sana yalvarıyorum.
And what you wanted? That I was glad with the nonsense you just said?
Bana yaşlı dediğin için mutlu mu olsaydım?
- Well, I'm glad you said that, boys, because joining us now are Steven Spielberg and George Lucas.
Bunu söylediğinize sevindim çocuklar, çünkü şimdi programımıza Steven Spielberg ve George Lucas katılacaklar.
I'm glad you said that.
Bunu söylediğine mutluyum.
It would be nice if we could stop being polite. I'm really glad that you said that.
Birbirimize karşı böyle nazik davranmayı bırakmalıyız.
Well, I'm glad you said that.
Bunu söylediğine sevindim.
I'm glad you said that.
Söylemekle iyi ettin.
But I'm glad you said that.
Ama ben memnunum size söyledi.
You're not just saying that because I said I'm glad?
Ben memnunum dediğin için öyle söylemiyorsun yani.
I'm glad you said that.
Bunu demene sevindim.
I'm so glad you said that.
- Böyle dediğinize sevindim.
I'm so glad you said that.
İyi ki bunu dedin.
I'm glad you said that.
Söylemenden gururlandım.
Look, I want you to know, you need anything at all... ... and I mean anything, I am right here. I'm so glad you said that.
Şun bilmeni isterim ki, herhangi bir şeye ihtiyacın olursa, ne olursa olsun, ben hep buradayım.
I'm so glad you said that.
Bunu söylediğine sevindim.
I'm glad you said that.
- Bunu söylemene sevindim.
I'm so glad you said that.
Çok memnun oldum.
I'm so glad you said that!
Bunu söylemiş olmana minnettarım!
I'm glad you said that because I read some of the tenets of Mormonism, like "God lives on a planet near the star of Kalob."
Bunu söylediğine memnun oldum çünkü bazı Mormon doktrinleri okudum, şöyle ki, "Tanrı Kalob yıldızının yakınında bir gezegende yaşar" - Kolob.
Well, I'm glad you said that, mum.
Bunu söylediğin için çok mutlu oldum.