I'm going to change translate Turkish
548 parallel translation
I'm going to change the world with this Eva!
EVA'ya pilot olacağım ve bu dünyayı değiştireceğim!
It's so tacky. I'm going to have to change that.
Değiştirmem gerek.
That's the vice president's style. I'm going to change it.
Bu Başkan Vekili'nin tarzı.
"I'm going to stay here until we are discovered - then you might change your mind about marrying me."
"Biri görene kadar burada kalacağım. O zaman benimle evlenme konusunda fikrini değiştirebilirsin."
I'm going to reserve a cabin for you, Helen, in case you change your mind.
Senin için de bir kamara ayırtacağım, belki fikrini değiştirirsin.
And I'm going to change things.
Ve ben bunları değiştireceğim.
I'm going to show you something that will change your mind
Fikrinizi değiştirecek bir açıklama yapayım size.
- No, I wanted to tell you... that I'm going to change your contact in about a week.
Hayır sana bir hafta içinde bağlantı adamını değiştireceğimi söylemek istedim.
I'm going up to change now.
Ben üzerimi değişmeye gidiyorum.
Its incredible, I'm going to change, I'm soaked.
İnanılmaz bir şey, üstümü değişeceğim, sırılsıklamım.
I'm going to change my name.
Adımı değiştireceğim.
If you ever make the top of the class again, I'm going to change my name.
Tekrar sınıf birincisi olursan, ismimi değiştireceğim.
I'm never going to change the way I feel about you.
Senin için hissetiklerimi değiştirmek zor.
All right now, I'm going to change.
Tamam, değişeceğim.
And to change my luck, I'm going to use my own dice.
Şansımı döndürmek için kendi zarlarımı kullanacağım.
Lou, I've always been frank with you, and I'm not going to change now.
Lou, ben sana karşı hep dürüst oldum ve bu vakitten sonra bunu değiştirmem.
Don't worry, I'm not going to change my book, and I won't tell a soul.
Endişe etmeyin, kitabımı değiştirmeyeceğim. Kimseye söylemem.
No. These ropes are shot. I'm going to change them.
Hayır, ipler yıpranmış, değiştireceğim.
But I'm not going to change your life, darling.
Yaygara koparma. Sadece eski bir kahve fincanı. Bir likör alır mısın?
I'm going to see the captain and tell him to change our course for home.
Kaptana rotamızı eve çevirmesini söylemeye gidiyorum.
I'm going to change.
Üzerimi değiştireceğim.
I'm going to change.
Üstümü değişeceğim.
I'm going to let you show some muscle for a change.
Değişiklik olsun diye güç gösterisi yapmana izin vereceğim.
I'm going to see some rooms I'm thinking of moving into. I fancy a change.
Taşınmayı düşündüğüm bir iki yere bakacağım. Değişikliğe ihtiyacım var.
Well, now for a change, I'm going to ask you something about Michele.
Değişiklik olsun diye ben sana Michele'le ilgili bir şey sorayım.
And I'm going to change those curtains.
Perdeleri de değiştireceğim.
I'm going to change now.
Ama şimdi değiştiriyorum.
I'm going to change.
Onları görmek istemiyorum.
I'm going to cut you loose. But when I do, don't change your positions until I tell you to.
Ben gidiyorum, işaret verene kadar burada kalın.
And now, if you'll excuse me, I'm going into the boudoir to change into something more comfortable.
Ve şimdi, eğer izin verirseniz odama gidip rahat bir şeyler giyeceğim.
I'm sorry for what's going to happen, but I cannot change it.
Olacaklar için üzgünüm, ama değiştiremem.
I'm going to change in the rocks.
Kayalıkların orada üstümü değiştireceğim.
I'm either going to change him into me, or I'm going to change him into...
Ya onu bir insana dönüştüreceğim.
I don't know what I'm going to change him into.
Ya da o değişecek.
I'm going up to change now, Willie.
Yukarı çıkıp üzerimi değiştireceğim.
However, I'm afraid this little jaunt we've organized now... is going to change all that because, amongst other things... it's going to make it necessary for us to penetrate all the way to their main base.
Yine de, şimdi ayarladığımız bu küçük gezinin... tüm bunları değiştireceğini düşünüyorum çünkü diğer şeylerin yanında... bu bizim onların ana üssüne nüfuz etmemizi gerektirecek.
But don't you take too long making up your mind, because I'm going to change mine pretty soon.
Ama karar vermen çok uzamasın, çünkü ben kararımı çok yakında değiştirebilirim.
I'm going to have to change it.
Onu değiştireceğim.
I'm going to change the subject.
Konuyu değiştireceğim.
I'm going to change a fuse.
Sigortalar atmış, onu düzelteyim ben.
I was going to come, but the thought of meeting all my relatives made me change my mind. - The same happened to me today - Really?
Taç giyme töreninde olamayacağım için üzgünüm, ama ben...
- I'm not going to change my mind.
- Bence var. - Ben fikrimi degistirmeyecegim!
I'll... I'm going to change.
Ben değişeceğim.
We'd been going down this road for so many years, and I had felt so strongly before that this was the right policy, that it was difficult for me to change.
Uzun yıllar boyunca bu yolda gittik ve bütün bu zaman boyunca bunun doğru bir politika olduğuna çok inanıyordum. Bu inancımı değiştirmek benim için çok zordu.
I'm afraid we're going to have to make a change in our little arrangement.
Korkarım küçük randevumuzda bir değişiklik yapmamız gerekecek.
Thomas, I'm seeing things very clearly, and I'm not going to change my mind.
Thomas, bir şeyleri açıkça görebiliyorum... ve düşüncem değişmeyecek.
How could I know that this man was going to change my life?
O adamın ileride hayatımı değiştireceğini nereden bilirdim.
I'm going to change, and then...
Üstümü değiştireyim, sonra...
I'm going to change.
Ben değişiyorum.
I'm going to go change into something more comfortable.
Gidip üstüme daha rahat bir şeyler giyeceğim.
I'm going back to the dorm to change.
Değiştirmek için yatakhaneye gidiyorum.
i'm going home 825
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm going to work 99
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to kill you 225
i'm going to bed 414
i'm going to bed now 24
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm going to work 99
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to kill you 225
i'm going to bed 414
i'm going to bed now 24