I'm going to tell you something translate Turkish
181 parallel translation
I'm going to tell you every day how bad your stuff is until you get something good... and if it's good, I'm going to tell you it's rotten till you get something better.
İyi bir şeyler ortaya çıkarana kadar her gün yaptıklarının ne kadar kötü olduğundan bahsedeceğim ve iyi bir şeyler çıktığında da daha iyisi olsun diye berbat diyeceğim.
I'm going to tell you something which is not very healthy to know.
Sana, bilmenin pek de sağlıklı olmadığı birşey söyleyeceğim.
I'm, therefore, going to ask him to tell you something- lt's about time too.
Bu yüzden ondan size birşey söylemesini isteyeceğim- - - Zamanı gelmişti. - Bu seçim bölgesi için..
I'll tell you something I'm going to try
Deneyeceğim bir şeyi söyleyeceğim size
Doctor, I'm going to tell you something I've never told anyone in this world before.
Doktor, daha önce kimseye söylemediğim bir şey söyleyeceğim.
I'm going to tell you something about you and your friend Kane.
Sen ve arkadaşın Kane hakkında sana bir şey söyleyeyim.
Well, I'm going to tell you something. Owens did have something to do with me, but it was because I wanted him to.
Owens, bana bir şeyler yaptı çünkü onun yapmasını istemiştim.
McGOVERN, I'M GOING TO TELL YOU SOMETHING,
McGovern, boğaza nişan alınmayacağını bilmen gerek.
ALL RIGHT, I'M GOING TO TELL YOU PEOPLE SOMETHING THAT'S REALLY GOING TO MAKE YOU
Pekâlâ, şimdi duyacaklarınız sizi yerinizden zıplatacak.
Well, I'll tell you something though, Mike, I never once had any regrets about going to the Point.
Sana bir şey söyleyeceğim, Mike West Point'e gittiğim için bir an olsun pişmanlık duymadım.
I'm going to tell you something, so listen up :
Sana bir şey söyleyeceğim, o yüzden kulaklarını iyi aç :
I'm going to tell you something about those commuters of yours.
Şu banliyö müşterilerin hakkında sana bir şey söyleyeceğim.
I'm going to tell you something about yourself, Sister.
Sizin hakkınızda bir şey söyleyeyim, Rahibe.
I'm not going to argue with you. And I'll tell you something else.
Sizinle tartışacak değilim ve bir şey daha söyleyeyim.
I'm going to tell you something, johnny rob.
Bak ne diyeceğim, Johnny Rob.
I'm going to tell you something, boy. I don't like you.
Bak bana, çocuk, senden hoşlanmıyorum.
I'm going to tell you something, very serious, even solemn.
Ben sana bir şey anlatacağım hatta ciddi, ciddi.
Well..... I'm going to tell you something about yourself, Miss Jelkes.
Şey size hakkınızda bir şey söyleyeceğim Bayan Jelkes.
But I'm going to tell you something.
Ama sana bir şey söyleyeyim...
Miri, I'm going to tell you something.
Miri, sana bir şey söyleyeceğim.
I'm going to tell you something, señor.
Size bir şey söyleyeyim, señor.
Well, I'm going to tell you something.
Tarif edeyim sana nasıl bir şey olduğunu.
Benjie, darling, I'm going to ask you something, but you don't have to tell me if you don't want to.
Benji, hayatım, sana bir şey soracağım... -... ama istemezsen cevap vermek zorunda değilsin.
I'm going to tell you something about yourself
Sana bir şey söyleyeyim. Bir psikiyatra ihtiyacın olduğunu söylüyorsun.
I'm going to tell you something which is going to make you very happy.
Seni çok mutlu edecek şeyler anlatacağım.
I'm going to tell you something in confidence, Mr. Carden.
- Size bir sır vereceğim, Bay Carden.
I'm going to tell you a... I'm going to tell you something.
Size bir hikaye anlatmak istiyorum.
I'm going to tell you something now.
Size bir şey söyleyeceğim.
I'm going to tell you something now. I'm not very interesting.
O zaman size bir şey söyleyeyim... ilgi çekici bir adam değilimdir.
I'm going to tell you something I never told anybody.
Hiç kimseye söylemediğim bir şey söyleyeceğim sana.
I'm going to tell you something.
Sana bir şey diyeyim.
I'm going to tell you something.
Bilmenizi isterim ki...
I'm going to tell you something.
Sana bir şey söyleyeceğim.
I'm going to tell you guys something.
Size bir şey söyleyeyim mi?
I'm going to tell you something.
Sana anlatacaklarım var.
Because you're German, German through and through, and because you're unemployed, and because that's the justice of this world, and because it shouldn't be that way, I'm going to tell you something.
Alman olduğun için, sapına kadar Alman olduğun için ve işsiz kalmış olduğun için ve dünyanın düzeni böyle olduğu için ve dünyanın böyle bir düzende olmaması gerektiği için sana bir şey söyleyeceğim.
I'm scared to death of going to jail, but if I tell you, then you'll have to do something about it and someone else will be hurt.
Hapse girerim diye çok korkuyorum, ama kim olduğunu söylersem... siz de bu konuda bir şey yapacaksınız, ve bir kişi daha zarar görecek.
I'm going to tell you something.
Sana bir şey anlatacağım.
I'm going to tell you something now I have never told anybody.
Sana şimdiye kadar kimseye anlatmadığım bir şeyi anlatacağım.
I'm going to tell you something I'm sure you'll understand.
Sana bir şey söyleyeceğim. Anlayacağından eminim.
I'm not going to turn this into a lecture, but next time I tell you to do something, you do it.
Sana ders veriyor gibi olmak istemiyorum fakat bir daha ki sefer, sana ne yapmanı söylüyorsam, onu yap.
Steve, I'm going to tell you a little something I learned about life.
Steve, sana hayatta öğrendiğim ufak bir şeyi anlatacağım.
There is something unbelievable I'm going to tell you.
Güney Amerika'da. İnanılmaz bir şey vardı. Anlatayım.
I'm going to tell you something from my heart.
Sana yüreğimden gelen bir şeyi söyleyeceğim.
I'm going to tell you something, Dominic.
Sana bir şey söylemeliyim, Dominic.
I'm going to tell you something.
Size bir şey söyleyeceğim.
I'm going to tell you something. I'm better than you think.
- Size söyleyeyim ben sandığınızdan daha iyi, daha soyluyum.
I'm going to tell you something :
Sana bir şey söyleyeyim mi?
Young man, I'm going to tell you something.
Genç adam, sana bir şey söyleyeceğim.
To tell you the truth if I didn't get out of that house and do something, I was going to go crazy.
İtiraf etmem gerekirse, evden çıkmasaydım, herhalde kafayı yerdim.
Listen up. I'm going to tell you something.
Dinle. Sana birşey anlatacağım.