I'm gonna translate Turkish
188,928 parallel translation
I wasn't gonna make bread.
Ekmek yapmayacaktım.
I was just gonna buy bread.
Sadece ekmek alacaktım.
I'm just gonna break up with Adam.
Adam'dan ayrılacağım.
You're Adam's friend, and you're really drunk right now, so I'm gonna be a sport and give both your hands a pass.
Sen Adam'ın arkadaşısın, ve şu anda çok sarhoşsun, bu yüzden destekleyici olacağım ve ellerini sana veriyorum.
I'm gonna have to go to the backup communication system.
Yedek iletişim sistemini çalıştırmam gerekecek.
Well, I think you're gonna... flip for it!
Peki, Sanırım bu fikrinden geri döneceksin.
I'm gonna need some proof.
Biraz kanıta ihtiyacım var.
I'm gonna lay down these work blueprints on the floor and I sure hope you don't walk across them with muddy paws.
Elimdeki iş planlarını yerin üstüne sereceğim ve umarım kirli ayaklarınla üstünden geçmezsin.
I'm gonna squat here and hold onto this bench.
Burada çömelmiş bir şekilde banka tutunarak duracağım.
You think'cause I'm a zombie now, I'm gonna eat brains?
Artık zombi olduğum için beyin yiyeceğimi mi sanıyorsunuz?
Okay, Ravi, I'm gonna need you to sit in on these interviews.
Pekala Ravi, görüşmeler sırasında yanımda olman gerekecek.
Well, since you liberated me and gave me the cure, I've done what I said I was gonna do.
Beni özgür bırakıp tedaviyi verdiğinden beri yapacağım dediğim her şeyi yaptım.
I'm gonna miss you guys.
Sizi özleyeceğim.
Yeah, I think I'm just gonna call ya Klik-Klak.
Evet, sanırım sana Klik-Klak diyeceğim.
And I'm gonna make this bug tell me exactly that.
Ve ben bu böceğin tam olarak neler olduğunu bana anlatmasını sağlayacağım.
- I'm gonna learn how to kick your...
- Kıçına nasıl tekme atılır... - Sabine.
I'm gonna kill them all.
Hepsini öldüreceğim.
I really thought we were gonna do great things.
Birlikte güzel şeyler yapacağımıza gerçekten çok inanmıştım.
But still, before they show up, I'm gonna plant a bomb there.
Ama onlar gelmeden önce, odaya bomba yerleştireceğim.
But I'm not gonna let that happen.
Ama bunun olmasına izin vermeyeceğim.
What am I gonna do?
Ne yapacağım şimdi?
Look, I'm gonna order a CAT scan, but don't be alarmed.
Bir tomografi çekilmesini isteyeceğim ama panik yapmayın.
I'm gonna watch from the other side of the building.
Binanın diğer tarafından izlemeye gideceğim.
OK so, you teach the class, I'm gonna kick back in the teachers'lounge with Call of Duty.
Pekala, sen sınıfa bir şeyler öğret ben de Call of Duty oynamaya öğretmenler odasına geri döneyim.
Sir! I'm gonna have to report you!
Sizi bildirmek zorunda kalacağım!
She thinks Rachel's gonna teach her who she is and I'm just this bitch who just says no.
Rachel'ın ona kim olduğunu öğreteceğini düşünüyor ve ben de sanki "hayır" diyen sürtük gibiyim.
Well, I think this is gonna be pretty easy.
Sanırım bu çok kolay olacak.
I'm not sure how happy the airport people are gonna be.
Havaalanındakilerin ne kadar mutlu olacaklarından emin değilim.
I'm much more confident it's gonna work.
Çalışacağına çok daha fazla inanıyorum.
It wasn't because I thought it was gonna disappear or I was trying to battle a problem called global climate change.
Onun yok olacağını düşündüğüm ya da global iklim değişimi isimli sorunla baş etmeye çalıştığım için değil.
But I don't think I ever prepared myself, or thought we were gonna see this.
Ama kendimi buna hazırladığımı ya da bunu göreceğimizi sanmazdım
And I'm damned if I'm ever gonna stop until I go completely senile.
Tamamen yaşlanana kadar da durmayacağım.
I'm gonna keep going, and as long as I can influence people, I will.
Devam edeceğim ve insanları etkileyebildiğim sürece, edeceğim.
I'm gonna have Don Catlin design a program for me that's gonna get through every single one of the doping controls in the world... clean.
Don Catlin bana bir program hazırlayacak, bu sayede dünyanın tüm doping kontrollerinden temiz çıkacağım.
Just send you everything I'm gonna take?
Kullanacağım her şeyi sana mı yollayayım?
- So I'm gonna see you...
- O zaman görüşürüz.
So I'm gonna pee in this little bag here.
Bu küçük poşete işeyeceğim.
I've decided I'm not gonna leave Russia.
Rusya'dan ayrılmamaya karar verdim.
I'm gonna stay here.
Burada kalacağım.
I'm gonna get the flight, right now.
Sana hemen bir uçuş ayarlayacağım.
I'm gonna be rolling your hands like that.
Bunu avuçlarında yuvarlayacağım.
I'm gonna put "sports."
Pekâlâ, spor yazacağım.
That seems fair. I'm gonna go for a run.
Koşmaya gideceğim.
I'm gonna get a track scholarship and get out of this town.
Koşu bursu alıp bu kentten gideceğim.
I'm probably gonna change your mind about that dating thing, though.
Çıkmamak konusundaki fikrini değiştiririm muhtemelen.
Well, now be careful, these are hot. I-I could explain the thermodynamics of why the cheese seems hotter than the crust, but instead, I'm gonna keep it to myself.
Peynirin neden ekmekten sıcak göründüğünün termodinamiğini açıklayabilirdim ama onun yerine kendime saklayacağım.
I'm not gonna be able to sleep until I've got that vaccine coursing through my veins.
Damarlarımda bu aşı dolaşana kadar uyuyamayacağım.
- I'm not gonna...
- Hayır, bunu yapma...
Look, I'm gonna be late for work.
Bak, işe geç kalacağım.
You know what? I think I'm gonna pass on this golden opportunity.
Aslında biliyor musun sanırım bu altın fırsatı pas geçeceğim.
- I'm gonna light you up!
- Seni ateşleyeceğim!
i'm gonna fuck you up 17
i'm gonna kill you 458
i'm gonna die 222
i'm gonna miss you guys 17
i'm gonna get you 199
i'm gonna miss you 302
i'm gonna go take a shower 38
i'm gonna be okay 71
i'm gonna be late 100
i'm gonna miss you so much 38
i'm gonna kill you 458
i'm gonna die 222
i'm gonna miss you guys 17
i'm gonna get you 199
i'm gonna miss you 302
i'm gonna go take a shower 38
i'm gonna be okay 71
i'm gonna be late 100
i'm gonna miss you so much 38