I'm gonna tell you something translate Turkish
455 parallel translation
I'm gonna to tell you something I've never told a woman before.
Şimdiyse sana, daha önce hiçbir kadına söylemediğim bir şey diyeceğim.
And I'm gonna tell you something else.
Ve sana bir şey daha söyleyeceğim.
Well, now, listen to me, I'm gonna tell you something.
Şimdi beni dinle, sana bir çift lafım var.
I'm gonna tell you something, Conway.
Sana bir şey söyleyeceğim, Conway.
Well, let me tell you something. I'm gonna be something if it kills me.
Sana bir şey söyleyeyim, ucunda ölüm olsa bile ben bir şey olacağım.
I told you something once. I'm gonna tell it to you again.
Daha önce de söylemiştim, tekrar söylüyorum.
Listen, I'm gonna tell you something.
Bak, sana bir şey söyleyeceğim.
Goddamn it, if I have to whip you, I'm gonna tell you something!
Lanet olsun, seni pataklamam gerekse bile konuşacağız!
I'm gonna tell you something.
Sana bir şey anlatacağım.
I'm gonna tell you something, Flaca, and I want you to listen tight.
Sana bir şey söyleyeceğim, Flaca, iyi dinlemeni istiyorum.
I'm gonna tell you something that'll make you wet all over.
Sana her yanını su içinde bırakacak bir şey söyleyeceğim.
OK, Mac, I'm gonna tell you something.
Çıkarın bunu, buradan. Bir dakika.
Jack, I'm gonna tell you something.
Jack, sana bir şey diyeceğim.
Listen, I'm gonna tell you something.
Bakın, size bir şey diyeceğim :
I'm gonna tell you all something else.
Hepinize başka bir şey söyleyeceğim.
I think I'm gonna have to tell you something.
Sana bir şey söylemem gerekiyor.
Now before you apologize, I'm gonna tell you something, Mr. Chaney.
Simdi özür dilemeden önce, size bir şey söyleyeceğim Bay Chaney.
Now, I'm gonna tell you something.
Şimdi sana bir şey söyleyeceğim.
Von Klemme, I'm gonna tell you something once and for all... and let it be a lesson for your future.
Von Klemme, sana bir kez söyleyeceğim kulağına küpe olsun.
All right. I'm gonna level with you, huh? I'm gonna tell you something that I have never told anybody in my life.
Hayatımda kimseye söylemediğim bir şey söyleyeceğim.
Listen, son, I happen to know that you don't have a permit here, so I'm gonna tell you something...
Dinle, evlat! Öğrendim ki ehliyetin yok. Sana bir şey söyleyeceğim.
I'm gonna tell you something, and I shouldn't.
Sana bir şey anlatacağım, anlatmamalıyım.
But I'm gonna tell you something.
Fakat size bir şey söyleyeceğim.
I'm gonna tell you something I guess I shouldn't.
Sana aslında söylememem gereken bir şey söyliycem.
Now I'm gonna tell you something.
Şimdi sana bir şey diyeceğim.
Listen, I'm gonna tell you all something about fishing, Bowie.
Dinle Bowie, sana balık avlamakla ilgili her şeyi anlatacağım.
I'm gonna tell you something.
Sadece güvenli tarafta olmak için.
Now, I'm gonna tell you something, and it may frighten you.
Şimdi söyleyeceklerim seni korkutabilir.
I'm gonna tell you something now, Mel. I've never told this to anybody.
Şimdi sana daha önce kimseye söylemediğim bir şey söyleyeceğim Mel.
Now I'm gonna tell you something.
Şimdi sana bir şey söyleyeceğim.
I'm gonna tell you something.
Sana bir şey söyleyeceğim.
Listen, I'm gonna tell you something.
Dinle, sana bir şey söyleyeceğim.
I'm gonna tell you something. It's better I talk'cause I can't spell.
Konuşmam daha iyi çünkü yazmaya kalksam, heceleyemem.
I'm gonna tell you something. I feel you have misled us, Sally. Sally, right?
Bak ne diyeceğim sanırım bizi yanılttın Sally, Sally'ydi değil mi?
You know, I'm gonna tell you something else, I ain't never playing another record of yours on this radio station!
Dur sana başka bir şey daha diyeyim asla bu radyo istasyonunda başka bir kaydını oynatmayacağım!
If you don't tell her, I mean, soon, I mean, tonight, I'm gonna do something about it myself.
Eğer ona anlatmazsan, yani, yakında, yani, bu gece, bu konuda ben kendim birşeyler yapacağım.
I'm gonna tell you something that I learned when I was your age.
Sana senin yaşındayken öğrendiğim bir şeyi söyleyeceğim.
You know, Jerry, I'm gonna tell you something.
Sana birşey söyleyeceğim Jerry.
I'm gonna take off your gag, but before I do, I'm gonna tell you something.
Tıkacını alacağım ama öncesinde sana bir şey söyleyeceğim.
I'm gonna tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim.
I'm gonna tell you something, and I don't care if it hurts your feelings.
Sana bir şey söyleyeceğim ve duygularını incitse de umurumda değil. - Sana doğruları söyleyeceğim.
OK, listen. I'm gonna tell you something I'm not supposed to talk about.
Pekâlâ, aslında bu konuda konuşmamalıyım ama söyleyeceğim çünkü...
I'm gonna tell you something that I never thought I'd ever hear myself say. But it seems I've missed you,
Bunu söyleyeceğimi 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi ama seni gerçekten özledim.
- I'm gonna tell you something.
Hey!
I'm gonna tell you something about my upbringing I have never told you.
Sana gençliğimle ilgili, hiç anlatmadığım bir şey anlatacağım.
I'm gonna tell you something, Charlie.
Sana bir şey diyeyim, Charlie.
Listen punk, I'm gonna tell you something.
Dinle serseri! Sana bir şey söyleyeceğim.
I'm gonna tell you something...
Sana bir şey söyleyeceğim.
I'm gonna tell you something.
Bekle bir dakika.
And I'm gonna tell you something I had previously decided not to.
Ve sana, daha önce söylememe kararı aldığım bir şeyi söyleyeceğim.
"That's the information we got." I'm gonna tell you something,
- "Bize ulaşan bilgi böyleydi" ymiş.