I'm happy to hear it translate Turkish
56 parallel translation
- I'm happy to hear it!
- Bunu duyduğuma sevindim!
I'm sure Mr. de Winter will be very happy to hear it.
Eminim bunu duymak Bay de Winter'ı çok mutlu eder.
I'm happy to hear it.
Bunu duyduğuma sevindim.
- I'm happy to hear it.
- Çok severim kendisini.
I'm very happy to hear it.
Bunu duyduğuma çok sevindim.
I'm embarrassed from you telling me but I'm happy to hear it
Bunu duymak beni de utandırıyor ama beni mutlu etti.
- I'm happy to hear it, Nicky!
- Bunu duyduğuma sevindim Nicky!
- I'm happy to hear it.
- Bunu duyduğuma sevindim.
- I'm happy to hear it, Eric, we must...
Bunu duyduğuma sevindim Eric.
Then I'm calm and happy, as though I can hear how the sap runs down the trunk, how the tree begins to sway, and I sway with it, and I'm not afraid.
Özsuyun ağacın göveğine indiğini duyabiliyormuş gibi hissediyor, rahatlıyor ve mutlu oluyorum. Ağaç nasıl sallanıyorsa, ben de onunla sallanıyorum ve korkmuyorum.
I, uh, think you'll both be happy to hear that the missile has been recovered, and the three goons that took it are very busy right now pointing the finger at each other.
Bu arada füzenin bölgeden çıkarıldığını. Ve üç hırsızında şu an suçu birbirlerin üzerine atmakla meşgul olduğunu duymak sanırım çok hoşunuza gidecek.
Actually, I'm almost happy to hear it.
Aslında, neredeyse bunu duyduğuma memnun oldum.
I'm happy to hear it.
Aman ne kadar güzel.
I'm very happy to hear it, sir.
Çok sevindim efendim.
Well, I'm happy to hear it. I was getting concerned.
Bunu duyduğuma sevindim.
I'm happy to hear it.
Memnun oldum.
I'm happy to hear it.
Duyduğuma sevindim.
I'm happy to hear you're still reading it.
Hâlâ İncil okuduğunu duyduğuma sevindim.
I'm sure the Dean will be very happy to hear it.
Eminim, Dekan bunu duyduğuna sevinecek.
I'm happy to hear that you shower, but it might be worth checking it out.
Bunu duyduğuma sevindim ama kontrol etmeye değer.
Now, if you've uncovered some evidence that shows somehow we got it wrong, I'm happy to hear it.
Şimdi yanıldığımızı gösteren ortaya çıkmış bazı kanıtlarınız varsa bunu duymaktan mutlu olurum.
That's good. I'm happy to hear it.
Güzel, buna sevindim.
I know it's a bit much, but wouldn't it be great to hear them laughing and happy?
Biraz abartı gibi ama, güldüklerini ve mutlu olduklarını duymak harika olmaz mıydı?
I'm sure she'll be happy to hear it. Uh, I don't know about that.
Eminim bunu duyduğuna çok sevinecek.
i'd be happy to hear it, because right now i'm barely keeping up.
duymaktan mutlu olurum, çünkü ben zaten zar zor idare ediyorum.
I'm happy to hear it.
- Hadi ya! Ne mutlu bana.
I was happy to pay for his whole education, but of course she wouldn't hear of it.
Eğitim masrafını ödemekten mutluluk duyardım. Tabii annesi dinlemedi. - Neden?
I'm very happy to hear it.
Çok mutluyum.
I'm not happy. "It's what you wanted to hear, right? " No, I wanted to hear the truth.
hayir gerçegi duymak istedim gerçek...
And I'm really happy to hear it, but... If you want to keep doing things like - - I don't know - - working here and...
Bunu duyduğuma sevindim ama eğer bunu yapmaya devam edeceksen yani burada çalışıp benimle evleneceksen bunun nasıl yürüyeceğini bilmiyorum.
In fact, I'm really happy to hear you say that you're not moving away from it.
Aslında buradan taşınmayacağınızı duymak son derece hoşuma gitti.
I'm happy to hear you say that, because it's yours.
- Çünkü artık senin.
I'm happy to hear it, because you come at a critical moment.
Bunu duyduğuma memnun oldum çünkü kritik bir noktada geldin.
I'm not gonna lie to you. I wasn't happy to hear it.
Sana yalan söylemeyeceğim, duyduğuma sevinmedim.
- I'm happy to hear it.
Bunu duyduğuma sevindim.
You're my son and Sabrina's my daughter and I'm always happy to hear about it.
Fantezileriniz olsun ya da olmasın sen benim oğlumsun, Sabrina da benim kızımdır ve ben bundan her zaman memnuniyet duyacağım.
I'm happy to hear that you think things are going so well, but it's a bit concerning, because when I look at Wesley, he doesn't look any thinner.
İşlerin iyi gittiğini düşünmenize sevindim ama bu biraz endişe verici çünkü Wesley'e baktığımda kilo verdiğini göremiyorum.
I'll be happy to hear it.
- Umarım öyledir.
That's none of my business. I'm sure daddy will be happy to hear it.
Beni ilgilendirmez, ama eminim baban duysa çok sevinir.
I'm happy to hear it.
- Bunu duyduğuma sevindim.
If you have a better idea, I'm happy to hear it.
Daha iyi bir fikrin varsa dinliyorum.
I'm happy to hear it, Bob. Good.
- Öğrendiğime sevindim Bob.
Well, as a man with a keen regard for history, I'd normally be more than happy to hear it.
Geçmişe son derece önem veren biri olarak, dinlemekten çok zevk alacağımı biliyorum.
Well, we're happy to hear that, but I'm not sure Richard would see it that way.
Bunu duyduğuma mutluyum ama Richard böyle düşünür mü bilmem.
But I'm happy to hear it.
Ama duyduğuma sevindim.
You might not want to hear it, but I'm happy now.
Bunu duymak istemeyebilirsin fakat şu anda mutluyum.
Well, I'm happy to hear it.
Bunu duyduğuma sevindim.
I'm very happy to hear it.
Duyduğum için çok mutlu oldum.
I'm happy to hear it.
Bunu duyduğuma memnun oldum.
I'm happy to hear it.
Mutluluk duydum.
I'm happy to hear that it seems that way.
Öyle gözüktüğümü duyduğuma sevindim.