English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm here to save you

I'm here to save you translate Turkish

162 parallel translation
The reason I'm asking is because being kids together gave me the idea that you might like to join hands with me and save some of those other boys from ending up here.
İsteme nedenim, birlikte yetiştiğimizden el ele verirsek o çocuklardan bazılarını bu noktaya gelmekten kurtarabiliriz.
I got you up here to save you from a roasting.
Seni buraya kızarmaktan kurtarmakiçin çağırdım.
I've fed on you and hated you for it and I've come here to ask you to save me.
Senden beslendim, bu yüzden de senden nefret ettim şimdi yardım istemek için yine sana geldim.
That's what I'm here for. That's why you had me, to save you.
Bebeğin seni kurtaracak, sen hiç merak etme.
I'm here to save you
Seni kurtaracağım
Your Majesty, I came here to save you, not to help you die.
Majeste ben sizi korumak için buradayım ölmenize yardım etmek için değil.
I'm here to save you!
Seni kurtarmaya geldim!
I'm here to save you.
Seni kurtarmaya çalışıyorum.
I'm not here to save Rambo from you,
Buraya Rambo'yu sizden kurtarmak için gelmedim.
I'm here to save you.
- Ben seni kurtarmak için buradayım.
Look, if you were sent out here to say you understand how I feel, that I should go back and work things out, you can save your breath, okay?
Bak buraya nasıl hissettiğimi anladığını söylemeye geldiysen geri dönüp içimi boşaltmam gerektiğini söylemeye nefesini yorma tamam mı?
You're lucky I was here to save your pelt.
Kıçını kurtardığım için şanslısın.
You could say I'm here to save you.
Seni kurtarmaya geldiğimi söyleyebilirsin.
Are you hittin'on me like I'm here to save your ass?
Ben seni kurtarmaya geliyorum, sense bana vuruyorsun!
So I figure, you know, a couple of busy days at the shoe store maybe a lemonade stand manned by my two daughters here we'll be able to save enough to buy a chocolate bar and maybe some nylons for my new cellmate, Bruno.
Ben ayakkabı mağazasında birkaç gün yoğun çalışırsam iki kızım da bir limonata tezgahı açarsa yeni hücre arkadaşım Bruno için bir çikolata ve birkaç naylon çorap alabiliriz herhalde
I'm here to save you.
Ben mi? Sana yardım etmek için buradayım.
This planet is under attack, and I have brought you here to save it.
- Çok basit, tatlım. Bu gezegen saldırı altında ve ben de burayı kurtarmanız için sizi buraya getirdim.
I'm here to save a people who I care about and if that upsets you, then so be it.
İnsanları kurtarmak için buradayım. Bu sinirine dokunuyorsa, öyle olsun.
"'I'm here to save you, Princess Laritza.'
"'Seni kurtarmaya geldim, Prenses Laritza.'
Yee, I'm here to save you!
Yee, Seni kurtarmaya geliyorum!
- I'm going to tell you how to save this ship. - Out here?
- Sana gemiyi nasıl kurtaracağını anlatacağım.
If anything happens I'll be here to save you.
Eğer birşey olursa, seni kurtarmak için orada olacağım.
I'm here to save you from your smelly Iranian captors.
Seni bu kokuşmuş İranlılardan kurtarmaya geldim
I'm not here to save you, you know!
Biliyorsun, buraya seni kurtarmak için gelmedik!
But to save you all I need to know what happened here.
Burada tekrar bir olay olursa - Size yardım edemem.
I'm trying to save someone's life here, do you understand?
Ben burda hayat kurtarıyorum tamam mı?
I'm here to save you.
Seni kurtarmaya geldim.
Selfishly, I tried to keep you here, while the cancer ate away your organs, like an unstoppable rebel force, but I couldn't save you, and I shall see your face... nevermore, nevermore,
Bencillik yapıp, seni burada tutmak istedim. Kanser bütün hücrelerini önüne geçilmez asi bir güç gibi yiyip bitirirken, seni kurtaramadım ve senin yüzünü... bir daha asla, asla, asla göremeyeceğim.
Although Professor Boyden doesn't mind answering a few questions at the end of lecture you should save most of them for in here, in section and I'll do my best to answer them.
Her ne kadar Profesör Boyden dersin sonunda birkaç soruya cevap verse de bence sorularınızın çoğunu burada sorun cevap vermek için elimden geleni yaparım.
I'm here to save you!
Sizi kurtaracağım!
I'm here to save you!
Seni kurtarmak için buradayım!
I'm here to save you!
Sizi kurtarmak için buradayım!
Yo, cousin. I'm going to save you some gas here.
Kuzen!
I'm here to save you, whatever you may think. I think you're trying to keep this information from ever seeing the light of day, just like you did once before, Agent Doggett ; that's what I think.
Bence bu bilgilerin ortaya, çıkmasını önlemeye çalışıyorsun tıpkı önce yaptığın gibi, Ajan Doggett, böyle düşünüyorum.
I'm not here to flatter you, I'm here to save you.
Size yaltaklanmak için burada değilim, Sizi kurtarmak için burdayım.
Just know that I'm here to save you.
Seni kurtarmaya geldiğimi bilmen yeter.
I'm here to save you.
Seni kurtarmak için buradayım.
I'm here to save you.
Ben seni kurtarmak için buradayım.
I'm here to give you a second chance to save your brother.
Kardeşini kurtarmak için ikinci bir şans vermek için.
No, if you want to stay in that house, and drive that car, then I have to live here to save money.
O evde oturmak ve o arabayı kullanmak istiyorsan benim burada yaşayıp para biriktirmem lazım.
I - I guess all I'm trying to say here, Will, is it's nice to know that whatever happens to me, you'll still be around to save the world.
Söylemeye çalıştığım şey, Will, bana her ne olursa olsun dünyayı kurtarmak için senin hâlâ buralarda olduğunu bilmek güzel bir şey.
I'm here to save your life... - So you can live happily ever after.
Hayatınızın kurtarmak için buradayım böylece sonsuza dek mutlu yaşayabileceksiniz.
I'm here to save you.
Sizi kurtarmak için buradayım.
I'm trying to save you the embarrassment here.
Ben seni utanç verici duruma düşmekten kurtarmaya çalışıyorum.
I'm here to save you.
Seni korumak için buradayım.
I'm here to save you.
- Hayır, seni kurtarmaya geldim.
Because here I am... to save you.
Çünkü seni kurtarmak için buradayım.
What I'm doing here is trying to save you time and increase success potential considerably.
Benim yaptığım ise, size zaman kazandırıp başarı potansiyelinizi artırmak.
I, m here to save Christmas, and you can't stop me!
Uzgunum ama ben buraya Noel'i kurtarmaya geldim. Beni durduramazsin.
- I'm here to save you.
- Seni kurtarmaya geldim.
I'm trying to save your arse here and all you can do is go on about the shiny new toy.
Ben burada senin kıçını kurtarmaya çalışıyorum ve senin tüm yapabildiğin parlak yeni oyuncağınla oynamak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]