I'm in love with her translate Turkish
691 parallel translation
And I will do anything so that you fall in love with this country.
Bu ülkeye âşık olmanız için elimden gelen her şeyi yapacağım.
The most beautiful is Miss Barkley I am in love with her.
En güzelleri Bayan Barkley. Ona aşığım.
I'm in love with her.
Ona aşık oldum.
I'm in love with her, if that's what you mean.
Ona aşığım, demek istediğin buysa.
It's the last night of the season, and I'm more in love with you than ever.
Bu gece sezonun son gecesi, ve sana her zamankinden daha aşığım.
If I said I was madly in love with you, you'd know I was lying. - You say we have a lot in common...
Sana deli gibi aşığım desem, yalan olduğunu anlarsın ama sen her zaman ortak yönlerimizin olduğunu söylersin...
She was born in Vienna, too, And I'm madly in love with her.
O Viyana'da doğdu, ve ona çılgınca aşığım.
I'm in love with her, I guess.
Onu seviyorum sanıyorum.
Because I'm in love with her husband.
Çünkü kocasına aşığım.
She was so wonderful about the whole thing, I almost fell in love with her again.
Meseleye öyle harika bir mantıkla yaklaştı ki, neredeyse ona yeniden aşık olacaktım.
I was in love with her. Your wife.
Karına âşıktım.
- I'm in love with her.
- Ben de ona aşığım.
- I was very much in love with her.
- Ona deliler gibi aşıktım.
- I'm not in love with her.
- Ona aşık değilim.
- Yes, but I'm not in love with her, Kitty.
- Evet, ama ona aşık değilim Kitty.
Yes, I was in love with her.
Evet, Ona aşıktım.
- I only love myself. I could do with her as my anchor in reality.
Ona gerçeklikteki limanım gibi sığınabilirdim.
- I'm in love with her.
- Onu seviyorum.
- I was in love with her.
- Ona aşıktım ben.
I think she had made up her mind To fall in love with me.
Sanırım bana âşık olmaya karar vermişti.
I'm in love with her.
Ona aşığım.
And I was in love with her
Ve ben de ona aşıktım.
- I think you were in love with her.
- Sanırım ona aşıktın.
Forgive me if I tell you how much I'm in love with her.
Ona ne kadar aşık olduğumu sana söylediğim için beni affet.
I'm sorry. You're very much in love with her, aren't you?
Özür dilerim.O'nu çok seviyorsun, değil mi?
Well, I'm not in love with her, Leonard.
Ona aşık olan ben değilim, Leonard.
I was in love with her.
Ona aşıktım.
But I was never in love with her.
Ama ona hiç âşık olmadım.
I guess I fell in love with Mona the first week I began to work for her.
Onun için çalışmaya başladığım ilk haftadan Mona'ya aşık olduğumu anlamıştım.
What I meant was, are you in love with her?
Demek istediğim, ona aşık mısınız?
I was in love with Betty and I wanted to marry her, that's all.
Betty'ye aşıktım, onunla evlenmek istedim.
But things would get terribly complicated if I ever fell in love with you.
Sana aşık olsaydım her şey karmaşık bir hal alacaktı.
I'll go away and I'll vanish into thin air if you just tell me, are you in love with her?
Bana bir tek şeyin cevabını ver, buharlaşıp giderim, ona aşık mısın?
I will not pretend I'm in love with my mother-in-law, but if you are suggesting that I have her done away with, that is the most fiendish thing I've ever heard of.
Kaynanamı sevdiğimi söyleyemem, fakat benim ondan kurtulmamı öneriyorsanız, bu işittiğim en şeytani şey.
- The thing is, I'm in love with her.
- Aşık oldum, kafam onun için de bozuluyor.
I think I really fell in love with her two years later.
Sanırım ona, evlendikten iki sene sonra, gerçekten aşık oldum.
I'm in love with Emma, lnspector, I want to marry her,
Emma'ya aşığım Komiser. Onunla evlenmek istiyorum.
You know I'm in love with my cousin and her long hair.
Biliyorsun ki kuzenime ve onun uzun saçlarına aşığım.
I shouldn't be in love with her.
Ona aşık olmamalıydım.
I wasn't exactly in love with her.
Ona, tam olarak aşık sayılmazdım.
If I was really in love with Akiko, I should have eaten the mushrooms with her and become one.
Akiko'yu gerçekten sevmiş olsaydım yediği mantarlardan yer, onun gibi olup, onla yaşardım.
I'm in love with her. After all she's done to you? Yes.
Ona aşığım.Sana yaptığı onca şeyden sonra mı?
Now I'm in love with the man who's the dream of every woman - every woman who has the right to dream. With a man who's got to stop seeing me before the volcano erupts.
Şimdi de hayal kurma hakkına sahip her kadının hayallerini süsleyen ama işler çığırından çıkmadan önce benimle görüşmeyi bırakması gereken adama aşığım.
I know that, but I'm head over heels in love with her.
Biliyorum ama ona sırılsıklam aşığım.
Off-stage I hate her, but on-stage I'm madly in love with her.
Sahnede değilken ondan nefret ediyorum ama sahneye çıktığında ona sırılsıklam âşık oluyorum.
- Oh, I'm sorry. I also told you that he wasn't in love with her.
Size ayrıca onun Diane'e aşık olmadığını da söyledim.
I'm in love with her fair tresses, -
Ben onun güzel saçlarını seviyorum, -
– I am, because I'm not in love with her.
- Ben, çünkü ona aşık değilim.
Not that she's in love with me, but that I'm interested in her.
Bana aşık falan değil ama, dikkatimi fazlasıyla çekmiş durumda.
I'll always be a little in love with Duane.
Duane'e her zaman biraz aşık olacağım.
I just wondered if you were still in love with her.
Ona hâlâ aşık mısın merak ettim.