I'm in love with him translate Turkish
461 parallel translation
I fell in love with him.
Ona aşıktım ben.
I'm not in love with him.
Ona aşık falan değilim.
I can't marry him because I'm still in love with that crazy lunatic.
Onunla evlenemem, çünkü hala o çılgın adama aşığım.
Entertaining him, running around town with him... and I imagine falling in love with him.
Onu eğlendiriyor, onunla geziyor ve sanırım ona aşık.
But I'm not in love with him.
Ama ona âşık değilim.
I was in love with him, and I knew it for the first time that night but now he's dead, and I'm not sorry. He wasn't worth it.
Ona aşık olduğumu o gece anlamıştım ama şimdi ölü ve ben üzgün değilim.
I'm not exactly in love with him.
Ona aşık değilim.
I'm in love with him.
Ona aşığım.
I was hopelessly in love with him.
Ona ümitsizce aşıktım.
Especially when I asked him if there was anything in the newspaper files... about his still being in love with some dame that's been dead for 35 years.
Özellikle de 35 yıl önce ölen kadına hâlâ aşık olduğu ile ilgili gazetelerde bir şey var mı diye sorduğumda.
Because I happen to be in love with him, Leona.
Çünkü ben ona aşığım, Leona.
You talk about him as if he had occasional bad manners. I'm just a hack writer who drinks too much... and falls in love with girls. No.
Onunla yaptığınız sıradışı şeylerden bahsedebilirsin.
I'm not in love with him anymore, that's all.
Artık ona aşık değilim, hepsi bu.
"But I've fallen in love with him?"
"Ona mı aşık oldum?"
No, it wasn't like I was in love with him.
Hayır ona aşığım gibi değildi.
I thought I was in love with him.
Ona aşık olduğumu sanmıştım.
If I were in love with a man and he was sick... Il should at least take him some flowers.
Aşık olan eğer ben olsaydım ve aşkım hasta olsaydı... ona en azından bir çiçek götürürdüm.
So I think this young man had just better know that Dorothy thinks she's in love with him.
Sanırım bu genç adamın şunu bilmesinde yarar var : Dorothy ona aşık olduğunu düşünüyor.
But I assure you that outside of his niceness and his brightness there are many other reasons why I'm in love with him.
Ancak sizi temin ederim ki, hoş ve zeki olmasının haricinde ona aşık olmamın daha bir sürü nedeni var.
I was in love with him.
Ona aşıktım.
I was in love with him.
Ne dedin sen? Ona aşıktım.
I've been in love with him all my life.
Hayatım boyunca hep onu sevdim.
And even if he was, I'm in love with him.
Öyle olsa bile, ona aşığım.
- Who says I'm in love with him?
- Kim dedi ona aşık olduğumu?
I was crazy in love with him, mister.
Kendisine delicesine aşıktım bayım.
I'm in love with him.
Ben ona âşığım.
Am I so much in love with him that all others seem ridiculous?
Ötekilerini aptal bulacak kadar ona aşık mıyım?
I'm in love with Howard, I'll never divorce him.
Ben Howard'a aşığım, ondan asla ayrılmayacağım.
He thinks I'm in love with him.
Ona aşık olduğumu sanıyor.
I was in love with Jim Douglass and he asked me to marry him.
Jim Douglass'a aşıktım ve benimle evlenmek istedi.
You really think I'm in love with him?
Ona âşık olduğumu mu sanıyorsun?
I've always been in love with him and always will be.
Ona hep aşıktım ve bundan sonra da olacağım.
No, Mother, of course I've not fallen in love with him.
Hayır, rahibem, elbette ona aşık olmadım.
I'll bet she's not just in love with him, and I'll bet she's not just scared.
Bu işte kadının ona âşık olmasından ve duyduğu korkusundan fazlası olduğuna bahse varım.
I was in love with a man like him once.
Ona benzeyen bir erkeğe aşıktım.
Some months ago, I met him with a girl who seemed in love with him.
Bir kaç ay önce onu ona aşık gibi görünen bir kadınla tanıştırmıştım.
Whatever you might think, I never took Guillaume seriously, even if I was a little bit in love with him.
Ne düşünürsen düşün, Guillaume'yi hiç ciddiye almamıştım. Onu az da olsa severken bile.
I was in love with him.
O'na aşıktım.
I'm in love with him Basar.
Halil'e aşığım Başar.
I think she's about to fall in love with him.
Sanırım ona aşık olmak üzere.
- I knew some people - were you in love with him?
- Tanıdığım bazı insanlar... - Seviyor muydun onu?
I'm falling in love with him like you said was so important.
Aşık olmak üzereyim, ne kadar haklıymışsınız.
I was in love with him, so I accepted it.
Ona aşıktım, ben de kabullendim.
First of all, I'm not in love with him.
Birincisi, ona aşık olmadım.
- Who says I'm in love with him?
- Onu sevdiğimi kim söyledi?
He claims that I'm the only one he's been in love with since Polyakov, And talking about their affair makes him weep.
Polakov'dan sonra aşık olduğu tek kişinin ben olduğumu iddia ediyor ve ilişkileri hakkında konuşmak onu ağlamaklı yapıyor.
I was in love with him.
O zaman ona aşıktım.
You know why I'm in love with him?
Ona neden aşığım biliyor musun?
But I am in love with him.
Ama ben ona aşığım.
He was very kind and I was madly in love with him.
Ama çok nazik bir insandı ve ben ona deli gibi aşıktım.
I said I thought Edie was madly in love with him.
Edie'nin ona çılgınlar gibi aşık olduğunu söyledim sandım.