I'm in trouble translate Turkish
4,113 parallel translation
Look, I'm not trying to get anybody in trouble.
Bakın, kimsenin başını belaya sokmak istemiyorum.
I haven't done anything and yet I'm in trouble.
Hiç bir şey yapamamışken başım belada!
I'm in trouble.
Başım dertte.
I gotta figure out what kind of trouble I'm in.
Nasıl bir belanın içinde olduğumu öğrenmem gerek.
I thought you were mad at me. Thought I was in trouble.
Bana kızgınsın, Başım dertte falan sandım.
I think we're in trouble with the principal, Leo.
Sanırım müdürle başımız belada, Leo.
Look, I'm not trying to get anyone in trouble, And I really need this job, But my client, Walter...
Bak, kimsenin başına bela açmak istemiyorum, ve bu işe de gerçekten ihtiyacım var, ama müşterim, Walter, benden şey yapmamı istedi.
Okay, listen, I am not a man who's accustomed to paying $ 600 for anything I can't drive around in, so I'm having trouble just walking away from this.
Tamam, bak! Ben $ 600 verdiğim bir şeyi yanımda taşıyamamaya alışkın değilim. Bu yüzden arkamı dönüp gitmekte zorlanıyorum.
Sorry, but I'm already in trouble with dispatch... for drinking all those little waters.
Affedersin. Tüm küçük suları içtim diye başım belada zaten.
How did you know I'd be in trouble?
Başımın belada olacağını nasıl bildin?
Think I got Weston in trouble.
- Sanırım Weston'ın başını derde soktum.
Oh, shit, am I in trouble?
- Başım belada mı şimdi?
I see missus is in a bit of trouble, is she?
Hanımınızın başı biraz beladaymış.
- I'm in trouble, aren't I?
- Başım belada, değil mi?
Should I be worried there's trouble in paradise?
Cennette sorun çıktığına dair bir endişeye kapılmalı mıyım?
She's kidding, but if you hear me yell "noodles" " that means I'm in trouble.
Şaka yapıyor ama "erişte" diye bağırırsam başım belada demektir.
I hope I didn't get anybody in trouble.
Umarım kimsenin başını belaya sokamamışımdır. Lütfen.
When I see my friends in trouble, I want to help, so...
Ben de arkadaşlarımın başının derde girdiğini görünce yardım etmek isterim.
Am I in trouble?
Başım belada mı?
I'll get in trouble.
Başım belada.
Why do I feel like I'm in trouble?
- Neden başım dertteymiş gibi hissediyorum?
He told me that he was my mom's handler and that-th-that I was in a lot of trouble.
Annemin üstü olduğunu ve başımın belada olduğunu söyledi.
And now I'm in trouble.
- Şimdi benim başım dertte.
When I was a kid, I got in lots of trouble with the law.
Ben çocukken başım sürekli dertteydi.
- I don't know how to get in trouble.
Ben başımı derde sokmayı beceremiyorum.
Am I in some kind of trouble?
- Başım belada falan mı? - Muhtemelen.
So I'm not in any trouble?
- Yani başım belada değil mi?
Why don't you call it in early tonight, I'm not expecting much trouble.
Çok faza sorun çıkmasını beklemiyorum.
Okay, Tess, you need to let me work on this case, or I am going to get myself in trouble.
Pekâlâ Tess, bu davada çalışmama izin vermelisin. Yoksa başımı belaya sokacağım.
And if I got in trouble, he would get me out of it by doing the Sugar Ray.
Başım belaya girdiğinde "Sugar Ray" tezgâhıyla beni kurtarırdı.
Scratch me. I have trouble doing it even in normal conditions.
Hanımefendi, ben zaten bunu normal koşullarda zor yapan insanım.
And that codename is how I know she's in trouble.
Ve verdiği bu kod isimle başının belada olduğunu anladım.
I'm in a bit of... trouble.
Başım belada gibi.
I'm in trouble.
Başım belâda.
Like I told Agent Lisbon, I don't want to get anyone in trouble. But I think they've been plotting this.
Telefonda Ajan Lisbon'a da söylediğim gibi kimsenin başı derde girsin istemiyorum ama sanırım bunu o ikisi planladı.
If they find out that I was helping you, I'm gonna get in trouble.
Sana yardım ettiğimi öğrenirlerse başım belaya girer.
I'll get in trouble.
Başım belaya girer.
Well, I hope so,'cause if not, we're in trouble.
Umarım. Çünkü aksi takdirde hapı yutarız.
I'm in some serious trouble.
Başım ciddi şekilde belaya girecek.
God, I thought I was in trouble for a minute.
Bir an başım belaya girecek sandım.
I hope I'm not in any trouble.
Sorun yok.
I mean, we could get in trouble, right? Relax.
Başımız belaya girebilir.
I'd be in danger, and I'd cause trouble for my CO.
Hem başım belaya girer hem de irtibat subayımı tehlikeye atarım.
There are things that I know about that I did in the service that I won't talk to you about now because they're top secret and I could get my ass in trouble for talking about them.
Bildiğim şeyler var. Görevim boyunca yaptığım şeyler var. Çok gizli oldukları için şu anda size anlatamayacağım şeyler var ve anlatmam durumunda başım ciddi belaya girebilir.
And I say we take two cars in case we get in trouble.
Başımızın derde girmesi ihtimaline karşın, iki araba gidelim derim.
Look, I ain't getting my ass in trouble letting some ex-con stay in my house.
Bak, eski bir mahkûmu evime alarak başımı derde sokamam.
I thought I was in trouble for a second.
Bir an için başım belada sandım.
I would have been in big trouble.
Başım beladaydı.
My friend and I help people in trouble.
Arkadaşımla başı belada olan insanlara yardım ediyoruz.
I'm in trouble, I need you.
Baba, başım dertte, sana ihtiyacım var.
I'm not in any trouble.
Başım belâda falan değil.
i'm in pain 69
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in love 252
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm interested 154
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in love 252
i'm in heaven 42
i'm in love with you 207
i'm interested 154