I'm just asking translate Turkish
1,625 parallel translation
I'm just asking you the question.
Sadece sana bir soru soruyorum.
I'm just asking.
Sadece soruyorum.
Yes, I understand the threat, Admiral, but I have two agents aboard that vessel and I'm just asking you to try to disable it as opposed to sinking it.
Evet, tehdidin farkındayım Amiral ama denizaltında iki ajanım var ve batırmak yerine etkisiz hale getirmenizi rica ediyorum.
Well, I'm not gonna tell you what to do, but if you're asking this many questions, maybe you should just take it slow.
Sana ne yapman gerektiğini söyleyemem, ama illaki bir cevap istiyorsan. belkide biraz ağırdan almalısın.
And if you were to give it, and I'm not asking you to, but if you were to give it, it's not just for your husband.
Ve verecek olsaydınız, sizden bunu istemiyorum ama verecek olsaydınız, sadece kocanız için olmayacaktı.
I just did 50 takes and you seem to keep asking me to do something different.
50 tekrar yaptım ve her seferinde farklı bir şey istedin.
Mrs. Bergerac... I'm asking you not just for him, but for me.
Bayan Bergerac, bunu sadece onun için değil benim için de yapmanızı istiyorum.
I was just asking what you do for a living.
Sadece geçinmek için ne iş yaptığını soracaktım.
- I'm just asking.
- Sadece soruyorum.
All I'm asking you to do is just tilt your head a little.
Senden tek istediğim başını hafifçe yana eğmen.
I'm just asking you to tell one little lie... to salvage someone's life.
Birinin hayatını kurtarmak için senden ufak bir yalan söylemeni istiyorum.
- I'm just asking questions.
- Ben sadece sorular soruyorum.
I thought we were just asking, like, questions.
Ben öylesine soruyorsunuz sanmıştım.
I'm just asking for a little solidarity for a short time.
Uzun bir süre için de değil.
No, I'm just asking.
Öylesine sordum.
I'm just asking, you know.
Sadece soruyorum yani.
I'm just asking.
Ona sadece bir soru sordum.
I'm just asking a question.
Sadece bir soru soruyorum.
I'm just asking you to tell me why I'm needed, or to let me go.
Ya beni neden istediğinizi açıklayın ya da bırakın gideyim.
I'm-I'm just asking.
Ben... Ben sadece soruyorum.
I'm just asking that you spare the life of this innocent child.
Sadece bu masum çocuğun hayatını bağışlamanı istiyorum.
I'm just asking!
Sadece sordum!
I'm just asking, that's all.
Sadece soruyorum, hepsi bu.
I'm calling friends asking for favors just so you can fuck up?
Sana iyilik olsun diye mahvettiğin şeyleri düzelten arkadaşlar çağırıyorum.
- All right. I was just asking.
- Peki, sorayım demiştim.
I'm just asking for one teensy, weensy little date.
Senden minicik bir randevu istiyorum.
Guys, I'm just asking you to dress me up for the ball so I can turn back into plain old Steve at the stroke of midnight.
Sizler yeni yüzler yaratıyorsunuz. Sizlerden istediğim bana cesaret vermeniz için kılığımı değiştirmeniz. Böylece gecenin bir yarısı gösterişsiz eski Steve'e geri dönebileyim.
I'm just not asking anything because I don't want... I don't want to know.
Sadece ne olduğunu sormuyorum çünkü cevabı duymak istemiyorum.
Forgive me for asking you to repeat it, it's just that I've longed to hear those words.
Tekrarlattığım için beni bağışla ama bu sözleri duymalı epey zaman oldu.
I'm not asking for that much, just two more hours twice a week.
Çok şey istemiyorum, sadece haftada iki kere fazladan iki saat.
But I'm just asking if you guys think I'm gonna be okay at the company.
Ama şirketteki yerimin sağlam olup olmadığını soruyorum.
Look, I'm not asking you to agree with me on this or anything. I'm just asking you to respect my wishes.
Aynı fikirde olmanı beklemiyorum ama isteklerime saygı göster.
I'm just asking questions, ok?
Ve bu ülke karşıt görüşler üzerine kuruldu.
I'm just asking, like.
Sadece soruyorum.
I just feel kind of stupid asking for your help now.
Yardım istediğim için kendimi aptal gibi hissettim şimdi.
I'm just asking to give me a few more men to help look for him.
Sadece aramamda yardımcı olması için birkaç kişi daha vermeni istiyorum, hepsi bu.
- I'm just asking a question.
Kes şunu. - Sadece bir soru sordum.
I'm just asking you to bend a little, that's all.
Senden sadece biraz esnek olmanı istiyorum, hepsi bu.
After a while, I just stopped asking.
Bir süre sonra ben de sormayı bıraktım.
I'm just asking a simple question, Lindsay.
Basit bir soru sordum, Lindsay.
I'm just asking questions in places where that street kid could have been.
Sadece insanlara o sokak çocuğunun nerede olabileceğini soruyorum.
I'm just... I'm starting to reconsider asking you.
Sana işi verme konusunda tekrardan düşünmeye başladım.
I'm just asking a question.
Hiçbir şeyi. Sadece soru sordum.
I'm just asking you, that's all.
Sadece senin üzerinde denerim, hepsi bu.
I'm not asking you to follow me, but just... lend me your strength.
Bana itaat edin demiyorum. Sadece gücünüzü verin.
- Just do what I'm asking this one time.
Ne diyorsam onu yap. Bir sefer sadece.
I'm just asking.
Yalnızca sordum, o kadar.
I'm just asking that maybe you guys can move on through. We'll be here for another five, ten minutes. The journalists -
Sadece rica ettim. 10 dakika daha verirseniz gazeteciler...
I'm just asking, a friend's wife is sacred to me.
Soruyorum sadece. Bir arkadaşın karısına saygım sonsuzdur yoksa.
Chris Baker he keeps asking me to join him at his new place, but I'm just not sure that's what I want to do right now.
Chris Baker, beni sürekli yeni mekanına davet ediyor, ama şuan bunu yapmak istediğimden emin değilim.
- I'm not asking you to perform surgery. Just do what you did last time and fix it with your magic knuckles, and -
Ameliyat yapmanı istemiyorum sadece geçen sefer ki gibi sihirli ellerinle beni iyileştir.
i'm just asking you 22
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just saying 2329
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just fine 70
i'm just 2693
i'm just playing 44
i'm just messing with you 85
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just saying 2329
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just fine 70
i'm just 2693
i'm just playing 44
i'm just messing with you 85