I'm just fine translate Turkish
1,908 parallel translation
- I'm just fine.
- İyiyim.
Well, speak for yourself, because I am just fine.
Kendin için konuş çünkü ben çok iyi durumdayım.
I'll be fine dear, just go and eat
Sorun değil hayatım, sen çık, yemeğini ye.
It's fine, I just lost half a thumb.
- Ben iyiyim, sadece baş parmağımın yarısı uçtu.
It was just a scooter.I'm fine.
Sadece scooter'dı. İyiyim.
- -I'm doing just fine.
Gördüğüm gibi gayet iyiyim.
I'm fine, I just cut myself trying to fix the pipes.
Ben iyiyim. Boruları tamir ederken kestim.
I'm sure it will be fine if you just let me in.
Beni içeriye almanızın sorun olacağını zannetmiyorum.
Fine, it's okay, look, I'll just take it off and...
Pekala, sorun değil, bak, ben bunu çıkartacağım ve...
I'm sure Oliver's just fine, but paying him a visit wouldn't hurt.
Oliver'ın iyi olduğuna eminim. Ama onu ziyaret etmekten zarar gelmez.
Just because I'm fine doesn't mean That everyone else will be.
Benim iyi olmam, herkesin iyi olacağı anlamına gelmez.
Look, I can remember my life just fine.
Hayatımı şöyle böyle hatırlayabiliyorum.
- I... I'm fine. Just do it.
- Ben iyiyim, sen işini hallet.
I just need a hot bath and bed. I'll be fine. Zoe.
Sadece sıcak bir banyoya ve yatağa ihtiyacım var.
And I just... I realized, you know, if we just focus on our jobs, if we focus on our patients, we're gonna be fine.
Ve fark ettim ki eğer işlerimize odaklanırsak hastalarımıza odaklanırsak, hiçbir şey olmayacak.
I'm just fine.
Ben iyiyim, gel buraya. Ben iyiyim.
I'm sure your daughter is going to be just fine in foster care.
Eminim kızın yetiştirme yurdunda daha iyi olacaktır.
I'm fine, I'm just not happy.
İyiyim. Ama mutlu değilim.
Yeah, I'm fine for tzatziki. Just give me some cheek lining and I'll be off.
Bana yanak içinizden örnek verin de gideyim.
Oh, fine. The meeting with Johnson was just about starting up a management consultancy, so I'm definitely going to do that. See you in a bit.
Johnson'la buluşmamız, yönetim danışmanlığı işine başlamak hakkındaydı ve şimdi de yaptığım tam olarak bu.
Let me just pay the fine or whatever And I'll make sure this doesn't happen again.
İzin verin cezayı ödeyeyim ya da başka bir şey yapayım ve sizi temin ederim, böyle bir şey bir daha olmayacak.
I got your back. And we're gonna be just fine.
Arkanı kollayacağım ve bunu atlatacağız.
I'm just fine.
Bir şeyim yok.
I'm just supposed to pick you all up and tell you everything's gonna be fine.
Ben hep sizi ayağa kaldırmalı, gaz vermeliyim, "herşey düzelecek" demeliyim.
I'm fine, Seeley - this cop just pinched me for nothing.
Ben iyiyim Seeley. Bu aynasız beni boş yere tutuyor.
I might not have your balls, but my eyes work just fine.
Senin gibi taşaklarım yok ama gözlerim gayet iyi görüyor.
I'm doing just fine by myself.
Kendi kendime gayet güzel yeterim.
I'm completely fine. Just meet me in the car in 15 minutes.
15 dakika sonra arabada buluşalım.
Which is fine. I guess I kind of... Just answered my own question.
Sanırım ben bir nevi kendi sorumu cevaplıyorum.
- I'm fine. I just feel so bad.
Sana çok mahcup oldum.
Look, I know it's annoying, but Jesse just needs to feel like people are waiting on him, but then he's fine.
Sinir bozucu olduğunu biliyorum,... ama Jesse'nin insanların onu beklediğini hissetmesi lazım. Bak. Bu şekilde iyi oluyor.
Well, everything's fine. I'm just out for a friendly stroll In the land of "deliverance."
Her şey yolunda ben sadece "kurtulma" bölgesinde arkadaşça geziniyorum.
I'm just trying to find out a little bit about your fine white sister.
Sadece güzel, beyaz kardeşinle ilgili bir şeyler öğrenmek istedim.
I know how to use it just fine!
Onu nasıl kullanacağımı şimdi daha iyi biliyorum!
But you know what? I bet the next chick that you meet in the elevator or, I don't know, the gym, is gonna fit that bill just fine. Mmm-hmm.
Ama şu var ; asansörde veya spor salonunda karşılaşacağın ilk piliç iddiaya varım ki sana bunu unutturacaktır.
I just came to see if everything is fine and comfortable... Yes, good kids.
herşey yolunda mı diye kontrol etmeye geldim.
- No! I'll be fine, just give me a go.
iyi olacağım, sadece ver bana.
No, I'm just fine.
Hayır, iyiyim.
Everyhting is fine, I just didn't get enough sleep last night.
Herşey yolunda, sadece dün gece yeteri kadar uyuyamadım.
- I'm alright, I'm fine, just don't worry.
- İyiyim, sorun yok, endişelenme.
- Yeah, I'm fine, I just...
- İyiyim, sadece...
- Just leave me alone. I'm fine.
- Sadece beni rahat bırak.İyiyim.
I'm fine, just you don't be late. We've got an 8 : rez and they're strict.
Topladım. 8.00'deki yemeğe geç kalma.
I'm fine, I just can't believe you're here.
İyiyim! Burada olduğuna...
I'm fine. I'm just...
- Yok, iyiyim.
I'm fine. I just...
İyiyim, sadece...
I think I just needed to hear myself say it out loud to realize how crazy it is, but I'm fine now.
Sanırım sadece bunun ne kadar çılgın olduğunu anlamak için sesli söylemem gerekti, ama şimdi iyiyim.
Can I just enjoy a dance with my fine-ass wife?
Hari-kalça karımla dans etmekten zevk alamaz mıyım?
Seriously, I just... a few scrapes, I was in an accident. I'm fine.
Birkaç sıyrık sadece.
Fine, then I'll just go right here.
İyi, öyleyse ben de buraya yaparım.
- I'm fine. it's just the heat.
- İyiyim. Sadece sıcak.
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just saying 2329
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just messing with you 85
i'm just 2693
i'm just playing 44
i'm just curious 283
i'm just wondering 93
i'm just saying 2329
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just messing with you 85
i'm just 2693
i'm just playing 44
i'm just curious 283