I'm just the messenger translate Turkish
96 parallel translation
I'm just a high-priced messenger boy who's beginning to doubt the sanity of astronomers.
Hayır, ben astronomların akıl sağlığından şüphe etmeye başlayan yüksek ücretli bir kuryeyim sadece.
I am just the messenger.
Ben sadece aracılık yaptım.
Well, I'm just the messenger.
Eh, elçiye zeval olmaz.
I'm just a messenger for the Special Branch.
Sadece Özel kuvvetler için habercilik yapıyorum.
I'm just the messenger. From whom?
- Ben sadece bir elçiyim.
I'm just the messenger.
Sadece elçiyim.
I mean, I'm just the messenger.
Sadece elçiyim.
Look I'm just the messenger boy.
- Ama neden? Nedir bu? Ben sadece elçiyim.
Hey, I'm just the messenger.
Sanırım Bronck'un ne yaptığını biliyorum.
Hey, I'm just the messenger.
Hey ben sadece kuryeyim.
- I'm just the messenger.
- Yapmayın! Ben sadece aracıyım.
I'm just the messenger.
Ben sadece bir haberciyim.
I'm just the messenger.
Ben sadece elçiyim.
As far as the senior partners are concerned, I'm just a messenger.
Büyük Ortaklar söz konusuysa, ben sadece bir haberciyim.
I'm just the messenger, that's all.
Ben sadece haberciyim, hepsi bu.
Hey, I'm just the messenger.
Hey, ben sadece aracıyım.
I just missed the messenger again, but I have a couple sitting on a park bench, eating popcorn.
Kuryeyi yine kaçırdım ama parkta bir banka oturmuş, patlamış mısır yiyen bir çift var.
I'm just the messenger.
Ben sadece aracıyım.
Folks, don't shoot me, I'm just the messenger.
Millet, bana çatmayın. Yalnızca bir haberciyim ben.
- I'm just the messenger.
- Ben yalnızca haberciyim.
- Look, I'm just the messenger.
- Bak, ben sadece elçiyim.
I'm just the messenger, kid.
Ben sadece aracıyım, evlat.
- Ed, I'm just the messenger.
On beş yıl.
But I'm just the messenger this time.
Ama bu sefer ben sadece elçiyim.
I'm just the messenger here.
Elçiye zeval olmaz.
I'm just the messenger.
- Ben sadece elçiyim.
I'm just the messenger.
Elçiye zeval olmaz.
All right, Eric, relax, I'm just the messenger, man.
Bu karışıklıktan öte bir şey Wolfe. Pekâla Eric, sakinleş.
i'm just the messenger. marty and i tell each other everything.
Marty ile birbirimize her şeyi anlatırdık biz.
I'm just the messenger here.
Manny, ben sadece elçiyim.
I was just the messenger.
Benim yaptığım ise sadece onu iletmekten ibaretti.
Hey, I'm just the messenger.
Elçiye zeval olmaz. Sohbetiniz bitince gider.
No, I was just the messenger.
Hayır ben sadece dağıtıcıydım.
- Listen, lady, I'm just the messenger.
- Bakın bayan, ben sadece kuryeyim.
I'm just the messenger.
Ben sadece haberciyim.
I'm just the messenger.
Ben sadece mesajları iletirim.
I'm just the messenger.
- Ben sadece mesajı iletiyorum.
I'm just the Messenger boy, I don't plan on fighting at all.
Ben sadece haberciyim, savaşmak gibi bir niyetim yok.
I'm just the messenger.
Ben yalnızca elçiyim.
I'm just the messenger.
Ben sadece bir elçiyim.
I'm sorry, I'm just the messenger.
Üzgünüm. Ben sadece aracıyım.
Don't get snippy with me. I'm just the messenger.
Bana kızma ben sadece elçiyim.
Don't shoot me. I'm just the messenger.
Elçiye zeval olmaz.
I'm just the messenger.
Ben sadece lafını aktardım.
Billy, I'm sorry, but I'm just the messenger.
Billy, üzgünüm ama ben yalnızca elçiyim.
I'm just the messenger, but we've got to kick this into a higher gear. All right, all right.
- Elçiye zeval olmaz ama hızlanmalıyız.
I'm just the messenger here, Forrest.
Elçiye zeval olmaz Forrest.
Oh, I'm just the messenger.
Ben yalnızca elçiyim.
I'M JUST THE MESSENGER.
Üzgünüm, ben sadece haberciyim.
I'm just the messenger.
Ben sadece kuryeyim.
Look, I'm just the messenger.
Bak, ben sadece elçiyim.
i'm just fucking with you 43
i'm just wondering 93
i'm just saying 2329
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just messing with you 85
i'm just 2693
i'm just fine 70
i'm just playing 44
i'm just wondering 93
i'm just saying 2329
i'm just kidding 550
i'm just getting started 85
i'm just asking 203
i'm just messing with you 85
i'm just 2693
i'm just fine 70
i'm just playing 44