English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm laughing

I'm laughing translate Turkish

1,438 parallel translation
They're gonna fry his white ass, and I'll be sitting in the front row laughing my balls off, you fucking mick.
Onun beyaz götünü kızartacaklar, ve ben de en önde izliyor olacağım, siz kızıllara gülmekten taşaklarım patlayacak.
But, gun to my head, I'd say I'm laughing at the notion that you could stand up to anyone.
Ama kafama silah dayasalar, senin herhangi birisine karşı durabileceğin fikrine güldüğümü söylerdim. .
Well, tell Gilroy I'm not laughing.
Gilroy'a söyle, gülmüyorum.
I'm laughing!
Gülüyorum!
- ( Laughing ) - I don't see what any of this has to do with me and Donna.
Herhangi birinin ben ve Donna ile ne alakası var anlayamadım.
Is this some kind of joke,'cause I'm not laughing.
Bu bir çeşit şaka mı, çünkü ben gülmüyorum.
I'm not laughing at you It's, um, see, I'm about to- -
Sana gülmüyorum Sadece, hımm, bak, ben- -
Tonight I'm at your showcase, laughing and crying.
Bu akşam senin gösterinde gülüyor ve ağlıyor olacağım.
If I'm laughing at what I think I am, it's very funny.
Eğer düşündüğüm şeye gülüyorsam, gerçekten çok komik.
Just like I got your mom! ( Laughing )
Anneni yakaladığım gibi!
Now I will be known as the Laughing Man and leave my name in history.
Artık adım "Gülen Adam" olarak tarihteki yerini alacak.
[Vultures laughing, Khan growling] LUCKY : I'm cracking myself up here
Burada kendimi parçaliyorum.
I'm not laughing at you.
Bilmem. Sana gülmüyorum.
Because I'm not laughing.
Ben gülmedim de.
- I'm not laughing at him.
- Ona gülmüyorum.
I mean, I'm laughing, but I'm not laughing.
Yani, gülüyorum ama, aslında gülmüyorum.
You look at me laughing, do you think I'm stupid?
Bana gülerken bak, beni aptal mı sanıyorsun?
And when I saw it, I just started laughing.
bahsi geçen malzemeyi görünce, başladım gülmeye.
'Cause I'll start laughing.
'bu yüzden gülmeye başladım.
So I'm gonna be the laughing stock of Broadway?
Demek Broadway'in maskarası olacağım.
Keep laughing, Eric, but I'm gonna be at college in the fall, and you'll still be here.
Sen güI. Ben sonbaharda kolejde olucam. Sen hala burda.
And I hope you're not laughing at me.
Ve umarım bana gülmüyorsundur.
They were laughing at me and I knew they were laughing at me because I was just a slave and I'm standing there.
Hiç anlam veremiyorum. Çok alımlı bir kadındı. Düzgün bir vücudu vardı, akıllıydı.
have any idea what that's like... having your insides torn out with everybody watching... and laughing?
Bunun nasıI bir şey olduğuna dair bir fikrin var mı? Herkes seyreder ve gülümserken içinin paramparça edilmesi.
I watched them as I was laughing cos I was more of a serious musician, coming from the different groups I came from.
Onları izlerken gülüyordum çünkü ben, daha çok, ciddi bir müzisyenimdir, bu çaldığım farklı gruplardan gelen bir şey
I was Iying on the snow, just laughing.
Kara uzandım, sadece gülüyordum.
I'm laughing.
Ben gülüyorum...
( laughing ) " Hey, if you'd have me, I'd ask you to marry me.
" Eğer beni tatmin edersen, sana evlenme teklifi yaparım.
I had to turn up the volume, I was laughing so loud.
Sesi açmak zorunda kaldım çok sesli gülüyordum da.
I was laughing so hard he couldn't get the speculum in because my muscles were all tense, because of the laughing.
Gülerken kendimi öyle bir kasmışım ki spekülumu içeri sokamadı. Gülmemden dolayı.
Thanks, um... yah... I thought everyone was laughing with me, so...
Herkesin bana güldüğünü sandım, dolayısıyla...
- I'm not laughing.
- Ben gülmüyorum.
Yeah, I guess laughing it up with your little pajama party is how you feel my pain.
Evet, acımı, küçük pijama partinde gülerek hissediyorsun herhalde.
I asked a girl once. She thought it was a joke... and actually started laughing.
Kız şaka yaptığımı zannedip gülmeye başlamıştı.
Laughing is not complete quiet, but I do appreciate the encouragement.
Kahkahalar komple sessizlik değil, ama cesaretlendirmenize minnettarım. - Komple sessizlik.
[Both laughing] I think someone's calling.
Sanırım, biri seni çağırıyor.
Sam, look, if this is your idea of a joke, I'm not laughing.
Sam, bak, eğer bu bir şakaysa, ben hiç gülmüyorum.
It's just I found Mark laughing at it.
Mark'ı şarkıya gülerken yakaladım da.
'I'm the one who's laughing because I love brown toast.'
Kepekli ekmeği sevdiğim için sonunda gülen ben oluyorum.
Of course, he wouldn't be laughing so hard if he knew I was sleeping with his wife.
Elbette, karısıyla yattığımı bilse böyle gülemezdi.
I'm laughing on the inside.
- Şaka yapıyordum. - İçimden gülüyorum.
Last night, we were in the dining room, and we were laughing. All of a sudden, I looked over at him and I realized... we belong together.
Yemek odasındaydık, gülüyorduk ona baktım ve fark ettim ki biz birbirimize aitiz.
[CHILDREN LAUGHING] Oh, I might have known. But I didn't.
Bilebilirdim ama yapmadım.
I don't know what you're laughing at. You can kiss my ass.
Neye gülüyorsunuz bilmiyorum ama kıçımı öpebilirsiniz.
I burst out laughing.
Bir kahkaha patlattım.
I look up, and all the kids are laughing at me.
Bir baktım, bütün çocuklar bana gülüyor.
I'm not laughing now, babe.
Şimdi gülmüyorum bebeğim.
I'm not laughing now.
Şimdi gülmüyorum.
- I'm laughing at you.
- Sana gülüyorum.
I'm a laughing stock. An also-ran...
Ben komedi oldum.
( music ) I'm laughing now ( music )
- Ne demek istiyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]