I'm looking at it right now translate Turkish
64 parallel translation
I don't think it could be any scarier than what I'm looking at right now.
Yanına gelmek istiyorum.
Right now I've got one big public health problem, and I'm looking at it.
Şu an büyük bir problemim var, ve bunu çözeceğim.
I'm looking at it right now.
Şu anda ona bakıyorum.
I'm looking at it right now, Mr. Castelo.
Şu anda paraya bakıyorum, Bay Castelo.
I'm looking at one right now dated June 15th, 1982, and bearing your signature. It's coming around.
- Birine bakıyorum, şu anda tarih, 15 Haziran 1982 ve sizin imzanız var.Geliyor.
I'm looking at it right now.
Şu anda önümde duruyor.
I'm looking at it right now, in fact.
Sürekli onunla ilgileniyorum. Aslında şu anda ona bakıyorum.
Yes, I'm looking at it right now.
Evet, şu anda onu izliyorum.
Well, I compared it to the hair that I took from the father's brush, and it didn't match, but right now, I'm looking at the one that does.
Evet? Onu babanın saç fırçasından aldığım örnekle karşılaştırdım ve uyuşmadı. Ama şu anda uyuşan saça bakıyorum.
- I'm looking at it right now.
- Şu an bakıyorum.
Yes, I'm looking at it right now.
Evet, şu anda ona bakıyorum.
I'm looking at it right now.
Şu anda elimde, ona bakıyorum.
Yeah, I'm looking at it right now.
Evet, şu anda ona bakıyorum.
It's a little blue-haired lady. I'm looking at her right now. Table 12!
Kısa mavi saçlı kadın tamam mı?
Yes, it is the same clothing. I'm looking at it right now.
Evet, Bu aynı giysi, Şu an tam ona bakıyorum
Yeah, I'm looking at it right now.
Evet, şimdi bakıyorum.
I'm looking at it right now, and I will forward it to you at the appropriate time.
Şu anda onu inceliyorum... zamanı gelince size de ileteceğim.
Believe it or not, I'm looking at the Madam Foreman right now.
İster inan, ister inanma, şu an Madam Foreman'a bakıyorum.
Well, I'm looking at a photo, right now, and, I'm telling you, it could be in Maxim.
İnanma ama şu an ben bir fotoğrafa bakıyorum hatta, Ve şu kadarını söyleyebilirim, Maxim'e kapak bile olur bu fotoğraf.
Well, Simon, I feel like I'm losing you right now, because if you think that it's easier to project your feelings onto a thing rather than a person, then I'm wondering what your response is to what you're looking at right now.
Simon, seni kaybediyormuşum gibi hissediyorum çünkü eğer duygularını, bir insandan çok bir nesneye yansıtabileceğini düşünüyorsan şu anda baktığın şeye karşı tepkinin ne olduğunu merak ediyorum.
Looking at it right now. I'm not sure about this.
Şu anda bakıyorum ama pek emin değilim.
I'm looking at it right now.
Şuanda ona bakıyorum.
I'm looking at it right now.
- Şuan ona bakıyorum.
I'm looking at it right now.
Şu an ona bakıyorum.
It's who I am, and right now, looking at you, there is nothing I want more than to help you find...
İşte bu benim ve şu anda, sana baktığım zaman en çok istediğim şey yardım etmek ve bulmanı sağlamak şu...
This is my fish, and I like it because it's looking at me right now, for some reason, and all my other fishes died.
İşte bu da benim balığım, ve ben onu çok seviyorum. Çünkü nedense hala bana bakıyor ve... o hariç bütün balıklarım öldü.
But I'll tell you something right now, I'm not looking at it.
İyi dinle beni, o şeyi hayatta izlemem.
I mean, I'm looking at it right now.
Hayır, şu an ona bakıyorum. İçerideyim!
For one, I'm looking at your body right now with this other dude in it.
Sorunlarımız var, Gary. İlk olarak şuan içinde başkası olan bedenine bakıyorum.
I'm looking at it right now. It is not correcting his voice.
Şimdi ona bakıyorum, Eliot'un sesini düzeltmiyor.
I... 'Cause I-I'm - I'm looking at it right now.
Çünkü şu an tam karşımda.
As I was saying, and I speak completely off the record, it's only a matter of time before someone else starts putting these in and they come up with exactly the same results and look at exactly what we're looking at right now, if they haven't already.
Söylediğim gibi, ki gayri resmi olarak konuşuyorum başkalarının da bu hesapları yapıp bizim ulaştığımız sonuçlara ulaşması ve şu gördüklerimizi görmeleri an meselesi.
I think we are both looking at the same thing right now it reminds me of the freshman party
Sanırım ikimiz de aynı şeye bakıyoruz. Öğrenci alım günümüzü hatırlıyorum da, berbat geçmişti.
I'm looking at the packing list right now... it's not on here.
Paket listesine bakıyorum. Burada da yok.
Yeah, Ted, I'm looking at it right now.
Evet, Ted, şu an ona bakıyorum.
Yes, I'm looking at it right now.
Evet, şuan ona bakıyorum.
I'm looking at it right now.
- Önünde duruyorum şu anda.
I think if I've ever seen a clutch of fools fixing'to rob a place, I'm looking at it right now.
- Şimdiye kadar soygun planlayan bir alay şaşkın görmemişsem, şu anda görüyorum.
I mean, I'm looking at you right now, and it's like I don't even know who you are anymore.
Şuan karşındayım ama artık kim olduğunu anlayamıyorum.
I'm looking at it right now.
- Şu an ona bakıyorum.
I'm looking at it right now and I hate it.
Şu an bakıyorum ve nefret ettim.
I mean, I'm looking at, like, right now, it's as desperate as, like, matching, like, the hues of highlight.
Şimdi bakıyorum da mesela üstü çizilmiş yerleri birbiriyle eşleştirmeye çalışacak kadar çaresiz durumdayım.
Yeah, I'm looking at it right now.
Evet, şu an ona bakıyorum.
Yeah, I'm looking at it right now.
Evet, şimdi ona bakıyorum.
I'm looking at it right now.
Şu an tam karşımda.
Yes, you did, because I'm looking at it right now, Jason!
Yüklemişsin, çünkü tam da ona bakıyorum şu an, Jason.
That right now I'm aware looking at you, this could be it for me.
Şu anda sana baktığımım farkında olmam, bu benim için ender bir durum olabilirdi.
No, I mean I'm looking at it right now,
Ben halledeceğim. Hayır, şu an ona bakıyorum.
I'm looking at it right now.
Şu anda tam ona bakıyorum.
I'm looking at it right now. The money is in my account.
Para hesabımda.
And when it's done, and it will be done, you and I are gonna meet back here at this restaurant, at this same table that I used to share with my boy, and I'm gonna look you in the eyes, just like you're looking me in the eyes right now, and I'm gonna see how empty they are without your son in the world.
Bu iş bittiğinde ve bitecek de seninle bu restoranda yeniden buluşacağız bu masada benim oğlumu konuştuğun gibi tıpkı şu an gözlerime baktığın gibi ben de senin gözlerine bakarak oğlun olmadan dünyanın ne kadar boş olduğunu göreceğim.