I'm not mad at you translate Turkish
431 parallel translation
I'm not mad at you
Sana kızgın değilim.
Susan, suppose I hadn't known you, not at all.
Susan, seni hiç tanımadığımı farz et.
Honey, I'm not mad at you.
- tatlım, sana kızmadım.
I'm not mad at you.
Senin de bunlara katılacağını sanmazdım.
- No, I'm not mad at you.
- Hayır, kızmıyorum.
I'm not mad at you.
Sana kızmıyorum.
I'm not mad at you.
- Sana sinirlenmiyorum.
Hey Smitty it may sound crazy but I'm not mad at you.
Hey Smitty, belki çılgınca gelecek ama sana kızgın değilim.
You said that to my mother because you're mad at me for not wanting children yet and because I'm no fun anymore and we don't have enough hot, nasty sex because I'm always bitching about bills.
Anneme öyle söyledin, çünkü henüz çocuk istemediğim için deli oluyorsun çünkü artık gözünde eğlenceli biri değilim, yeterince ateşli sevişmiyoruz çünkü ödemelerimiz konusunda başının etini yiyorum.
I'm not mad at you, Ed.
Sana sinirlenmiyorum Ed.
I'm not mad at you.
Sana kızgın değilim.
I'm not mad at you, on the contrary.
Sana kızgın değilim.
I'm not mad at you.
Sana kızgınlığım yok.
- No, I'm not mad at you.
- Hayır, sana kızgın değilim.
I'm not mad at you. Please.
Sana kızgın değilim.
- I'm not mad at you, Homey.
- Kızmıyorum, Homey.
I'm not mad at them, you know.
Ben onlara kızgın falan değilim.
Believe me, I'm not mad at you.
İnan ki sana kızmadım.
Well, I'm not mad at you for blowing up my bank.
Bankamı havaya uçurduğun için kızgın değilim.
I'm not even mad at you for trying to blow my safe apart.
Kasamı uçurmaya çalıştığın için bile kızgın değilim.
- You know why I'm not mad at you?
- Neden kızmadığımı biliyor musun?
I'm sorry. I'm not mad at you. It's just...
Üzgünüm ben sana kızmadım sadece geç kaldım da ondan.
So according to you I'm not stark raving mad, at a least not yet.
Yani benim manyak olduğumu düşünmüyorsun. En azından şimdilik.
I'm not mad at you, no.
Hayır, kızgın değilim.
Oh well, I'm not mad at you... if that makes her happy, I thank you anyway, for her sake...
Yok, sana kızmadım. O böyle mutlu sonuçta. Sana yine de teşekkür ederim.
I'm not mad at you, Sabi.
Sana kızgın değilim, Sabi.
- I'm looking at you. I'm not mad.
- Bakıyorum işte, kızgın değilim.
I'm not mad at you.
Sana kızmadım.
- I'm not mad at you.
- Sana kızmadım.
- I'm not mad at you.
- Sana bozuk değilim.
- No, I'm not mad at you.
Sana çok öfkeliyim.
Idgie. I'm not mad at you.
Idgie, sana kızmıyorum.
I'm not mad at you.
ama henüz delirmedim.
Well, of course I'm not mad at you.
- Tabii ki kızmadım.
I'm not mad at you.
Sana küs değilim.
Gee, Al, I hope you're not mad at me.
Umarım bana kızmamışsındır.
- I'm not mad at you.
- Sana kızgın değilim.
No, I'm not mad at you.
Hayır, sana kızmadım.
I'm surprised you're not mad at me.
Bana kızmadığına şaşırdım.
I'm not... really mad at you.
Ben değilim... Eğer gerçekten deli.
Well, I guess that... You're not mad at me, are you?
Ama sanırım sen kızmıyorsun, değil mi?
You know, I'm not gonna be mad at you, because I know you have personal problems.
Biliyor musun, sana kızmayacağım. Çünkü özel sorunların var.
I hope you're not still mad at me.
Umarım bana hala kızgın değilsindir.
I'm not mad at you.
- Sana kızgın değilim.
Stop it. I'm not mad at you.
Yapma, sana kızgın değilim dedim.
I'm not mad at you.
Sana kizgin degilim.
Hey, guys, I hope you're not still mad at me for making you look bad at practice.
Çocuklar, umarım antrenmanda sizi kötü gösterdiğim için bana kızmadınız.
I hope you're not going to be mad at me, but... the thing is... after we crack this case... I'm going to find another line of work... if that's OK with you.
Umarım bana çok kızmazsın ama sorun şu ki bu davayı bitirdikten sonra belki başka bir iş bulurum diye düşünüyorum eğer senin için sorun olmayacaksa tabii.
- I'm not mad at you, I'm mad at me
- Sana kızmıyorum. Kendime kızıyorum.
All right, I'm not mad at you.
Bak, sana kızmadım.
I'm not mad at you, Danny.
Ben sana kızgın değildim ki Danny!