English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm not sure that

I'm not sure that translate Turkish

4,751 parallel translation
But I'm not sure I can be that man again.
Ama bir kere daha o olabilir miyim emin değilim.
I'm not sure. That's why it's lost.
Emin değilim bu yüzden kayıp.
I'm sure it was not the tree. Are the termites that are assimilating.
Eminim ki termitlerin asimile ettikleri, ağaç değildi.
I'm sure I don't have to remind you that probable cause requires hard facts, not just suspicion.
Olası bir nedenin yoksa, şüphelenmekten ziyade kanıtın gerektiğini hatırlatmama gerek yoktur.
I'm not so sure of that.
Bundan pek emin değilim.
Yeah, I'm not sure that's a prize.
Bunun ödül olduğundan da pek emin değilim.
I'm not sure I'm comfortable... with that whole prancing-in-a-circle thing in front of everybody.
Herkesin önünde havalı havalı yürütme konusunda rahat değilim açıkçası.
I'm sure that's not the only thing you give away for free.
Bedavaya yaptığın tek şeyin falcılık olmadığından eminim.
I'm sure that's not true.
- Doğru olmadığından eminim.
I'm not sure that's a good enough reason. Nor am I now.
- Bunun yeterince iyi bir neden olduğundan emin değilim.
When is that? I'm not really sure.
- Tam bilmiyorum.
I'm not sure that's a good thing.
Bunun iyi bir şey olduğundan emin değilim.
You know, whatever we've been looking for, I'm not sure that it's been in here, at least not recently.
Biliyor musun, aradığımız her neyse, burada olduğundan emin değilim, en azından son zamanlarda.
I'm not sure if that makes any sense, Either from a genealogy perspective or an emotional one.
Bence hiç alakası yok, ne soyağacı açısından ne de duygusal açıdan.
Only to say that I'm not sure I should be called the First Footman, after all, Mr Carson.
Uşak olarak çağırılmalı mıyım emin değilim diyecektim Bay Carson.
I'm sure it's not that bad.
Kötü olmadığına eminim.
Yeah, well, I'm not so sure about that.
Evet, bundan çok emin değilim.
I'm not sure if that's it but he's rushing to have the kids get married.
Nedeni bu mu emin değilim ama çocukların evliliği konusunda acele ediyor.
Oh, I'm pretty sure that's not what I told you to do.
Oldukça eminim ki sana söylediğim şey bu değil.
I'm just not quite sure who that is yet. Son, I realize how difficult it must be To feel like the different one at school.
Evlat, okuldaki farklı çocuk olmanın ne kadar zor olduğunun farkındayım.
I'm not sure that's how that goes.
O nasıldır bilemedim şimdi.
Thank you, Arthur, although I'm not sure that Joan appreciates the comparison.
Teşekkürler, Arthur ama Joan'ın bu karşılaştırmadan haz edeceğini sanmıyorum.
- I'm not sure if I can hold it in that long.
- O kadar uzun süre tutabilir miyim bilmiyorum.
~ I'm not sure she needs to know that.
- O bunu bilmese de olur.
~ I'm not sure that's something you should admit to.
- Bunu söylemesen de olurdu.
I'm not 100 % sure, but that looks like an ovarian tumor.
Tam emin değilim ama yumurtalık tümörü gibi.
And I'm not sure I wouldn't be acting the same as you if I were in your position, I'm not saying that.
Yerinde olsam senin gibi yapar mıydım, bilmiyorum. Öyle bir iddiam yok.
I'm not - - i'm not sure that i can do it. So what are we gonna do?
Bunu yapabileceğimden emin değilim.
Well, I'm not sure that he didn't.
Bunu yapmadigindan emin degilim.
Dex, Fitz, I would like to introduce you to someone that I'm not sure how to formally introduce.
Dex, Fitz, sizi nasıl tanıştırmam gerektiğinden emin olmadığım biriyle tanıştırmak istiyorum.
I mean, I'm not sure, with Ethan anyway, that the illusion would be enough.
Ethan için bu hayalin yeterli olduğuna emin değilim.
I'm not sure I know anything that's gonna be helpful.
Size yardımcı olacak bir şey bildiğimi sanmıyorum.
Until I'm sure that byron cash is not a threat.
Ama Byron Cash'in bir tehdit oluşturmadığını anlayana kadar geri çekilmiyorum.
- Okay, yeah, I'm not sure that's the official diagnosis
Tamam, anladım yani benden bunu resmi bir teşhis olarak istemiyorsun ama...
In fact, I'm not entirely sure that I won't keep on regenerating for ever.
Hatta sonsuza kadar rejenerasyon geçirmeyeceğimden bile emin değilim.
Well, I-I'm not sure what I can do about that.
Maalesef bu konuda elimden bir şey gelmez.
I'm not so sure about that.
Bundan çok emin değilim.
Well, I'm sure that's your plan. Not sure it's possible now the center's falling apart.
Görüş ayrılığına düştüğümüzden beri planının bu olduğundan emindim.
I'm not sure you're paying me enough for that.
Bana onun için ödeme yaptığını düşünmüyorum.
I mean, uh, I'm not sure, with Ethan, anyway, that the illusion would be enough.
Ethan için bu hayalin yeterli olduğuna emin değilim.
I'm pretty sure that's not how you and Audrey spent your evenings.
Audrey'le gecelerinizi bu şekilde geçirmediğinize eminim.
I'm not so sure that Ecklie's gonna give us the resources for this kind of fishing expedition.
Bu balık avında Ecklie'nin bize kaynak, sağlayacağından emin değilim.
I'm not sure what good that'll do.
Cora bize bahçeleri gösterebilir. - Bu ne işe yarayacak bilmiyorum.
I'm not sure that's helpful, Granny.
Bunun yardımcı olduğunu sanmıyorum, Büyükanne.
I'm not sure if that's alarming or reassuring coming from someone who knows me so well.
Beni bu kadar iyi tanıyan birinden gelince rahatlatıcı bir şey mi yoksa korkutucu mu bilemiyorum.
That's true. Yeah, and I'm not sure that complete honesty is always the best thing for a relationship.
- Tamamen dürüst olmanın her zaman ilişkinin iyiliğine olacağını sanmıyorum.
I'm not sure that's a good idea.
Bu ne kadar iyi bir fikir emin değilim.
I'm not even sure if that's a person or a typo.
İnsan mı yoksa yazım hatası mı yapılmış ondan bile emin değilim.
- I'm not sure how that helps me, guys.
Bunun bana nasıl yardımcı olacağını bilemiyorum gençler.
You may be right about that, but, uh, I'm not sure she is.
Bunda haklı olabilirsin belki ama onunla ilgili emin değilim.
I'm not sure you have much choice about that.
Bu konuda fazla seçeneğin olduğundan emin değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]