English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm okay with that

I'm okay with that translate Turkish

874 parallel translation
When Gerard threatens Scott's mom, I think that's when it stepped it up to another whole level with Scott, where he's like, "okay, now I have to really be careful with what I do."
Gerard, Scott'ı annesiyle tehdit ettikten sonra Scott "Tamam, ne yapmam gerektiği konusunda dikkatli olmam lazım." tarzı bir duruma girdi.
Mr. CEO, I've been thinking... Since I was kind of okay, spending a week away from you with just that pen...
Başkanım düşündüm de tükenmez kalemine tutununca şöyle böyle bir haftayı geçirdim.
I invited her to dine with us. You're okay with that, right?
Birlikte yiyelim diye çağırdım, sana da uyar mı?
I'm going to say a word and I want you to reply with any word that comes into your head, okay?
Sana bir sözcük söyleyeceğim ve sen de aklına gelen herhangi bir sözcükle cevap vereceksin, tamam mı?
Well, that's okay with me because I don't have to smell you.
Bence sorun yok çünkü sizleri koklamayacağım.
Go see him and tell him I really like him and that the dinner is okay with me.
Gidip onu gör ve ondan gerçekten hoşlandığımı ve yemeğin benim için sorun olmadığını söyle.
I won't try to break in and you don't do anything crazy with that girl. Okay?
Kapıyı zorlamayacağım sen de kıza bir şey yapma, tamam mı?
Tell her that, uh, you know all about this field trip that I'm gonna take, okay, with my science class?
Ona bilim sınıfımla yapacağım eğitim gezisinden haberin olduğunu söyle tamam mı.
BUT I'D LIKE TO GET DOWNSTAIRS, IF THAT'S OKAY WITH YOU.
Ama... Eğer sakıncası yoksa aşağı inmek zorundayım.
Well, I just wanted to tell you that, but whatever you decide is okay with me.
Neyse, sadece haberin olsun istedim. Vereceğin karara saygı duyacağım.
I can't deal with that right now, okay?
Şimdi bununla uğraşamam, tamam mı?
I'm going to take over Laura's route if that's okay with you.
Sorun olmazsa Laura'nın görevini devralmak istiyorum.
I'm sorry, Bar. You tell them that I don't have anything to do with this. With anything, okay?
Barry, onlara bu işle alakam olmadığını söylesene.
Okay, not the most popular idea ever, but I prefaced it with that.
Tamam, şimdiye kadarki en popüler fikir değil ama girişi bununla yaptım.
Okay, Houston, that leaves us with just the computer... which I'm shutting down now.
Pekala Houston, geriye sadece bilgisayar kaldı onu da şimdi kapatıyorum.
Look, I'm not saying that I agree with him, okay?
Ona hak verdiğimi söyleyemem.
But I'm gonna need a little more time, if that's okay with everybody.
Ama benim biraz daha zamana ihtiyacım var, sakıncası yoksa.
I'm fine with that, but other people - - Okay.
Benim bir sorunum yok ama başkaları.
Okay, because if I can't correlate this note with the specific vehicles, then I got to call back that money.
Bunları gerçek araçlarla eşleştiremezsem parayı geri istemek durumunda kalacağım.
That's desire, and I think it's okay, because that's what we make movies with.
* Buna arzu deniyor... *... bence sorun yok, çünkü filmleri arzularımızla çekeriz.
I'm okay with that.
Benim için sorun değil.
- I'm okay with that, yeah.
Yapar mısın? - Yaparım.
- Are having dinner with my Dad tomorrow night. I hope that's okay.
- Babamla yemek yiyoruz Yarın akşam umarım uygundur.
I've been going over my expense report, and, uh, I want to let you know, in case anyone from accounting should ask, that I had dinner with you on the ninth, on the 11th, a humdinger on the 23rd, and a light lunch yesterday, okay?
Gider raporlarına bakıyordum ve bilmeni istedim ki eğer hesaplarla ilgili birşey sormak istersen seninle, ayın 9'unda, 11'inde 23'ünde epey büyük bir tane ve dün de ufak bir öğle yemeğimiz vardı, tamam mı?
The only one who stands to get hurt is me, and I'm okay with that.
Tek incinen benim ve benim için sorun yok.
Uh, I thought we'd start in Jefferies tube 32 - B enhance the astrometric sensors- - if that's okay with you.
Ah, astrometrik sensörleri geliştirmek üzere, Jefri kanalı 32-B'den başlayacağımızı düşünmüştüm- - eğer senin için de tamamsa.
Okay, run that by me one more time because when you say La Brea Park, I think a retirement community with bunnies and lawn bowling.
Bu yaz sana ne oldu? - Hiç. Yelkenle açıldım.
I just want you to know that it's okay with Steve that I'm leaving early.
Bilmeni istiyorum ki erken gitmem Steve için sorun değil.
Just tell Grace that, uh that I'll always be with her, okay?
Grace'e söyle her zaman onun yanında olacağım, tamam mı?
I'm going to the ladies'room. Is that okay with you?
Bayanlar tuvaletine.
Okay, to tell you the truth, I thought you were this guy... that I was at school with.
Tamam, sana doğruyu söyleyeceğim. Seni, aynı okula gittiğim bir adam sandım.
I just want to let you know that I'm okay with it.
Bunun beni mutlu ettiğini bilmeni isterim..
- Okay. I don't want you to think that I'm cursed with indecision.
Kararsız birisi olduğumu düşünmeni istemiyorum.
Okay, w-with this ring, I give you my love... and... and I... my promise and my, my joy... that for wherever you are, I will always love you.
Bu yüzükle, sana aşkımı sunuyorum ayrıca yeminimi ve de neşemi ve seni daima seveceğim, nerede olursan ol.
I hope that's okay with you.
Umarım sizinle daha iyi olur.
If this is about that Watergate nonsense let me say once again I had nothing to do with it, okay?
Şu Watergate saçmalığı hakkındaysa bir daha söyleyeyim onunla hiçbir ilgim yok, tamam mı?
I hope that's okay with you.
Umarım sence mahzuru yoktur.
I'm okay with that.
Bunu yapabilirim.
But right now while I'm in school and I've got comfort and I'm okay and my friends are into it I can go hang out with them and I can be a part of that.
Ama şu anda okuldayken ve ailemin desteğiyle yaşarken... bir sorun yok. Arkadaşlarım Hip-hop'çu. Onlarla beraber bunun bir parçası olabilirim.
I have to admit that I am a little surprised that you're okay with this considering it is our one month anniversary for whatever we are... or were... or are.
İtiraf etmeliyim ki bunun seni rahatsız etmesine şaşırdım. Özellikle de aramızdaki şeyin birinci ayının dolduğunu düşünürsek... Aramızdaki her neyse...
And I'm okay with that.
Ben iyiyim.
I'm not doing that with you. Okay.
Sana aynısını yapmıyorum.
Okay, Mom, uh, you want to tell me that I should get my own place because I'm wasting my life and my time living with a gay man, so come on, tell me.
Bana kendi dairemi almamı çünkü berbat bir hayatımın olduğunu ve bir gay'le yaşadığımı söylemeni istiyorum. Hadi bakalım başla.
Okay okay. Amy, you continue doing that, and I'm gonna need some help with the sauce.
Amy sen ona devam et, sos için yardım gerekiyor.
But it is okay, because I've been thinking about it... and I think what happened is that you're my best friend and I love you... and I got jealous when you were spending so much time with Ryan... and then with you graduating.
Aslında sorun yok, çünkü olanları düşünüyordum ki... sen benim en iyi arkadaşımsın, seni seviyorum ve... Ryan ile bu kadar zaman geçirmeni kıskandım... ve bir de senin mezuniyetin.
Because I am the job and I'm okay with that. You're the job?
Kendimi işime verdim bunu kabul edebilirim.
- That's correct.-I'm okay with that.
- Benim için sorun yok. Bayan McBeal?
It's a very racist term, but I'm okay with that.
Çok ırkçı bir terim, ama ben varım.
But now that I really am okay I'm having a hard time living with myself.
Ama şimdi gerçekten iyiyim ve bunu yaptığım için kendimi bağışlayamıyorum.
Okay, Jack, you seem to think that I am, like really obsessed with the future, and I'm not.
Peki, Jack, benim gerçekten gelecekle ilgili takıntılı olduğumu düşünüyor gibisin, ama değilim.
If you really felt that way about me you would realise the last thing I need is another person with romantic intentions for me. Okay.
Benim için gerçekten böyle hissetmiş olsaydın, şu anda son ihtiyacım olan şeyin, benim için romantik hisler besleyen başka biri olduğunu bilirdin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]