I'm so sorry to bother you translate Turkish
133 parallel translation
Lili, I'm sorry to bother you so late and everything, but...
Lili, seni bu kadar geç rahatsız ettiğim için özür dilerim ama...
- I'm so sorry to bother you, but I'm worried about Ian.
- Rahatsız etmek istemezdim ama Ian'ı merak etmeye başladım.
I'm so sorry that I have to bother you...
Sizi rahatsiz ettiğim için özür diliyorum...
I'm sorry to bother you so late.
Sizi bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim. Eşinizi görebilir miyim?
I'm sorry to bother you so late.
Affedersiniz bu saatte rahatsız ettim.
Dr. Forrest, I'm so sorry to bother you. This is Jezzie Pipkin up on 14-G.
Dr. First, rahatsız ettiğim için üzgünüm, ben 14-G'den Jezzie Pipkin.
So, I'm sorry to bother you.
Rahatsızlık için özür dilerim.
I'm so sorry to bother you, but I've been hurt and I've lost everything.
Rahatsız ettiğim için çok üzgünüm ama yaralandım ve her şeyimi kaybettim.
- I'm so sorry to bother you.
- Canınız sıkıldığı için öyle üzgünüm ki.
- I'm so sorry to bother you.
- Canınız sıkıldığı için çok özür dilerim.
Sorry to bother you so late, but I'm calling to say you've been hired, Mr. Pfaster.
Bu kadar geç saatte aradığım için üzgünüm,... ama sana iş çıktığını haber vermek için aradım.
I'm so sorry, I really don't mean to bother you but I would like to talk to you for a minute.
Sizi rahatsız etmek istemezdim ama sizinle biraz konuşmak istedim. - Programınızı seviyorum.
I'm so sorry to bother you, Dr Crane, but I had an awful row with Sherry, and I can't go back there.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm Doktor Crane. Sherry ile fena kavga ettik. Oraya gidemem.
I'm so sorry to bother you.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
I'm sorry to bother you so late, but I believe you know my wife Valerie.
Bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm. Sanırım eşim Valerie'yi tanıyorsunuz.
Excuse me. I'm so sorry to bother you.
- Affedersiniz. 44.
I'm so sorry to bother you.
Rahatsız ettiğimiz için çok özür dileriz.
Hey. I'm sorry to bother you but you look like a person who appreciates fine art so I wanted your opinion.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat güzel sanatlardan anlayan birine benziyorsunuz.
I'm sorry to bother you so early.
Sizi de sabah sabah rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to bother you so late, but could I make a call?
çok geç oldu, sizi rahatsız ettim üzgünüm Bir arama yapabilir miyim?
I'm so sorry to bother you.
Rahatsızlık için üzgünüm.
Anyway, I'm so sorry to bother you on the Sabbath.
Neyse, seni Sabbath günü rahatsız ettiğim için üzgünüm.
So sorry to bother you Dr Cox, but I have searched high and low for Carla and it's like she has gone " poof and disappeared into thin air.
Kusura bakmayın, Dr. Cox. Carla'yı sağda, solda her yerde aradım ve dürüst olmak gerekirse, sanki yer yarıldı da içine girdi.
I'm so sorry to bother you, but check this out.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama şuna bir bak.
Hey, I'm sorry I called so many times, but... you didn't say when to call, so I... Well, listen, I won't bother you anymore.
Çok fazla aradığım için üzgünüm fakat ne zaman arayacağımı söylemedin ben de... peki, dinle, daha fazla canını sıkmayacağım.
I'm so sorry to bother you, Rory.
Rahatsız ettiğim için çok üzgünüm Rory.
I'm sorry to bother you so early, but we have a real problem here.
Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz ama bir sorunumuz var.
Mr. Ravitz, I'm so sorry to bother you, but I was wondering...
Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama...
Please. I'm so sorry to bother you.
Rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.
I'm sorry to bother you so early in the morning, but we think we may have developed a significant lead in your case, and I was wondering if I might be able to persuade you to let us pull the police presence
Erken saatte rahatsız ettim, kusura bakmayın. Davanızda önemli bir ipucu bulduğumuzu sanıyoruz.
I'm so sorry to bother you.
Sizi rahatsız ettiğim için çok özür dilerim.
I'm sorry to bother you so late.
Seni bu saatte rahatsız ettiğim için kusura bakma.
Yeah, I, um, I'm, so sorry to bother you.
Sizi rahatsız ediyorum, kusura bakmayın.
Sorry to bother you so late. I'm looking for someone.
Bu kadar geç saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Hi, anna.I'm so sorry to bother you, but could I talk to you for a second?
Merhaba, anne.Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama seninle biraz konuşabilir miyiz?
I'm sorry to bother you so late.
Bu kadar geç bir vakitte rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Listen, I am so sorry to bother you, but my dog is missing, and I hear him crying, and I think he might be in your yard.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama köpeğim kayıp ve sesi geliyor, sanırım sizin bahçenizde.
I'm sorry to bother you so early, ma'am.
Sabah sabah rahatsız ettiğim için üzgünüm, hanımefendi.
So I want to... Sorry to bother you.
Demek istediğim canını sıktığım için üzgünüm.
I'm sorry to bother you so late, Don.
Rahatsız ettiysem özür dilerim, Don.
I'm Emma Warner from Fish and Wildlife, and I'm so sorry to bother you, but I was just wondering, can we come in and ask you a few questions?
Ben Balık ve Yabani Hayat'tan Emma Warner. Rahatsız ettiğim için çok üzgünüm, ama içeri gelip birkaç soru sorabilir miyiz acaba?
I'm sorry to bother you so late, but, um...
Bu geç saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama um...
Lieutenant Flynn. I'm so sorry to bother you this late.
Teğmen Flynn bu geç saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim.
daniel, i'm so sorry to bother you, but i really don't think that i can work with kimmie.
Daniel rahatsız ettiğim için üzgünüm ama Kimmie ile çalışabileceğimi zannetmiyorum.
I'm so sorry again to bother you.
Vaktinizi aldığım için özür dilerim.
I'm so sorry to bother you.
Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim.
I'm so sorry to bother you.
Rahatsız ettiğim için bağışla.
I'm sorry to bother you so early, ma'am.
Bu kadar erken rahatsız ettiğim için üzgünüm bayan.
I'm so sorry to bother you.
Kusura bakmayın, rahatsız ediyorum.
I'm so sorry to bother you.
Senin rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I'm so sorry to bother you.
- Rahatsız ettiğim için üzgünüm.