English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm sor

I'm sor translate Turkish

893 parallel translation
I'm sor... it's a... it's a bridesmaid text chain.
Çok üzgünüm. Ben çok... Nedime mesaj grubu.
If Sir John Roxton will go with me - I believe we can make my managing editor see this thing!
Eğer Sör John Roxton benimle gelecekse sanırım, bu şeyi yazı işleri müdürümün görmesini sağlayabiliriz!
I'm glad you're back, sir John.
Döndüğünüze sevindim, Sör John.
It isn't fun, that sor t of life, i can tell you.
Aptallığımın bedelini ödedim.
You do and I'll break your neck.
Hele bir sor, boynunu kırarım.
Why, if you mean to insinuate that I haven't been a good friend to Marguerite Gautier, ask Prudence what I've done for her. That angel has been buying Marguerite's things, all of her jewelry one after another. Just ask her.
Marguerite Gautier'ye iyi arkadaş olmadığımı ima ediyorsan, onun için yaptıklarımı Prudence'a sor.
I'm glad of this opportunity to meet you, Sir Frederick.
Sizinle tanışma fırsatı yakaladığım için çok memnunum Sör Frederick.
My lords and ladies, I would like to present to you Sir Robin of Locksley.
Lordlarım, leydilerim. Locksley'li Sör Robin'i takdim ederim.
Sir Robin, permit me to present to you your host, Sir Guy of Gisbourne and our noble guests. - I'm deeply honored, Your Highness.
Sör Robin, size ev sahibiniz Gisbourne'lu Sör Guy'ı ve asil konuklarımızı tanıştırayım.
I'd supposed, with you, that this Sir Guy of Gisbourne was a scurvy fellow and a bitter enemy of ours.
Ben de bu Gisbourne'lu Sör Guy'ı şerefsiz bir herif ve bizim azılı düsmanımız sanırdım.
Sir Humphrey, I must speak.
Sör Humphrey, sizinle konuşmalıyım.
And I'll tell her she's gotta stop hiding in them bushes and ask if it's gonna rain.
Çalılıklarda saklanmayı bırak derim. - Yağmur yağacak mı diye sor derim.
I'm sorry, Sir John.
Üzgünüm, Sör John.
I'll arrange with Sir Reginald to have the test tomorrow morning.
Sör Reginald ile yarın sabahki denemeyi ayarlayacağım.
Don't you suppose I realize that, Sir Reginald?
Bunun farkında olmadığımı mı sanıyorsunuz Sör Reginald?
But I'm exhausted, sir.
Ama çok bitkinim, sör.
I'm sorry, Sir Henry.
Özür dilerim, Sör Henry.
I believe we have a mutual friend in Sir Edward Brookdale.
Sanırım Sör Edward Brookdale adında ortak bir arkadaşımız var.
Or I'll take a mental test, any question, like... what is my object in life?
Ya da bana bir zekâ testi uygula. İstediğini sor, mesela hayatta ne amacım olduğunu.
I have to speak to Sir Robert de Baudricourt.
Sör Robert de Baudricourt ile konuşmalıyım.
I'm sent here to speak to Sir Robert, but you saw that he cares neither for me nor for my words.
Buraya Sör Robert ile konuşmak için gönderildim ama gördüğünüz gibi ne beni ne söylediklerimi dikkate alıyor.
Don't ask me and I won't ask you.
Ne sen sor ne de ben sana sorayım.
- Ask for lris, OK?
- Iris'i sor, tamam mı?
Darling, I'm so sor...
Sevgilim, bu çok saçma.
Ask me a riddle I'm happy to say
# Sor bana bir bilmece neşeyle yanıtlarım sizin için #
Ask him if he'll carry Fuller.
Sor bakalım Fuller'i taşır mı?
Ask any rummy on the dock if I'm not good for a fin any time they put the arm on me.
Doklarda hangi ayyaşa istersen sor. Ne zaman isterlerse bir beşlik atarım önlerine.
I receive letters from his aide, Sir Edward Ramsay, who accompanies him.
Yardımcısından mektuplar alırım, Sör Edward Ramsey, yanında olacak.
May I introduce my aide, Sir Edward Ramsay.
Yardımcım, Sör Edward Ramsey'i takdim ederim.
Sir Bernard... may I ask you some rather odd questions without explaining why I'm asking them?
Sör Bernard, nedenini açıklamadan size bazı garip sorular sorabilir miyim?
If I were in your place, I shouldn't be able to resist asking what all this is about.
- Sör Bernard, yerinizde olsaydım bu olayın neyle ilgili olduğunu sormaktan kendimi alamazdım.
Ask her for me if there's anything that I can do for her before I go.
Sor bakalım, gitmeden önce benden başka bir isteği var mıymış.
I won it fair and square, ask my friend.
Hakkımla kazandım, arkadaşıma sor istersen.
I'm afraid you're a little late, Mortimer.
Sör Henry Baskerville. Korkarım ki biraz geciktin Mortimer.
Then, you see, I was Sir Charles'best friend.
Ben Sör Charles'ın en yakın arkadaşıydım.
You found Sir Charles'body up near the old Abbey, I understand.
Anladığım kadarıyla Sör Charles'ın cesedini Abbey tepesi civarında bulmuşsun.
What I know is that I've heard it... heard its terrible howl on the night before Sir Charles died... and I never want to hear such a sound again in all my life.
Bildiğim şey, duyduğum kadarıyla Sör Charles'ın öldüğü gece korkunç uluma sesleri duyduğumdur ve hayatım boyunca bir daha asla öyle korkunç sesler duymak istemediğimdir.
I'd give you a lift on the tricycle but I wanted to chat with Sir Henry.
Üç tekerleklimle sizi bırakırdım ama Sör Henry ile konuşmak istiyordum.
I'm afraid you'll be expected to open the sale, Sir Henry... and judge the prettiest mother and baby.
Korkarım ki açık satışa bekleniyorsunuz, Sör Henry gelip en güzel ve anne ve bebek yarışması jürisi olacaksınız.
This, I perceive, is Sir Hugo Baskerville, the man who started all the trouble.
Anladığım kadarıyla bu sıkıntıyı başlatan, Sör Hugo Baskerville.
I suppose when Sir Henry and I arrived here at the hall... she found it difficult to get food to her brother.
Sanırım biz Sör Henry ile buraya ulaştıktan sonra kardeşine yiyecek ulaştırmakta zorlanmaya başlamıştı.
Mr. Holmes... when I engaged you... I looked to you to protect Sir Henry's interests.
Bay Holmes sizinle bağlantı kurduğumda sizi Sör Henry'yi korumak amacıyla aramıştım.
I, too, am a Baskerville, descended from Sir Hugo... descended from those who died in poverty while you scum ruled the moor.
Ben de bir Baskerville'im, Sör Hugo'nun soyundanım senin pisliğin bataklığa hükmederken ölenin soyundanım.
After tea, you must write to Sir Henry that I should be pleased... to accept both his gifts.
Çaydan sonra Sör Henry'ye her iki hediyesini de kabul etmekten mutluluk duyacağımızı yazarsın.
I'm sor...
Affedersiniz.
This night. I'm betting this $ 1 00 on you, Iaddie...
Akşamki mitinge gel ve ona tek bir soru sor :
Ask me to and maybe I will,
Bana yardım etmeye çalışma. Önce sor.
- Ask me how old I am.
- Yaşımı sor.
Ask me what I'm gonna do. All right.
- Hey, bana ne yapacağımı sor.
You always keep saying that. Who gives a damn? I know, I'm sor...
Özür dileyip durmayın.
Say, I'm looking for my uncle, Sir Charles Lytton.
Amcamı arıyorum, Sör Charles Lytton.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]