I'm sure he is translate Turkish
676 parallel translation
Whether he'll be able to be understand and be considerate of her decision... is something that I'm not sure he'll be able to do.
Tae Yang'ın aldığı kararı anlayıp, dikkate alacak ya da kabul edecek mi bilmiyorum.
Oh, I'm sure I can make good if... my decision is final. A grocer? I'm afraid he knows more about groceries than about hospitals.
- Bakkal mı?
Well, I'm sure he is.
Eminim öyle.
- Yes, I'm sure he is.
- Evet, eminim ki üzgündür.
I'm sure he is.
bundam eminim.
All I'm sure of is he got killed.
Emin olduğum tek şey ölmüş olması.
Besides I'm sure he thinks the whole thing is silly.
Ayrıca bu olayı sapma sapan bulduğuna eminim.
- I'm sure he is.
- Elbette oradadır.
I'm sure he is, for those who wish him to be.
Onun var olmasını isteyenler için, var olduğundan eminim.
I'm sure Inspector Davidson is longing for the good old days, when on investigating a robin's death, he simply went out and arrested the first sparrow he saw carrying a bow and an empty quiver.
Eminim Müfettiş Davidson eski güzel günleri arzuluyor, bir kekliğin ölümünü araştırırken, gidip, gördüğü bir yayla boş bir ok mahfazası taşıyan ilk serçeyi tutukladığı günleri.
You say your commander is a humane man... and I'm sure he is... but he cannot turn away from us and leave us... to die.
Kumandanın iyi bir insan olduğunu söylüyorlar.. ve ben kesinlikle eminim... ama o bize yüz çevirip, bırakıyor.. ölüme..
Your Majesty, one guest is still present, but I will make sure that he'll disappear right away.
Majesteleri, odada bir kişi varmış hemen çıkmasını sağlayacağım.
Is he even sure I'm his son?
O, benim onun oğlu olduğumdan bile emin mi ki?
I'm still not sure who he is...
Hala kim olduğundan emin değilim.
I'm sure of that, but is he excessively jealous?
Bundan eminim, ama aşırı kıskanç mıdır?
I'm not even sure where he is now, Deanie.
Hiçbirimiz onu görmedik.
Pike, I suppose it's occurred to you that... if any of the three remaining men is still living... we can't be sure that he isn't responsible...
Pike, sanırım senin de aklına gelmiştir kalan üç kişiden herhangi biri hâlâ yaşıyorsa diğerlerinin ortadan kaldırılmasından sorumlu olmadığından emin olamayız. - Elbette.
If he's taking it now and I'm not even sure he is.
Şimdi devam ediyor mu ben ondan da şüpheliyim de.
The only thing I'm sure of, he is a dead man.
Emin olduğum tek şey ölü bir adam olduğu.
Therefore, I'm sure he knows that the world is exploding.
Dünyanın patlamakta olduğunu biliyordur.
I'm sure he is a criminal.
Onun mücrim olduğuna eminim.
I'm sure he is.
Eminim arıyordur.
Mr. Boyle is out of town but I'm sure if you leave your name and a number where you can be reached, he'll..
Bay Boyle şehir dışında ama eminim siz adınızı ve numarınızı bırakırsanız kendisi size bizzat...
- Yes, yes, I'm sure he is.
- Evet, evet, eminim öyledir.
But just to be sure I have the right Mr. Adamson, he is a gentleman of about 40, I trust?
Ama doğru Bay Adamson'ı bulduğumdan emin olmak istiyorum. Sanırım kendisi 40'ına yakın bir beyefendi?
If an apology is due, I'm sure that he'd be prepared to make it.
Eğer bir özür bekleniyor ise, eminim ki bu özrü yapmaya hazırdır.
Now, the only way I'm going to turn over $ 100,000 in cash... is to make sure he gets it.
100.000 doları nakden teslim etmemin tek şartı hakimin bunu alacağından emin olmam.
I sure will if he is sincere.
Salak mıyım ben? !
I'm sure he'll find a job somewhere.
Eminim bir yerlerde iş bulacaktır. Hayatını kazanmak için bir tane bulamadı.
There's more. "My grandpa is in a terrible state because you don't like the lady. " but he'll get over it, I'm sure. "
Bekle dahası var dedem çok kızgın hanımı sevmiyor ama geçer sanırım
I'm sure you're better than he is.
Kesinlikle ondan daha iyisin.
I'm sure he is.
Bence o bir maskeli haydut
Actually, I'm sure he is.
Aslında, zengin olduğuna eminim.
If Sidney's right about it and I'm sure that he is.
Eğer Sidney bu oyun konusunda haklıysa. Ki haklı olduğuna eminim.
I'm sure he is.
Elbette dinliyor.
I'm sure he is.
Eminim öyledir.
Tell you the truth, I don't know where he is, and I'm not real sure when he's coming back.
Açıkçası nerede olduğunu bilmiyorum ve ne zaman döneceğinden de emin değilim.
The third member of the party is absent, but I'm sure he will return.
Üçüncü kişi aranızda yok ama eminim dönecektir.
I'll make sure he's fixed up with a good business future.
İyi bir iş geleceğinin olmasını sağlayacağım.
I'm not quite sure that he is.
Verdiğinden pek emin değilim.
EVEN THOUGH ROSCOE ISN'T WITH US WHEREVER HE IS, I'M SURE HE'S SMILING BECAUSE WE HAVE HERE TONIGHT ALL THE ORIGINAL MEMBERS
Roscoe aramızda olmasa bile neredeyse, orada eminim ki gülümsüyordur, çünkü bu akşam tüm gerçek üyeleriyle birlikte
i'm sure he's come out of it. he might not know where he is.
Oh, hayır, hayır.
I'm sure he didn't do it again. This is what matters.
Eminim bunu bir daha yapmaz.
I'm sure Freddy's stewed, O, I'm sure he is.
Kesin alkollü gelmiştir. Bundan eminim.
But I'm sure you'll see that as soon as he gets going there is absolutely nothing to stop him!
Ama eminim yakında onu... durduracak kesin birşeyin olmadığını anlayacaksınız!
Wherever he is, I'm sure he'll manage.
Her neredeyse, başaracağından eminim.
Your Dr. Crusher is most capable. I'm sure he'll be all right.
Dr Crusher çok yeteneklidir.
Oh, I'm sure he will work very hard. And he is very grateful. We both are, Madame Sasou...
Çok çalışacağına eminim ve size gerçekten minnettar, ikimiz de Madam Sazu..
I leaned against the car and we talked to him for a few minutes... and I told him that since he was looking for a job... and there hadn't been anybody at work... that if he wanted to stop back Monday morning... that sure, he could ride out and follow me to work... and he could talk to the boss. And he would probably get a job.
Arabaya yaslandım ve birkaç dakika sohbet ettik iş aradığını bildiğimden ve işe hiç kimsenin gelmemiş olmamasından eğer pazartesi sabahı yanıma gelirse birlikte iş yerime gidebileceğimizi ve patronla konuşabileceğini, muhtemelen de bir iş sahibi olabileceğini söyledim.
- I'm sure he is.
- Ben eminim.
And what's happened is this, that earlier this evening, I crept into Hugh's dressing room while he was asleep, and very carefully, took out his brain, making sure not to wake him up.
Ve ne oldu biliyor musunuz? Bu sabah Hugh'un odasına girdim o bu sırada uyuyordu, dikkatli bir şekilde beynini aldım. Uyanmamasına özen göstererek.
i'm sure 2891
i'm sure you are 126
i'm sure you will 140
i'm sure you're right 87
i'm sure of it 474
i'm sure that 41
i'm sure you do 212
i'm sure i will 55
i'm sure you can 67
i'm sure it's fine 69
i'm sure you are 126
i'm sure you will 140
i'm sure you're right 87
i'm sure of it 474
i'm sure that 41
i'm sure you do 212
i'm sure i will 55
i'm sure you can 67
i'm sure it's fine 69