I'm sure you are translate Turkish
1,753 parallel translation
I'm sure whatever changes you've meant are for the best.
Her ne yaptıysan en iyisini yaptığından eminim.
Look, I'm sure you all have people out there who are worried about you. And we are gonna do our best to figure out which of you are cleared to go home as soon as possible.
Eminim ki hepinizin merak edenleri vardır ve temiz olanlarınızı en kısa zamanda evine göndermek için elimizden geleni yapıyoruz.
I'm sure you are.
Eminim, üzgünsündür.
I don't know you, and I sure as hell don't know who they are, and until I find out, I'm not lowering anything and I ain't handing anything over.
- Seni tanımıyorum. Onları da. Kim olduğunuzu öğrenene dek ne silahımı indiririm ne çantayı veririm.
Oh sure, I'm a lawyer, but that's only because I took the bar exam in Alaska, and they only have like four laws, and most of them are about when you can and cannot kill seals.
Elbette, avukatım, ama bunun tek sebebi Baro sınavına Alaska'da girmiş olmam ve orada yaklaşık dört tane falan yasa olması. Çoğunluğu da ne zaman fok öldürüp öldüremeyeceğinizle alâkalı.
- Are you sure I'm not depriving you? - No.
- Seninkini almam sorun olmaz, değil mi?
I know we haven't spoken in some time, and I'm sure after this morning you can and are wondering why.
Bir süredir konuşmadığımızı biliyorum ve eminim bu sabahtan sonra sebebini sende anlarsın hatta anlamışsındır.
I'm sure there are plenty of animals you could help right here on this very street.
Eminim bu sokakta bile bir sürü hayvana yardım edebilirsin.
You are a terrorist and a murderer, And i'm gonna do everything in my power to make sure That you pay dearly for your crimes.
Sen bir terörist ve katilsin, ve suçlarının cezasını ödediğinden emin olmak için bütün gücümle herşeyi yapacağım.
- Yeah, I'm sure you are!
Evet, eminim öylesindir!
I'm pretty sure that you are, as it were,... technically speaking, ... my dad.
Bundan eminim, emin sayılırım, kısacası babam sensin.
She's the person I deeply love, and you are making her look better by the minute. And I'm sure she'll be hurt when you dump her, but she'll live.
O âşık olduğum kişi ve her an burada olabilir.
As a lawyer, you took an oath to uphold the law, but I'm pretty sure you are not upholding the law here.
Bir avukat olarak kanunları savunmaya yemin ettin. Şu an kanunları savunmadığından eminim.
But I'm sure you are, aren't you?
Ama eminim okuyorsunuz, Okuyorsunuz değil mi?
I don't know how you can live with yourself, but I'm sure that you'll find a way while the rest of us are suffering.
Kendine nasıl katlanıyorsun bilmiyorum ama bizler acı çekerken bunun bir yolunu bulacağından eminim.
You'd be surprised. I mean, my readers are sure interested. Right, right, the interview.
- Benim ve okurlarımın nelerle ilgilendiğini bilsen şaşırırdın.
- Are you sure about that? - I'm sure.
- Emin misin?
I'll make sure the gold gets back to Ixwood. And you'll tell me who you are and what you've done with my friends.
Altınların Ixwood'a kendim ulaştıracağım ve siz de bana kim olduğunuzu arkadaşlarıma ne yaptığınızı söyleyeceksiniz.
Are you sure? Yeah, I'm sure.
Emin misin?
As I'm sure you've heard, there are rumblings I might get a vice presidential nod.
Teşekkürler efendim. İltifat için söylemedim.
Problem is that I'm not sure what kind you are.
Benim durumumda, o dünya içinde iki çeşit kız vardır.
I'm better. - Are you sure?
Emin misin?
- Are you sure I have them?
- Daha önce bir hayatım olduğuna, emin misin? - Evet, tabii ki.
And we're still doing it. You guys are still solving crimes, and sure enough, I'm still right here.
Hala suçları çözüyorsunuz, ve göründüğü gibi ben de hala buradayım.
Fool, what are you talking? I'm for sure it'll happen.
Kesin yaparsın seni serseri!
I'm sure you are.
Eminim öylesindir.
I'm sure you guys are gonna be fine.
Eminim iyi iş çıkarırsınız.
- I'm sure, are you?
Ben eminim, ya sen?
OK, two things : one, be honest, if this is a big deal to her do not take that next step unless you are sure, and second, and more importantly, in 2009 I have done it two more times than you.
Tamam, iki şey diyeceğim, ilki dürüst ol. Eğer bu onun için çok önemli bir şeyse, emin olmadığın sürece o adımı atma. Ve ikinci ve daha önemli olanı da, 2009 yılında, senden iki kez daha fazla yaptım!
I'm incapable. - Are you sure?
Emin misin?
Look, I'm sure that your understanding of what you are to each other will continue to evolve and change.
Dinleyin, birbiriniz için ne ifade ettiğinizi anlamanız değişmeye ve gelişmeye devam edecektir.
I think what you're saying is that this isn't a casual matter for you, that the stakes are... pretty high and that before you "invest" your time in this, you want to be sure that I really can help you, all right?
Sanırım bunun sizin için o kadar kolay olmadığını söylemeye çalışıyorsunuz. Size çok pahalıya patladığı için buna vaktinizi ayırmadan önce size gerçekten yardım edebileceğimden emin olmak istiyorsunuz. Değil mi?
As I'm sure you're aware, foreign intelligence agencies are not authorized to act within U.S. territorial borders.
Bildiğin gibi yabancı ajanların ABD sınırları içinde bir şey yapma yetkisi yoktur.
Yeah, I'm sure you are.
Evet, eminim öyledir.
Are you sure there's nothing I can do to help you?
Yardım edebileceğim bir şey olmadığına emin misin?
I'm sure you are.
Eminim öylesinizdir.
If you and i are gonna be together... in a good, constructive way... I'm pretty sure it doesn't start tonight in a motel... in a room that smells like curry.
Eğer ikimizin bir ilişkisi olacaksa iyi, güzel bir şekilde gayet eminim ki bu köri kokan bir motel odasında başlamayacak.
- Are you sure you're all right? - Yeah, I'm fine.
- İyi olduğundan emin misin?
I'm gonna ask you one more time, karev... are you sure about this?
Sana son kez soruyorum, Karev. Emin misin?
Look, I'm sure you probably don't want to talk to me about this, but some things are worth the risk.
Eminim bu konuda benimle konuşmak istemiyorsun, ama bazı şeyler riske değer.
- I'm not sure. I think last night may have been the greatest night of my life. - What are you doing?
Emin değilim ama sanırım dün gece hayatımın gecesini yaşadım.
Hey, I'm sure I have no idea what you are talking about.
Hey, kesinlikle söylediğin şey hakkında hiç bir bilgim yok.
- Yeah, I'm sure you are.
- Evet, üzgün olduğuna eminim.
It's not wrecking your house I'm sure you are not worried
Senin evin yıkılmıyor. Endişeli olmadığını biliyorum.
- Are you sure it was a chair? - I don't know what it was. Someone hit me, I fell, and I wound up here.
Ne olduğunu bilmiyorum ama birisi kafama vurdu ve yere yığıldım.
- I'm sure you are!
- Eminim yaparsın.
- I'm sure you are.
- Eminim öylesindir.
- I don't know, but... you know what? I'm a smart and creative woman, and I am sure there are millions of ways for me to raise that money on my own.
- Bilmiyorum, ama ben zeki ve yaratıcı bir kadınım,... ve eminim ki, kendi paramı kazanmak için milyonlarca yol vardır.
I'm sure the recipients of your generosity are... Are deeply grateful to you for all your contributions.
Eminim ki cömertliğiniz karşısında bağışta bulunacaklarınız- - çok müteşekkir olacaklardır.
I'm not sure you are paying me for my opinion.
Bana fikir sahibi olmam için para ödediğinizi sanmıyorum.
Are you really sure that I'm not going to wind up on some security camera or something?
Güvenlik kamerasına falan yakalanmayacağıma emin misin?
i'm sure 2891
i'm sure you will 140
i'm sure you're right 87
i'm sure of it 474
i'm sure that 41
i'm sure you do 212
i'm sure i will 55
i'm sure you can 67
i'm sure it's fine 69
i'm sure you didn't 34
i'm sure you will 140
i'm sure you're right 87
i'm sure of it 474
i'm sure that 41
i'm sure you do 212
i'm sure i will 55
i'm sure you can 67
i'm sure it's fine 69
i'm sure you didn't 34