English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm sure you didn't

I'm sure you didn't translate Turkish

490 parallel translation
But I'm sure you didn't mean it.
Ama eminim bunu demek istememiştiniz.
I'm sure Kent didn't know you had evidence like that, Deputy.
Eminim Kent bu delile sahip olduğunu bilmiyordu.
If you didn't see that poor chap in church this morning you heard him, I'm sure.
Bugün kilisedeki zavallı adamı görmemişseniz de duymuşsunuzdur.
Actually, Agnès didn't want to come, but I'm sure that in your kindness you'll understand me.
Aslında Agnes gelmek istemedi, ama sizin anlayışla karşılayacağınızı düşündüm.
You see, he's writing a concerto, and I'm sure he wouldn't eat sometimes... if our housekeeper didn't send meals across to him.
Anlarsınız, bir konçerto besteliyor eğer hizmetçi ona yemek getirmediğinde eminimki yemek bile yiyemiyor...
I'm sure you didn't.
Buna eminim.
I'm sure you didn't know she'd be here.
Eminim, burada olduğunu bilmiyordun.
I'm sure you didn't come here merely to criticize the decorations.
Eminim buraya sırf dekorasyonu eleştirmek için gelmediniz.
I didn't think you were a saint. I sure as hell am not.
Günahsız bir melek olmadığı zaten biliyorum ki ben de öyle olmaktan çok uzağım.
I'm sure you didn't, Bill.
Eminim ki öyledir, Bill.
I'm sure Mother didn't mean to hurt you.
Annem eminim seni üzmek istemedi.
I'm sure that he didn't mean to offend you.
Sana saldırmak gibi bir niyeti yoktu.
I'm sure you didn't expect me back quite so soon.
Eminim benim bu kadar erken dönmemi beklemiyordun.
You know, I didn't used to go for you... but you must be getting cuter these days...'cause you sure look cute to me now.
- Hayır, ama ben... - Biliyorsun, senden hoşlanmazdım. Ama bu günlerde gittikçe şirinleşiyor olmalısın ki, gözüme öyle görünüyorsun.
I wanted to make sure you didn't have a tail on you.
İzlenmediğinizden emin olmalıydım.
I guess that's why I didn't write you. I wanted to make sure it'd be all right.
Bu nedenle sana yazamadım.
Are you sure I didn't mix them for you, dear?
Onları senin için hazırlamadığıma emin misin, hayatım?
I sure fooled you fellas, didn't I?
Kesinlikle senin adamları kandırdım, değilmi?
Sorry you didn't get ashore but I'm sure we'll be able to find something to keep you busy.
Kıyıya çıkamadığınız için üzgünüm ama size yapacak işler bulacağımıza eminim.
Sure I didn't wake you?
Seni uyandırmadım değil mi?
She didn't have much, but we'd be pleased, and I'm sure she'd want you to have anything of hers that you liked,
Fazla eşyası yok ama onun hoşunuza giden birşeyi varsa, memnun oluruz ve eminim o da isterdi.
I'm sure she didn't ask you to ask me.
Eminim ki senden, bana sormanı falan da istememiştir.
- Didn't want to hurt you unduly, I'm sure.
- Boşuna canını yakmak istememişlerdir.
I really didn't, and I'm sure you wouldn't have, either.
Gerçekten edemedim, ve eminim sende edemezdin.
You can be sure I didn't lose my head.
Aklımı kaçırmadığıma emin olabilirsiniz.
If I didn't know for sure, I'd think you were Wayne.
Eğer emin olmasam, seni gerçekten Wayne sanardım.
I just wanted to make sure he didn't let you down, run, when things got hot.
Sadece ortalık kızıştığında seni hayal kırıklığına uğrattı mı, merak ettim?
No sir, no, I'm sure you didn't.
Eminim yapmamışsınızdır.
I'm sure Polyakov didn't discuss his work with you.
Polakov'un sana işinden söz etmediğinden eminim.
I'm sure you didn't, sir.
Eminim ki yapmamışsınızdır, efendim.
I'm sure you didn't.
- Ben yapmadım, ben... - Eminim yapmamışsındır.
Lieutenant, I'm sure you didn't come all the way out here... to discuss your eating habits.
Saat 10 : 00'da bir konuşma yapmış.
To make sure you didn't undo the progress I'd made.
Başardığım şeyin yok olup olmadığından emin olmaya.
Did you come out to make sure I didn't swim away?
Buraya yüzerek, kaçarım diye mi geldim?
No, I'm sure you didn't.
Tabii ki uydurmadın.
I'm sure you didn't.
Eminim, öyledir.
I'm sure you didn't come to say goodbye on your own initiative.
Bana hoşçakal demek için kendiliğinden gelmedin sanırım.
I didn't realize I hated you. I was so sure we loved each other.
Birbirimizi sevdiğimizden o kadar emindim ki senden nefret ettiğimin farkına varamadım.
For androids patterned in man's image, I'm not so sure you didn't get the best end of the deal.
İnsanların kopyası androidler olarak bizden daha iyi olmadığınızdan emin değilim.
- I didn't even resist. I'm sure you didn't resist.
Seni tanıyorsam eminim direnmemişsindir Irene.
And I was young, I was playing and I wasn't, you know, too sure- - l knew what I was doing, but I just didn't know should I grab the wire or not, I don't know if I grabbed it or not, but I know I just, you know, got hurt.
Ve ben çok gençtim, Oynuyorum oynamamalıydım, bilirsin, eminim- - Ne yaptığımı biliyordum, fakat kabloyu tutup tutmayacağımı bilmiyordum, onu tuttuğumda nolup ne gideceğini bilmiyordum, sadece çok acı çektiğimi biliyorum.
Look, Mrs. Blaylock... I'm sure your husband's furious with me and I don't blame him, really. To be honest with you, I didn't believe him yesterday.
Bakın Bayan Blaylock eminim kocanız bana karşı çok öfkelidir ve onu suçlayamam.
- Once you've done time, you're never sure with yourself, even if I know I didn't do anything wrong, there's this crisis in the world they write a lot about it.
Bir kere sabıkalı oldun mu, senden hep şüphelenirler. Bir şey yapmadığımı biliyorum ama şu an dünyada bir kriz var. Herkes çok dikkatli.
I'm sure you didn't act without thinking.
Senin düşünerek hareket ettiğinden eminim.
I'M ONLY ASKING BECAUSE OF THAT TIME YOU WERE SO SURE YOU HAD LOCKED THE DOOR AND YOU DIDN'T.
Tatlım, soruyorum çünkü geçen sefer de kilitlediğine emindin, ama kapı kilitli değildi.
I had to check. We had to make sure you didn't know what was involved when you helped Shirra Assel escape.
Shirra Assel'in kaçmasına yardım ettiğinde olanları bilmediğinden emin olmalıydım.
♪ If you didn't know it before ♪ ♪ I'm sure you're gonna know it now ♪
d Eğer önceden bilmiyorsan d d Şimdi öğreneceksin kesin d
Oh, yeah, and I'm sure you didn't have anything to do with that, either, did you?
Oh, evet, ve eminim senin bununla yapacak birşeyin yoktur, değil mi?
But I'm sure you didn't pay this visit for a lecture on fine art.
Güzel Sanatlar dersi almak için uğramadığınızdan eminim.
I'm sure that you didn't.
Eminim yapmamışsındır.
I'M SURE HE JUST DIDN'T WANT TO WORRY YOU.
Eminim seni endişelendirmek istememiştir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]