I'm the translate Turkish
726,974 parallel translation
- Another inmate, Liz, the same girl I picked a fight with.
- Bir başka mahkum, Liz, kavga çıkardığım kız.
Shepherd is out there right now, planning something big, and I am on the inside, and this is our chance to make a major move.
Shepherd şu an dışarıda, büyük bir şeyler planlıyor ve ben içerideyim, ve bu da büyük bir hamle yapma şansımız.
And I know there's nothing I can say that will change your mind right now and I understand if you want to put me back in the cell.
Tam şu anda fikrini değiştirecek hiçbir şey söyliyemiyeceğimi biliyorum, Ve beni hücreye geri koymak istersen seni anlarım.
You and I both know he's not the same person now, just like I'm not the same person.
Sen ve ben, artık aynı kişi olmadığını biliyoruz Tıpkı benimde aynı kişi olmadığım gibi.
You were able to look past the things that I had done before I came to the FBI.
Sen FBI'a gelmeden önce yaptığım şeyleri unutabildin.
I'm getting on the road right now.
Şu anda yola çıkıyorum.
I used a code in case the phone was being tapped.
Telefonun dinlenmesi durumunda bir kod kullandım.
I've got the blueprints.
Ayrıntılı planlarım var.
I put my life on the line out there and I just want to make sure that it was worth something.
Orada hayatımı ortaya koydum ve sadece bir şeyler yapmaya değer olduğundan emin olmak istedim.
I'll grab the First Aid kit.
İlk Yardım Setini kapacağım.
When you injected me with that drug, I got the chance to start over again, and now you will too.
Bana bu ilacı enjekte ettiğinde yeniden başlama şansım oldu, şimdi de sen yeniden başlayacaksın.
And this is the thanks I get.
Ve aldığım teşekkür bu.
I'm officially declassifying the Jane Doe project.
Resmen Jane Doe projesinin gizliliğini kaldırıyorum.
And judging by the look on your face, I'm guessing you had no idea.
Ve Yüzündeki ifadeye bakılırsa, hiçbir fikrinin olmadığını tahmin ediyorum.
I'm just prepping the drives.
Ben sadece sürücüleri hazırlıyorum.
I'll rendezvous with the armed response team and neutralize the shooters.
Silahlı müdahale ekibi ile buluşacağım ve nişancıları etkisiz hale getireceğiz.
I'm starting the database migration.
Veritabanı aktarımını başlatıyorum.
I want a death toll and a head count. Since when is the attack today? Since you got caught.
Yakalandığınızdan bu yana, bugün saldırının olduğu zamandan beri, ölü sayımı ve bir yoklama yapılmasını istiyorum.
But, if we can get to the server room, maybe I can redirect some of the auxiliary power and overload my computers.
Ancak, sunucu odasına ulaşabilirsek, belki bazı yardımcı güçleri yeniden yönlendirebilirim, ve bilgisayarımı aşırı yükleyebilirim.
I'm making you the new permanent director of the NYO.
Seni NYO'nun daimi direktörü yapıyorum.
I guess that's the telephone.
Sanırım telefon bu.
The chip I stole with Roman.
Roman'la birlikte çaldığımız çip.
I'm sending Jane the GPS coordinates and aerial surveillance photos now.
Jane'e şimdi GPS koordinatlarını ve hava gözetim fotoğraflarını gönderiyorum.
Houston, I need you to position the Soyuz in the path of the satellite.
Houston, Soyuz'u uydu yolunda konumlandırmana ihtiyacım var.
I'm gonna take the truck.
Ben kamyonu alacağım.
I knew that no matter how much you'd hate me for what I'd done, you'd do the right thing for your country.
Yaptıklarım için benden ne kadar nefret edersen et, ülken için doğru olanı yapacağını biliyordum.
I'm just waiting for the official all-clear from medical.
Sadece sıhhıyeden resmi tehlike geçti işaretini bekliyorum.
Yeah, I must have just conked out on the couch.
Evet, koltukta dalmışım.
We've made progress, I just need help to expedite it over the finish line.
Gelişme kaydettik. Sadece bitiş çizgisine doğru hızlandırmak için yardıma ihtiyacım var.
What if I told you I'm embarking on the biggest project I've ever undertaken?
Ya sana bugüne dek aldığım en büyük projeyi söylesem.
Beats me, I'm the new guy.
Bilmiyorum, yeni geldim.
- Soon, I hope. Um... I'm meeting Mark Cuban tomorrow and you know he doesn't like to share the wealth.
- umarım çok yakında olur yarın Mark Cuban'la görüşeceğim ve parasını paylaşmayı hiç sevmediğini bilirsin.
I'm gonna put us on the map.
Bizi zirveye çıkaracağım.
And now I'm considering stealing uranium from the United States government.
ve şuan ABD hükümetinden..... uranyum çalma planları yapıyorum.
- I interned at the Post.
- Post'ta stajer olarak çalıştım.
Tossed everything and I escaped out the back door.
Her şeyi darmadağan ettiler, bende arka kapıdan kaçtım.
I'm just doing my share, Deputy Secretary, by selling my investor on the Mars project.
Ben sadece mars projesi üzerindeki yatırımcımı satarak üzerime düşeni yapıyorum Savunma bakanı yardımcısı.
I'm gonna have to tell him the stumbling block was you.
Ben de engel olanın siz olduğunu söylemek zorunda kalacağım.
And I'm not the only one.
Ve tek ben de değilim.
I just need help to expedite it over the finish line.
Bitiş çizgisine yetişmesi için yardıma ihtiyacım var.
And I'm not the only one.
Ve bunun üzerinde çalışan tek ben değilim.
I'm stealing uranium from the United States government. And betraying a man you love.
Birleşik devletlerden uranyum çalıyorum ve sevdiğin adama ihanet ediyorsun.
We just need to find the right frequency and the waves will fall into line... And create thrust, I know.
Sadece doğru frekansı bulmamız lazım, ve böylece dalgalar direkt olarak hizaya girecek ve itme oluşturcak.
But now we know there are two windows of opportunity in which the probe can actually intercept the asteroid.
Ancak şimdi iki fırsattımızın olduğunu biliyoruz. Ki Roket gerçekten \ asteroid'i engelleyebilir.
Short of that, I will recommend to the president that we move forward with the impactor plan, seven days from now.
Kısacası, başkana yedi gün sonra ayrıştırıcı planı devreye sokacağımızı söyleyeceğim.
I'm seeking a friend... for the end of the world.
Dünyanın sonu için kendime bir dost arıyorum.
I need your head in the game ; That means I want everything you care about under one roof :
Aklının burada olmasını istiyorum bunun anlamı, önemsediğin herkesin aynı çatı altında olmasını istiyorum.Benim çatım altında.
The first working drone prototype I built for the United States government, or what's left of it.
Birleşik devletler hükümeti için yaptığım ilk drone protipi ya da ondan geri kalanlar.
I'm trying to keep their fingers off the trigger, Darius, but you don't have 60 days, you have six.
Ellerini tetikten uzak tutmaya çalışıyorum, Darius, ama altmış günün yok altı günün var.
I'm actually trying to save the world.
Ciddi anlamda dünyayı kurtarmaya çalışıyorum.
I'm doing the math in my head here, sir, and even with this supercomputer, we do not have enough time to check them all.
Kafamda hesaplamasını yapıyorum ve efendim burada ki süper bilgisayarlarla bile hepsini kontrol etmek için yeterli zamanımız yok.
i'm the devil 24
i'm the boss 113
i'm there 209
i'm the king of the world 16
i'm the queen 23
i'm the lucky one 30
i'm there for you 31
i'm the best man 19
i'm the one who's sorry 33
i'm the best 59
i'm the boss 113
i'm there 209
i'm the king of the world 16
i'm the queen 23
i'm the lucky one 30
i'm there for you 31
i'm the best man 19
i'm the one who's sorry 33
i'm the best 59