I'm worried about her translate Turkish
410 parallel translation
- I'm worried about her.
- Onun için üzülüyorum.
I'm worried about her.
Onun için endişeleniyorum.
I was kind of worried about her, so I thought I'd better come up and have a look.
Uçağımız için biraz endişelendim o yüzden gelip bir bakayım dedim.
I'm worried about Mother these days, the way she keeps to her room.
Şu aralar annem beni endişelendiriyor, odasından hiç çıkmıyor.
I'm worried about her.
Kadın için endişeleniyorum.
I've been worried about her.
Onun için kaygılandım.
But I love you just as much as I ever did and I'm worried about you, and I don't know how to help.
Ama seni her zamanki gibi seviyorum ve nasıI yardım edeceğimi biImiyorum.
What I'm worried about is getting out of this hotel, the cops will be looking for us in every closet.
Ben bu otelden nasıl çıkacağımız konusunda endişe ediyorum. Polisler her dolapta bizi arayacaktır.
I confessed to her the other day that I'd always been... worried about being an adopted child, and that... I was afraid that Mommy wasn't really my mother... and that the Daddy... that I love so much... wasn't really mine.
Geçen gün ona evlatlık olma konusundaki endişelerimden ve annem ve beni çok seven babamın gerçek ailem olmadığına dair korkularımı itiraf ettim.
Each time you'd come here, I would be worried about her.
Her geldiğinizde onu merak ediyor olacağım.
I'm worried about her, but she tells me not to bother.
Kızım hakkında endişe ediyorum, ama o bana canını sıkma diyor.
Oh, it's not mine, but I'm dead worried about her.
Benden değil. Ama karımı çok merak ediyorum.
I'm worried sick about her, myself.
Ben, onun için çok endişeleniyorum.
I'm worried about her.
Onun için endişeleniyorum Simon.
I'm worried about her.
Onun için endişeleniyorum, Jim.
I ´ m worried about her.
Onu merak ediyorum.
I'm worried about her.
Ondan endişeleniyorum.
- For eight hours? I'm worried about her.
Onun için endişeleniyorum.
And I'm still desperately worried about having to throw everything up this road, but there's no alternative.
Ve hala her şeyi öylece yola fırlatmaları konusunda endişeleniyorum. Ama başka şans yok.
I'm worried about her.
Kendisini çok merak ettim.
I'm a little worried about Fred now. He's been gnawing everything, barking'and screamin'.
Deminden beri her yeri kemiriyor, havlayıp duruyor.
Well, I'm really worried about her.
Onun için çok endişeleniyorum.
- I'm worried about her.
- O'nun için endişeleniyorum.
I'm more worried about your defence, Julian, than about her private life.
Beni, özel hayatından çok senin savunman endişelendiriyor Julian.
I'm not worried about us... but Garber would kill Doug and Shana in a minute.
Bizim için endişelenmiyorum ama Garber, Doug ve Shana'yı her an öldürebilir.
I'm worried sick about her.
Hastalanmasından korkuyorum.
It's not her ass I'm worried about.
Endişelendiğim kıçı degil.
I'm worried about her.
Kız konusunda endişeliyim.
Look, I'm sorry if we frightened anybody, but Paula's dad is really worried about her.
Bakın, sizi korkuttuysak özür dilerim ama Paula'nın babası onun için gerçekten çok endişeleniyor.
- I'm worried about her.
- Nadia için kaygılanıyorum.
I'm worried about her.
Onun hakkında endişeleniyorum.
I'm real worried about her.
Onun için çok endişeleniyorum.
I know that moms are worried about cavities... so if you don't wanna give it to her... you know, I'll understand.
Annelerin diş çürümesinden endişelendiğini biliyorum ona vermek istemezseniz anlayışla karşılarım.
I'm very worried about her.
Onun için endişeleniyorum.
See, I'm not one of these people who's worried about everything.
Öyle her şey hakkında endişeli olanlardan değilim.
I'm worried about her being all on her own.
Onun hakkında endişeliyim.
I know what you're worried about, but you have to trust me.
Ido, her zaman senin Gally'in olacağım.
I'm worried sick about her!
Onun için çok endişeleniyorum.
- I'm worried about her.
Onun için endişeleniyorum.
- I'm worried about her, Chief.
- Onun için endişeliyim, şef.
I'm worried about her.
Hakkında endişeleniyorum.
I'm worried about her, Patsy, She went to bed yesterday at 3 : 30,
Beni endişelendiriyor Patsy.
I'm worried about her paraplegia.
Felci beni endişelendiriyor.
I'm worried about Pseudomonas, so I moved her up to the ICU and I jumped her to Status 1 on the transplant list.
Pseudomonas'tan endişeliyim, o yüzden yoğun bakıma taşıdım ve organ nakil listesinde Konum 1'e aldım.
I don't know. You know, I'm kind of worried about her, Al.
Onun için endişeleniyorum açıkçası.
Yeah... I'm more worried about her missing me, though.
Aslında daha çok onun beni özlemesinden endişe duyuyorum.
I'm worried about her breathing.
Solunumundan endişeliyim.
I'm worried about everything.
Her şeyle uğraşırım.
I'm really worried about her.
Onun için gerçekten endişeleniyorum.
She seems troubled and I'm very worried about her.
Sorunlu görünüyor ve hakkında endişeleniyorum.
Maggie, I'm not worried about you and Cory, or me and Cory or you being irreversibly screwed up.
Maggie, ben Cori ve sen hakkında veya ben ve Cori hakkında veya senin her şeyi berbat etmenle ilgili endişe duymuyorum.
i'm worried about you 332
i'm worried 402
i'm worried about him 83
about here 28
about her 34
i'm watching you 97
i'm waiting for you 98
i'm working right now 17
i'm watching 80
i'm with 29
i'm worried 402
i'm worried about him 83
about here 28
about her 34
i'm watching you 97
i'm waiting for you 98
i'm working right now 17
i'm watching 80
i'm with 29
i'm working 521
i'm walking 73
i'm way ahead of you 64
i'm with a friend 20
i'm with you now 22
i'm with you there 18
i'm warning you 559
i'm wondering 72
i'm waiting 335
i'm writing 37
i'm walking 73
i'm way ahead of you 64
i'm with a friend 20
i'm with you now 22
i'm with you there 18
i'm warning you 559
i'm wondering 72
i'm waiting 335
i'm writing 37