English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm your dad

I'm your dad translate Turkish

2,362 parallel translation
You're gonna have to keep your voice down or I'm gonna duct tape you like I did your dad.
Bana bak, ya sesini kesip adam gibi oturursun ya da, baban gibi seni de bantlayıp sandalyeye oturttururum.
I think your dad might know who she is.
Sanırım baban onun kim olduğunu biliyor.
I'm trying to close a robbery- - your dad's, actually.
Ben de bir soygunu sonuçlandırmaya çalışıyorum... babanınkini, aslında.
I'm your dad's boss. And his much-younger friend.
- Ben, babanın patronu ve onun baya genç arkadaşıyım.
I'm not asking your permission, Dad.
Senden izin istemiyorum, baba.
I get that I wasn't your first choice to marry Claire, but it's been 18 years, and there hasn't been a day when I wasn't a loyal husband to your daughter and a great dad to your grandkids.
Claire'le evlenmesi için ilk tercihinin ben olmadığımı biliyorum. Ama 18 senedir kızına sadık bir koca ve torunlarına harika bir baba olmadan tek günüm geçmedi.
Laurel... I'm starting to think that your dad is not as great a guy as everyone thinks.
Laurel, sadece babanın herkesin düşündüğü kadar harika biri olmadığını düşünmeye başlıyorum.
Uh, your dad's working from the home office today, and I offered my services over breakfast.
Baban tüm gün evde çalışacak ben de ona kahvaltıdan sonra yardım edeceğim.
Oh, let's see how long that smirk's on your face when I tell your dad about this.
Bakalım babana yaptığını anlattıktan sonra yüzündeki gülümseme ne kadar daha yerinde duracak.
Austin, I think you know that we're looking for your dad.
Austin, sanırım babanı aradığımızı biliyorsun.
Sure, your dad's great, but I'm fun, too.
Eminim babanız harika ama ben de en az onun kadar varım.
Nah, your dad's out, and I'm going to have a glass of wine and watch some trashy show that he would just ruin by shouting, "that would never happen."
Maalesef, babanız dışarıda,... ve bende kendime bir bardak şarap doldurup babanızın "bu asla olmaz" diye bağırıp mahvettiği programları izleyeceğim.
I haven't been able to get away to see you and your dad and your uncles in over a year.
Bir senedir ne seni ne babanı ne de amcanları görecek zamanım olmadı.
I think what your dad means is, there are so many other teams to try out for.
Sanırım babanın söylemek istediği, denenebilecek bi sürü takım olduğu.
Your dad is gone, too, I'm all alone.
Baban da gitti, yalnız kaldım.
Tessa, I had some time to think while I was out there, and... it occurred to me that there's a reason why you feel so guilty about coming between your dad and Zoe.
Tessa, dışarıdayken düşünmek için zamanım oldu, ve... Babanla zoenun arasını bozmaktan suçluluk hissetmenin sebebi var.
You know, I'm not so sure I wouldn't have done exactly what your dad did on behalf of one of my own children.
Biliyor musun, konu benim çocuklarım olsaydı ben de aynı baban gibi davranabilirdim.
And I'll have my dad's driver take us back to your apartment, okay?
Sonra babamın şoförü bizi sizin eve götürür, tamam mı?
I'm sorry to have to be the one to tell you this, but... your dad...
Sana bunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm, ama... Baban...
I, uh, I am your dad.
Evet, babanım.
I really like your dad, and I want to help you so that he'll like me back.
Gerçekten babandan hoşlanıyorum. Ve sana yardım etmek istiyorum. Böylece, o da beni sevecek.
Call him back. " Aw, come on. Your dad goes on forever about stuff I could care less about.
Yapma ama, baban umursamadığım şeyler hakkında çok uzun konuşur.
I am your dad.
Ben senin babanım.
Sweetie, your dad and I don't live together anymore.
Tatlım, baban ve ben artık birlikte yaşamıyoruz.
Look, uh... Tuesday night... I went over to talk to your dad to tell him that I planned to move in with you in your new place.
Bak, Salı gecesi senin yanına taşınmayı planladığımı söylemek için babanın yanına gittim.
And I'll talk to your dad, but I don't know if I can change that.
Bunun için babanızla konuşacağım. Ama bunu değiştirip değiştiremeyeceğimi bilmiyorum.
I think your grandmother... wants sole custody for your dad.
Sanırım, büyükanneniz babanızın velayetinizi almasını istiyor.
Uh, so I just got done talking to your dad and, um... if he asks you where you were last Thursday, could you just say that you were playing chess at my place?
Babanla konuştuk da sana geçen Perşembe nerede olduğunu sorarsa ona benim evimde satranç oynadığımızı söyler misin?
I don't know your dad because he ran out on you, but I'm gonna find him.
Babanı tanımıyorum çünkü seni bırakıp gitti ama onu da bulacağım.
Okay, I only did this because your dad is so desperate to spend more time with you.
Tamam, bunu seninle daha fazla zaman geçirme konusunda çok ümitsiz olduğu için yaptım.
Hey, Mom, I'm with your dad.
Merhaba anne, babanlayım.
I did this for your dad
Bunu baban için yapmıştım
And honey, I am so sorry that your dad and I got divorced and you've had to go through all this.
Babanla boşandığımız ve tüm bunları yaşamak zorunda kaldığın için senden çok özür diliyorum canım.
Don't turn off your phone. I'll call you after I see my dad.
Telefonunu kapatma, babamla görüşünce arayacağım.
I'll monitor your PPO2 Dad, I get it.
- Gözüm senin de tüp sayacında olacak. - Baba, anladım. Tamam.
Did I ever told you about the time your dad really fucked up.
Babanın bir keresinde işleri bok edişini anlatmış mıydım?
That's how I did it with your dad.
Babanla böyle çalıştım.
Dad, I borrowed one of your envelopes.
- Baba, senden bir tane zarf ödünç aldım.
Given your manners, I am really surprised my dad doesn't want to spend more time with you. What?
Davranışlarına bakılırsa babamın seninle daha fazla vakit geçirmek istememesine şaşırdım.
And I'll also be your father, in the memory of our recently departed dad.
Yakın zamanda ölmüş babanızın anısına size babalık görevi de yapacağım.
- No, I don't think it's your dad's.
- Hayır, babanın sanırım bu resim. - Babamın mı?
I need you to help your dad, okay?
Babana yardım etmeni istiyorum, tamam mı?
In any event, I'm Lewis'dad and I've never coached before but I have played the game since I was your age and it's a great game.
Ne olursa olsun, ben Lewis'in babasıyım ve daha önce koçluk yapmadım ancak sizin yaşınızdan beri bu oyunu oynamaktayım ve bu mükemmel bir oyun.
If I ever catch you with this again, I am shipping you off to your dad's! Got it?
Seni bir daha bununla yakalarsam, seni babana yollarım, anladın mı?
I'm sure your friends at school know who your dad is, - so do they come and ask how he's doing?
Eminim sınıf arkadaşların da babanı tanıyorlardır. Ara sıra babanı sordukları imza istedikleri oluyor mu?
Did I just see your dad here?
- Az önce burada babanı mı gördüm?
Your dad wanted me to give you a message when I got out.
Baban dışarı çıktığım zaman sana bir mesaj ulaştırmamı istedi.
- I know your dad.
Babanı tanıyorum. - Babamı mı?
I'm just sorry you have to go back and visit your dad.
Ama babanı ziyaret etmek zorunda olmana üzüldüm.
Dad's only, like, a very brilliant, accomplished man, who, you know what, after we get reunited, is going to help me get on my feet and who is going to cherish me, and make up for the years of humiliation that I endured being your daughter.
Babam sadece çok iyi ve başarılı bir adam, ve biliyor musun, biz tekrar kavuşunca, bana tekrar ayaklarımın üzerinde durabilmem için yardımcı olacak ve bunca yıllık aşağılanmaya rağmen senin kızın olmaya devam ettiğim için, beni tebrik edecek.
- I'm sorry about your dad.
- Baban için üzgüünm

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]