I'm your friend translate Turkish
4,410 parallel translation
I can help with the witch or save your friend.
Bu cadı ile ilgili yardım mı edeyim yoksa arkadaşını mı kurtarayım?
"If I have a son, he'll be your friend. If it's a girl, she'll be your bride,"
"Eğer oğlum olursa arkadaşın olur, kızım olursa gelinin olur."
"If I have a son, he'll be your friend. If it's a girl, she'll be your bride."
"Oğlum olursa arkadaşın olur, kızım olursa gelinin olur."
I'm your friend, remember?
Senin arkadaşınım, hatırladın mı?
I'm a little preoccupied, thinking about our last visit to your friend Walters.
Biraz endişeliyim, arkadaşın Walters'a yaptığımız son ziyaretimizi düşünüyorum.
I'm saying it'cause I am your friend.
Bunları arkadaşın olduğum için söylüyorum.
Tell your hillbilly friend Tucker I'm in.
Şu köylü arkadaşına söyle ben varım.
I-I even had my, uh, buddy at the FBI look into your friend at the... at the Metro station.
Hatta FBI'daki dostlarım senin şu metro istasyonundaki... -... adamı da araştırmışlar. - Ve?
I am your lawyer, and I am also your friend.
Ben senin avukatınım aynı zamanda da arkadaşınım.
I - - Maybe I was never connected to your friend Audrey at all.
Belki de arkadaşın Audrey'le hiç bağlantım olmadı.
I'm a friend of your father's.
Babanın bir arkadaşıyım.
I'm not your friend.
Ben senin dostun değilim.
Kenny, you said I wasn't a good enough friend to read your screenplay. I'm sorry, Stevie.
Kenny, senaryonu okumaya layık olacak kadar iyi bir arkadaşın olmadığımı söyledin.
Like I said, we're not bound by privilege and I've got three witnesses, including your friend Stephen Huntley who testified to it in open court.
Dediğim gibi gizli bilgilerle işi çözmüyoruz ayrıca üç tane tanığım var buna açık mahkemede tanıklık eden arkadaşın Stephen Huntley de dahil.
I'm here as your friend, and the less you say, the less I'll know when the Democratic leadership pulls me into a room and asks me all their questions about you.
Bir arkadaşın olarak buradayım, ve ne kadar az konuşursan, Demokratik liderler beni bir odaya alıp, senin hakkında sorular sorduğunda, o kadar az bilirim.
We will get you some shoes to start with, and I will help you try to find your friend.
Öncelikle sana ayakkabı buluruz ve arkadaşını bulmanda sana yardım etmeye çalışırım.
I'm the only shot you have at saving your friend.
Arkadaşını kurtarmak için tek şansın benim.
I'm sorry about your friend.
Arkadaşın için üzgünüm.
I'm telling you, your friend Lainey Lewis... she is big trouble.
O arkadaşın Lainey Lewis var ya büyük sıkıntı o kız.
But if you don't leave my friend alone, I'm going to sleep with your dad and destroy your parents'marriage.
Ama arkadaşımı rahat bırakmazsan gidip babanla yatarım ve ailenin evliliğini dağıtırım.
If you do, I'll let your friend go.
O zaman yanımdaki arkadaşını da serbest bırakırım.
And then I went in and put a big fucking bullet right in your friend Elliot's chest.
Sonra da gidip arkadaşın Elliot'ın göğsüne kurşunu çaktım.
'Cause I'm sick and tired of watching you float through life while your best friend is down for the count.
Çünkü en iyi arkadaşının hayatı kaymak üzereyken senin kayıtsız kalmandan bıktım.
Hey. I thought you were gonna be at your friend Zoey's last night, - isn't that what you were gonna do?
Zoey'de kalacağını sanıyordum, öyle yapmayacak mıydın?
Uh, well... Carrie, look, I know that Walt is your friend, but I'm not so sure that we should be getting involved in someone else's family problems.
Carrie bak, Walt'ın senin arkadaşın olduğunu biliyorum ama bunu yapmak için emin değilim.
Like, I'm not your friend.
Senin arkadaşın değilim.
I will not be your friend, but I will be an able partner.
Dostunuz olmayacağım ama yetenekli bir ortağınız olacağım.
I'm not sure if this the right moment, but I recently mentioned to a friend of mine how adorable your boobs are.
Bunu söylemek için doğru bir zaman mı bilmiyorum ama daha geçenlerde bir arkadaşıma memelerinin ne kadar tatlı olduğundan bahsettim.
Well, I looked into, uh, your friend Valenza.
Arkadaşın Valenza'yı araştırdım.
I'm your best friend, sweetie.
Ben senin en iyi arkadaşınım, tatlım.
I'm your best friend.
- En yakın arkadaşın benim.
None taken. So I'm just trying to figure out how I can trust that one of your last acts in this world will be to bring my best friend back.
O yüzden bu dünyadaki son hamlelerinden birinin en iyi arkadaşımı geri getirmek olacağı konusunda sana nasıl...
I'm your friend.
Ben senin arkadaşınım.
Fr-From what I gather, brevity is your friend.
Anladığım kadarıyla, kısalık sana lazım.
I mean, I'm still gonna live here, but I'm not gonna be your friend anymore.
Yani, burada yaşamaya devam ederim, ama seninle arkadaşlık edemem.
and I'm not just your friend.
Terry, ben senin arkadaşınım.
You say I'm your old friend... but inside, you were always condescending towards my common birth.
Bana arkadaş diye hitap ettin ama asil bir aileden gelmediğim için beni hep hor gördün.
Be that as it may, I'm quite certain that we can do better than helping your friend find an MIA pickup artist.
Doğru bile olsa, eminim ki arkadaşının bardan topladığı arkadaşını bulmaktan başka daha iyi şeyler yapabiliriz.
I slept with your friend- - ravaged, actually.
Arkadaşınla ben yattım.. mahvettim aslında.
And if I happen to do your pretty friend and your little gimpity-gimp here, then, well, them's the breaks.
Eğer Cici arkadaşınıza ve senin şuradaki küçük topal kardeşine bir şey yapacağım tutarsa o zaman kaderin cilvesi işte.
I'm your friend, Nolan.
Ben senin dostunum, Nolan.
I'm an old friend of your mom's.
- Annenin eski bir tanıdığıyım.
I'm your friend.
- Ben senin arkadaşınım.
I'm not so sure you're a friend to me now that you have a "Miss" before your name.
Sen bana öyle misin bilmem, artık Bayan Denise oldun sonuçta.
I had a friend at the FBI access your client's security file, but even that small breach alerted his bosses.
FBI'da müşterinin güvenlik dosyasına erişebilecek bir arkadaşım vardı, fakat o küçük ihlal bile patronunu alarma geçirdi.
I cheated on your best friend, I tried to break up you and Nick.
En yakın arkadaşını aldattım, Nick'le seni ayırmaya çalıştım.
I will wake up your friend.
Görmeye geldiğin kişiyi uyandıracağım.
Well, I was too busy standing up for my friend to worry about your...
Arkadaşımı savunmakla o kadar meşguldüm ki sizin...
We gotta hand this to Narco, and I'm sorry, but we gotta put your friend's case on hold.
Narkotiktekilere devretmeliyiz, üzgünüm ama Cooper davasını beklemeye almalıyız.
I'm not a UN interpreter, I'm your friend.
Birleşmiş Milletler tercümanı değilim, Senin arkadaşınım.
And as your friend, I'm telling you, you don't love Javier.
Ve arkadaşın olarak, Javier'i sevmediğini söylüyorum.
i'm your dad 84
i'm your mother 173
i'm your worst nightmare 22
i'm your teacher 20
i'm your biggest fan 28
i'm your uncle 19
i'm your best friend 74
i'm your daughter 67
i'm your mama 16
i'm your brother 125
i'm your mother 173
i'm your worst nightmare 22
i'm your teacher 20
i'm your biggest fan 28
i'm your uncle 19
i'm your best friend 74
i'm your daughter 67
i'm your mama 16
i'm your brother 125