I'ma translate Turkish
90,235 parallel translation
Some evenings I, I lie awake, thinking what might have become of me if you hadn't found me that night sunny abandoned you.
Bazı geceler uzanıp Sunny'nin seni terk ettiği gece beni bulmuş olmasaydın başıma neler geleceğini düşünüyorum.
But I'm most fortunate. She's still under my protection.
Lakin şansıma kendisi hala benim himayem altında.
Let me study on my own, and I promise I'll make you proud.
Kendi başıma çalışmama izin verirsen söz veriyorum seni gururlandıracağım.
I need help.
Yardıma ihtiyacım var.
I heard whispers.
Kulağıma bir şeyler geldi.
I am dug the fuck in.
Tamamen avıma odaklandım.
I've isolated the one who has it and will give it... Watley.
Hem bilgisi olup hem de alabileceğim kişiyi radarıma aldım.
And I need you to get word to my lawyer.
Avukatıma haber ver.
Then I'm unsure why you took it upon yourself to intercede with Professor Weber on my behalf, or why you believe you're entitled to my attention in this moment.
– O zaman, neden benim adıma Profesör Weber'le araya girme görevini üstlendiğinizi veya neden şu an kendinizde dikkatimi çekme hakkı gördüğünüzü anlayabilmiş değilim.
And... if you would like my help, then I would love nothing more than to give it.
Ve... Yardımıma ihtiyaç duyarsan, yardım etmeyi çok isterim.
I'm not even sure if I like dudes anymore.
Artık erkeklerden hoşlandığıma bile emin değilim.
That's not really what I'm into.
Benim pek ilgi alanıma girmiyor.
I would... I would never ask my father to intercede on my behalf.
Babamın benim adıma aracılık etmesini asla istemezdim.
I had no idea how to care for myself, not to mention a child.
Bir çocuğu bırak kendime nasıl bakacağıma dair bile hiçbir fikrim yoktu.
I told her we needed help with the house and the baby.
Ev ve bebek konusunda yardıma ihtiyacımız olduğunu söyledim.
Frau Einstein, I do appreciate all you're doing for us. But right now Albert needs my help.
Frau Einstein, bizim için yaptığınız her şeye minnettarım ama şu an Albert'in yardımıma ihtiyacı var.
Well, I suppose it never occurred to me...
Herhalde hiç aklıma gelmedi.
- You saw the ring? Yeah, he actually didn't even check to see if I was in the room, he just, like, took it out, and I was right there, um, and then when he saw me he said, " Lucy, hey.
- Evet, odada olup olmadığıma bakmadı bile, yüzüğü çıkardığında oradaydım ve beni fark edince şöyle dedi : " Lucy, selam.
He walked up and was like, "Can I get in on that?"
Yanıma gelip "Ben de bir tane alabilir miyim?" dedi.
I don't suppose the, uh, governor's answered my letters.
Valinin mektuplarıma cevap verdiğini sanmıyorum.
I need help, someone to work alongside me.
Yardıma ihtiyacım var, yanımda çalışacak birine.
I'm glad I thought of it.
İyi ki aklıma geldi.
I-I was at the end of my rope.
Canıma tak etmişti.
When I was a boy, me Ma used to take us to the beach in the summer.
Çocukken annem bizi yazları kumsala götürürdü.
Because when I saw on the news that she'd disappeared, I ran to my CO.
Çünkü haberlerde kaybolduğunu duyunca, komutanıma gittim.
I promised I'd prove him innocent.
Masum olduğunu kanıtlayacağıma söz vermiştim.
I get shit through my letter box, I get bricks through the window.
Posta kutuma bok koydular, camlarıma taş attılar.
I just- - I can't think of anything else.
Başka bir şey gelmiyor aklıma.
Something I promised I'd keep buried.
Hep gömülü tutacağıma söz verdiğim biri.
This area is going to be swarming with techs and three kinds of local law enforcement in 15 minutes, and I have no earthly explanation for why I've called you to the scene.
Birazdan burada mühendisten geçilmeyecek çünkü üç yerel kolluk kuvveti buraya 15 dakika uzaklıkta, fakat seni bu mesele için neden... çağırdığıma dair hiçbir maddi açıklamaya sahip değilim.
Tell my wife I have to stay late at work.
Karıma, işte kalmam gerektiğini söyle.
And general relativity is. Well, it's the most beautiful idea I've ever had.
Genel görelilik de aklıma gelen en güzel fikir.
You know, I'm trying to get back home to my baby girl one day, and this might be the only way to avoid all the fucked up shit that keeps finding me.
Günün birinde kızıma dönmeye çalışıyorum. Peşimi bırakmayan boktan belalardan kaçmanın tek yolu bu olabilir.
I mean, you need help, and I can't help you,'cause I need to help myself.
Yardıma ihtiyacın var ama sana yardım edemem çünkü kendime etmeliyim.
Like when no one thought I'd jump off the river bridge.
Kimse köprüden atlayacağıma inanmamıştı.
I mean, we could use some help here.
Yardıma ihtiyacımız var.
- But, ma'am, I can't...
- Hanımefendi, olmaz...
Like I said, ma'am, Doctor Velasco will keep your son's legal guardian informed of any updates...
Dediğim gibi, Doktor Velasco oğlunuzun yasal vasisini haberdar edecek.
I got to get her addicted to my pheromones.
Onu feromonlarıma bağımlı hale getirmeliyim.
But, lucky me, I can't smell a thing.
Ama şansıma, hiç koku alamıyorum.
I've taught my guards to fend for themselves.
Gardiyanlarıma kendilerini savunmayı öğrettim.
I need help!
Yardıma ihtiyacım var!
It's something I think about.
- Bazen aklıma takılıyor.
- I don't need no girl, Ma.
- Kıza ihtiyacım yok anne.
Maybe my kids would have turned out better... if I hadn't always been so damn pissed at them all the time.
Belki çocuklarıma sürekli kızıp durmasaydım şimdi daha iyi durumda olurlardı.
Uh, hey, you know, from what I remember about trepanation, I... I think the survival rates are actually pretty high.
Hatırladığıma göre, trepanasyonda hayatta kalma oranı oldukça yüksek.
And I have been remiss in demonstrating my appreciation of your attention to my needs.
İhtiyaçlarıma ne kadar değer verdiğini takdir etmeyi unuttum.
Then I am in good luck, because both nights in question, I dined alone at Forcella D'oro.
O halde şanslıyım çünkü iki gecede de Forcella D'oro'da tek başıma yemek yiyordum.
That means we got 20 hours to go and I haven't even had the chance to thank my friends at Pollyhop for making this all possible and live streaming this event.
20 saatimiz daha var ve bu canlı yayını mümkün kıldıkları için Pollyhop'taki dostlarıma, Benjamin Grant ve ekibine henüz teşekkür etmedim.
And they believed I would be elected president.
Ve benim başkan olacağıma inanıyorlardı.
Well, I'm glad to hear I'm not the only one up this late.
Bu saatte uyanık olan tek kişi olmadığıma sevindim.