I've translate Turkish
1,035,397 parallel translation
Red's people took Agnes and her nanny to the safe house.
Red'in adamları Agnes'i ve dadısını güvenli eve götürdü.
Turns out I enjoy inflicting pain, and I'm very good at it.
Acı çekilmesinin hoşuma gittiğini ve bunda iyi olduğumu gösteriyor.
I can assure you the passage is safe and the documents are clean.
Geçişin güvenli ve belgelerin de temiz olduğunu size temin ederim.
I saw you and Keen with Reddington.
Seni ve Keen'i, Reddington'la gördüm.
See, I know what I stole back there- - proof of an immunity agreement between the FBI and Raymond Reddington.
Bakın, oradan ne çaldığımı gayet iyi biliyorum FBI ve Raymond Reddington arasındaki bir dokunulmazlık anlaşmasının kanıtı.
She must've hired the debt collector and told him where to find agent keen, which makes no sense.
Borç Koleksiyoncusunu işe almış ve Ajan Keen'i nerede bulacağını söylemiş olmalı.
No, a deal requires that I cooperate, which in this case means not to talk.
Hayır, bir anlaşma, işbirliği yapmamı gerektiriyor. Ve bu durumda konuşmamam anlamına geliyor.
And depending on the way, whether I'd be up to it.
Ve ne yapıp yapmayacağım gidişata bağlı olacak.
I shot a secret service agent because of it, and they've been holding me.
Bunun yüzünden bir gizli servis görevlisini vurdum ve beni uzaklaştırdılar.
That's where I've been.
İşte tam da böyle.
Part of the team that doesn't exist, which makes you a very unlucky man, Mr. pryor, because I can do whatever I want in this room.
Var olmayan bir ekibin parçasıyım. Ve bu sizi çok şanssız bir adam yapıyor, Bay Pryor. Çünkü bu odada istediğim her şeyi yapabilirim.
Yeah, I posted it, and I'm not taking it down.
Evet, ben gönderdim ve onu silmeyeceğim..
I've got a young lady here who's dying to get reacquainted.
Burada, tekrar tanışmak için can atan genç bir bayan var.
I'm closer than your people and the FBI.
Adamlarından ve FBI'dan daha yakınım.
Talk to me. I know where she is, and I've got backup.
- Nerede olduğunu biliyorum ve desteğim var.
No one's worked harder to find reddington than you, and I'm sorry.
Reddington'u bulmak için kimse senden daha fazla uğraşmadı. Ve özür dilerim.
And I gave explicit instructions you were not to be harmed in any way.
Ve hiçbir şekilde zarar görmemeniz için açık talimat verdim.
I can take the two at Betty's six and nine from my perch.
Bana göre Betty'nin saat 6 ve 9 yönündeki iki kişiyi indirebilirim.
I can take the big one at her one and three.
Büyük olanı ve 3 yönündekini alabilirim.
I've watched you hold Elizabeth emotionally hostage.
Duygusal olarak Elizabeth'i rehin tutuşunu izledim.
I gave you 86 victims, and you're arresting me?
Size 86 kurban verdim ve beni mi tutukluyorsun?
Oh, I've heard the rumors, Raymond.
Söylentileri duydum, Raymond.
Rhinehart, assure your client, as much as I detest him and his dirty little war, his shipment is en route and will get here when it gets here.
Rhinehart, müşterine temin ederim ki ondan ve onun kirli küçük savaşından nefret ettiğim kadar siparişi yolda ve limana inince burada olacak.
I-I've many other resources.
Başka kaynaklarım var.
I've got Rice on the line.
Hatta Rice var.
I need you to get her to divulge the name and the address of Kaplan's new driver.
Kaplan'ın yeni şoförünün adını ve adresini söyletmeni istiyorum.
I wanna help, but you're hotter than a 4-peckered billy goat, and I can't risk doing another stretch, not even for you.
Sana yardım etmek istiyorum ama 4 kamçılı bir tekeden daha şehvetlisin ve senin için bile bir istisna yapma riskini göze alamam.
I barely made it, and that was before the hypoxemia.
Zar zor çıktım oradan ve bu hipoksemiden önceydi.
- I've gone over each one.
- Her birinin üzerinden geçtim.
I ID'd the body and I was able to ID the friend.
Cesedi tespit ettim ve arkadaşını da buldum.
Main Justice did, and- - and when I found out, what you're feelin'right now, that's exactly how I felt.
Adalet Bakanlığı yaptı ve öğrendiğimde şu anda hissettiklerini tam olarak ben de hissettim.
Don Julio, I've never known you to be brusque, certainly not at mealtime.
Don Julio, seni bu kadar ters görmedim hele yemek saatinde hiç.
And what I hear is that your associate, Mr. Kaplan, is proving to be a formidable adversary.
Ve duyduğum şey, iş ortağın Bay Kaplan'ın müthiş bir düşman olduğunu kanıtlıyor.
I know that because we've worked together for 11 years.
Bunu biliyorum çünkü 11 yıldır birlikte çalıştık.
Abe, you steal my money so you can get laid, which I've ignored because you're an accounting wizard.
Abe, paramı çaldın bu yüzden işten seni kovabilirdim ama bunu görmezden geldim çünkü sen bir muhasebe sihirbazısın
Based on the resulting investigation, I've convened a grand jury to hear testimony about whether the task force you are a part of enabled Raymond Reddington to continue committing crimes while working as a Bureau informant...
Ortaya çıkan soruşturmayı esas alarak bir parçası olduğunuz Görev Gücünde Raymond Reddington'ın bir Büro muhbiri olarak çalışırken suç işlemeye devam edip etmediği hakkında ifadelerinize başvurmak için büyük bir jüri topladım.
I'm just- - I'm proud of the work that we've done here.
Ben sadece burada yaptığımız işlerden gurur duyuyorum.
I agree with Ressler, and with Aram.
Ressler'e ve Aram'a katılıyorum.
I'm proud and I'm ashamed.
Gurur duyuyorum ve utanıyorum.
- I do, and it is an absolute maze.
- Evet ve bu tam bir labirent.
See, you charge me, I have a constitutional right to present a defense, and I promise you that immunity deal will be Exhibit A.
Eğer beni suçlarsanız, bir savunma yapmak için anayasal bir hakkım var. Ve size söz veriyorum ki dokunulmazlık anlaşması sergilenecektir.
Dom, I know you've been conditioned to assume my selfishness.
Dom, beni bencil varsaymaya şartlanmış olduğunu biliyorum.
I'm supposed to believe that my escape plan and my future survival fits into a box?
Benim kaçış planımın ve gelecekte hayatta kalmamın bir kutuya sığdığına inanmam mı gerekiyor?
Sir, I've been subpoenaed to testify in front of a grand jury.
Efendim, büyük jüri önünde tanıklık yapmak için mahkemeye çağırıldım.
I don't want more death, and neither do you.
Daha fazla ölüm istemiyorum ve sen de yapmıyorsun.
And I'm not going to stop watching out for her.
Ve ona dikkat etmeyi bırakmayacağım.
I needed that document to prove that Keen, Ressler, and I don't know who else in the FBI enabled Reddington to grow and profit from a criminal empire.
Keen'in, Ressler'ın ve FBI'daki diğerlerinin Reddington'un büyümesine ve suç imparatorluğundan kâr sağlamasına yardımcı olduğunu kanıtlamak için bu belgeye ihtiyacım vardı.
- I've got nothing. - Wrong.
- Yanlış.
I've been his cleaner, keeper, and confessor for 30 years, and I'm prepared to tell you everything you need to know in open court.
30 yıldır onun temizlikçisi, sırdaşı ve itirafçısıyım ve açık mahkemede bilmen gereken her şeyi size anlatmaya hazırım.
I expect this will be a long day and I'm not getting any younger.
Bunun uzun bir gün olacağını umuyorum ve artık genç değilim.
I can give you locations and dates that the bodies were collected and buried.
Cesetlerin toplandığı ve gömüldüğü yerler ve tarihleri size verebilirim.
i've never been there 72
i've got this 271
i've never done that 24
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've been there 404
i've got this 271
i've never done that 24
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've been there 404