I've got a job for you translate Turkish
118 parallel translation
I've got a job for you.
Senin için bir işim var.
- Yes, I've got a job for you this morning.
- Evet, bir işimiz var.
- I've got a job for you.
- Sana bir is var.
The devil with that job. I've got a job for you.
Sana göre bir işim var.
Listen, I've got a job for you.
Dinle, senin için bir işim var.
I've got a big job for you.
Büyük bir iş var.
You listen to me, I've got a little job for you to do.
Sen beni dinleyeceksin, yapacağın küçük bir iş var.
Insigna, I've got a real special job for you.
Insigna, sana çok özel bir iş vereceğim.
I've got a few ideas, but you'd better hold on to your job for a while.
Birkaç fikrim var, ama bir süre daha işini bırakmamalısın.
I've got a job for you.
Sizin için bir işim var.
Mother, I've got a job for you.
Sana bir görev vereceğim.
Don't go away, Sam, I've got a job for you.
Uzaklaşma, Sam, Seninle bir işim var.
♪ I'm reviewing the situation : ♪ If you want to eat you've got to earn a bob! ♪ Is it such a humiliation For a robber to perform an honest job?
durumumu değerlendiriyorum... aç kalmamak için para kazanmalıyım... bir hırsızın dürüst bir işi olması acaba çok mu küçük düşürücü olur?
- I've got a job for you.
- Elimde senlik bir iş var.
- I've got a job for you.
- Sana bir görev vereceğim.
- Tyler, I've got a job for you.
- Tyler, sana göre bir işim var.
Wilbur, I've got a job for you.
Wilbur sana bir isim var.
I've got a more important job for you.
Daha önemli bir görev veriyorum.
... I've got a job for everyone and a challenge for all of you!
... her yerde işsizlik var ama bugün buraya herkes için bir işle geldim. Bugün buraya herkes için bir davetle geldim!
Mac, I've got a job for you.
Mac, tam sana göre bir işim var.
I've got a job for you two.
İkiniz için bir işim var.
Archie, I've got a job placement for you.
Archie, seni bir işe yerleştiriyorum.
Glad to see you staying straight, Franny. I believe that I've got a job for you.
Sarhoş olmadığına sevindim, Frannie.
'Cause I've got a job for you tonight.
Çünkü bu gece sana göre bir işim var.
Lothar, I've got another job for you... a condolence call.
Bir geçmiş olsun ziyareti.
I've got a good job for you.
Senin için iyi bir işim var.
- Salmoneus... I've got a job for you.
- Salmoneus... senin için bir işim var.
I got a part-time job, and I'm gettin'you off my back once and for all, all right?
Yarım günlük bir iş buldum ve artık senden tamamen kurtulmak istiyorum.
I've got a job for you.
Sana bir iş vereceğim.
I'll been doing it for a while but I got a new job and you could say I'm moving on.
Yani bu işi epeydir yapıyorum ama... Yeni bir iş aldım ve ilerlediğimi söyleyebilirsin.
I've got a job for you.
Tam sana göre bir iş var.
- Don't you think it's possible that maybe I'm jealous because you've got this great new job and I've been unemployed for a month?
- Harika bir iş bulduğun ve benim bir aydır işsiz olduğum için kıskanıyor olamaz mıyım? - Oh, hayır.
Listen, I've got a job for you tonight, so stick around.
Bana bak, akşama seninle işim var sakın bir yere kaybolma tamam mı?
I've got a job for you. If you want it.
İstersen senin için bir işim var.
I've got a job for you out at the airport.
Senin için havaalanında bir iş buldum.
And that's why I've got a very important job for you.
Bu yüzden senin için önemli bir işim var.
I've got a little job for you, Norbert.
Senin için bir işim var Norbert.
You must think I've got shit for brains, lying about a job and that!
- Kim mi? Bana böyle bir yalan söylediğine göre aptal olduğumu sanıyorsun.
I've got a job for you, unless you've got other offers.
Çünkü sana göre bir işim var. Başka teklifler yoksa tabii.
Hey, I've got a job for you.
Hey, sana göre bir işim var.
Okay, I've got a job for you.
- Tamam, sana bir görev vereceğim.
Well, I've got a job for you.
- Pekala, sana bir iş vereceğim.
I've got just the job for a slut like you.
Tam senin gibi bir kaltaga uygun bir isim va...
I've got a job for you.
Sana göre bir işim var.
Mike, I've got a special job for you.
Mike, senin için özel bir görevim var.
Matt, I've got a job for you, and I think you're up to it.
Matt, senin için bir işim var, ve bence bu iş tam sana göre.
Look, I know you've got a job to do for the Assistant Director, but there's a guy out there who's attacking women.
Bak, biliyorum başkan yardımcısı için yapacak bir işin var.
I've got a job for you.
Sana bir işim düştü.
I've got a extra special job for you!
... Senin için özel bir iş düşündüm.
I've got a little job for you.
Sana küçük bir iş vereceğim.
Stace, I've got a job for you.
Stace, sana göre bir işim var.