I've got to be honest translate Turkish
112 parallel translation
No, no, Scotty, I've got to be honest.
Hayır, Hayır, Scotty, Dürüst olacağım.
No, I don't think you've quite got the hang of this game, to be honest, Sir.
- Nedenmiş? - Çünkü Kralın ruhu ele geçirilmiş! - Ne?
- I've got to be honest with you.
- Sana karşı dürüst olmalıyım.
I've got to be honest, Norm.
Dürüst olmam gerekirse Norm...
I've got to be honest. I'm no good with kids.
Dürüst olmak gerekirse çocuklarla aram iyi değil.
You've got to be honest with me about when you pass out and when you... see things that maybe I don't see, you understand?
Bana karşı dürüst olmalısın... bayıldığında... bazı şeyler gördüğünde belki benim göremediğim şeyler. Anlaştık mı?
No, I don't think you've quite got the hang of this game, to be honest, Sir.
Doğruyu söylemek gerekirse, siz bu oyunun nasıl oynandığını pek bilmiyorsunuz, efendim.
I don't have anything to tell, but we've got to be honest.
Buna lafım yok ama birbirimize karşı dürüst olmalıyız.
Look, Horn, I've got to be perfectly honest with you.
Bak Kera. Sana karşı tamamen dürüst olacağım.
I've got to be honest, this is very distressing for me.
Dürüst olmak gerekirse, bu benim için çok sinir bozucu.
I understand, but I can't help you, I've got a full staff here and - to be honest, you're too old for a waiter.
Anlıyorum, ama sana yardımcı olamam, burada tam kadroyuz ve - dürüst olmak gerekirse, garson olmak için çok yaşlısın.
I - I wanna be an honest person, but, ma'am, I've got kids to feed.
Dürüst bir insan olmak istiyorum ama evime ekmek götürmem lazım.
I've got to be honest.
Durust olmaliyim
Missus, I've got to be honest with you, this is all I've got left on the lot
Bayan, size karşı dürüst olmalıyım... elimizde yalnızca bunlar kaldı.
I've learned about relationships in the past year is that they begin and end with honesty and if you want to save what you have with Jack, and I believe it's worth saving, it's that you've got to be honest, you know?
Jack'le olan ilişkini kurtarmak istiyorsan ve kurtarılmaya değeceğini düşünüyorsan dürüst olmalısın.
Absolutely, but I've got to be honest.
Kesinlikle, ama dürüst olmalıyım.
I've got to be honest.
Açık söyleyeyim.
Gosh, Miranda, you know, I've got to be honest with you.
Miranda sana dürüst davranmak istiyorum. Colonnade'ı beğendim.
And I've got to be honest with you, it isn't going well.
Ve dürüst olmam gerekirse, iyi gitmiyor.
I've got to be honest with you.
Size dürüst olacağım.
I mean, I've just got to give it an honest shot. So, I guess you'll be wanting your room back.
Tamam, önce ben söylersem olur mu?
Dana, I've got to be honest with you.
Dana, sana karşı dürüst olmalıyım.
But I've got to be honest with you, everyone at the office wants to run the story about the girl.
Sana karşı dürüst olmam gerekirse, Ofisteki herkes kızla olan hikayeni yayınlama taraftarı.
You know, Carmine, I've got to be honest, lt's devastating.
Biliyor musun, Carmine, dürüst olmam gerek Bu şekilde bir hata yapmana çok şaşırdım Perişan bir durum.
Yeah, I mean, I know I was skeptical at first... but I got to be honest, I've never felt this way about anyone before.
Evet, demek istiyorum ki, ilk başta şüpheci olduğumu biliyorum... ama dürüst olmalıyım, şu ana kadar hiç kimse için böyle duygular hissetmedim.
To be honest, I think the man's got some grounds for inquiry.
Ve dürüst olmak gerekirse, araştırmak için sebepleri de var.
I've got to be honest.
Sana karşı dürüst olmalıyım.
Well, I've got to be honest with you, Sir,
Pekala, size dürüst olacağım, efendim.
And I think you need to be honest with yourself since you've got to live with for the rest of your life.
Hayatının sonuna kadar bununla yaşayacağın için kendine karşı dürüst olmak zorundasın.
I've got to be honest with you, Mr Brown.
Size karşı dürüst olmalıyım Bay Brown.
To be honest, I've got mixed feelings about that.
Dürüst olmak gerekirse, kafam karıştı.
I've got to be honest, I don't even know how they furbish it in the first place.
Doğrusu nasıl cilaladıklarını bile bilmiyorum.
I've got to be honest, I don't think there's much to see out here, Dr. Monohan.
Dürüst olmam gerekirse çok fazla şey göreceğimizi sanmıyorum, Dr. Monohan.
To be honest with you, I think you've got a lot of talent.
Dürüst olmak gerekirse çok yetenekli olduğunuzu düşünüyorum.
Listen to me, Adrian, I've got to be honest with you.
Şimdi beni dinle Adrian. Sana karşı dürüst olacağım.
And then, to be honest, I got scared, so I...
Ve sonra doğruyu söylemek gerekirsen korktum ve...
But I've got to be honest, I just haven't been up for that.
Dürüst olayım. Bunu kaldırabilecek vaziyette değildim.
Look, I've got to be honest with you.
- Bak, sana karşı dürüst olmak zorundayım.
It'll mean more money, and, I got to be honest, maybe more of a time commitment. But you'll be a part of something exciting, Wheeler.
Daha çok para demek ve daha çok vakit ayırmalısın ama heyecan verici bir şeyin parçası olacaksın, Wheeler.
I've got to be honest.
Dürüst olmak zorundayım.
Marcel, I've got to be honest with you.
Marcel, dürüst olmak gerekirse,
And I respect people around me because, you know, i feel like I got to keep it real and be open and honest, because the situations, the events, those things in my life, they deserve that.
Etrafımdakilere de saygım var çünkü bilirsin açık, dürüst ve dobra olmam gerektiğini düşünüyorum çünkü durumlar, olaylar ve hayatımdaki şeyler bunu hak ediyor.
Listen, Adrian. I've got to be honest.
Dinle, Adrian, dürüst olmalıyım.
Although, I've got to be honest, a cup of tea might be nice.
Gerçi, açıkça söylemeliyim ki bir fincan çay hoş olurdu.
I've got to be honest with you, Ray, I didn't exactly finish the manual.
Sana karşı dürüst olmalıyım Ray, Kitapçığı tam olarak okumadım.
- How are you? - I'm snowed under, to be honest, and I've got a headache.
- Açıkçası başımı kaşıyacak vaktim yok biraz da başım ağrıyor.
I've got to be honest.
Dürüst olmam lazım.
Mrs. Shaw, I've got to be honest with you.
Bayan Shaw, size karşı dürüst olacağım.
To be totally honest, I've got a bit of a probation situation going on.
Açık konuşmak gerekirse. Devam eden bir göz hapsindeyim.
Well, I've got to be honest with you, son.
Sana karşı dürüst olmalıyım oğlum.
I think we should start by being honest with each other, completely honest, which means that I've got to tell you some things you may not be ready to hear.
Sanırım birbirimize karşı dürüst olarak başlamalıyız tümüyle dürüst yani sana duymak istemeyebileceğin bir şeyler anlatmalıyım demek oluyor.