English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I've heard

I've heard translate Turkish

18,419 parallel translation
Kol, I've heard the stories.
Kol, hikayeleri duydum.
I've heard that time heals all wounds, but that has not been my own experience.
Zamanın tüm yaraları iyileştirdiğini duymuştum ama henüz kendim tecrübe etmedim.
I think we've heard enough.
Bence yeterince duyduk.
I've heard, they're buying explosives everywhere.
Duyduğuma göre dört bir yandan patlayıcı zulalıyorlarmış.
During Goryeo's resistance time, I've heard comrades talking about you.
Goryeo'nun direnişi sırasında yoldaşlarımdan methinizi duydum.
I've heard you've thrown a good bait to capture the big fish.
Büyük balık yakalamak için oltaya iyi bir yem takmışsın.
I've heard you two got along very well in Shanghai.
Şangay'dayken ahbapmışsınız.
And I've heard the Heroic Corps explosive from Shanghai, they have not found even half of it.
Üstelik Korkusuzların Şangay'dan getirdiği patlayıcıların henüz yarısını bile bulamamışlar.
I-I've heard.
Öyle duydum.
I wish you could've heard that story, man.
Keşke bu hikayeyi duyabilseydin dostum.
I heard the whole thing, and I think dad was right.
Her şeyi duydum ve babamın haklı olduğunu düşünüyorum.
Uh... uh, I'm sure you've heard things around town... you know, about how he dealt with the drug trade.
Mutlaka kasaba hakkında bir şeyler duymuşsunuzdur. Uyuşturucu işiyle nasıl ilgilendiğini filan.
When I first heard about your father, around the time he and Jocelyn first got together, long before the Uprising and the Circle, Valentine elevated the Morgenstern name - to be synonymous with virtue.
Babanı ilk duyduğumda, Jocelyn'le daha yeni görüştükleri sıralarda Ayaklanma ve Çember'den çok önce Valentine Morgenstern soyadını erdemle eş anlamlı olması için yüceltti.
- Oh, I've never heard that term. - Mm-hmm.
Hiç duymamıştım.
- I've heard talk about you.
Seni duymuştum.
I don't know if you've heard of it, where they have a facade of four of our Founding Fathers on this mountain.
Belki duymuşsundur. Dağın üzerinde dört kurucumuzun yüzleri nakşedilmiş.
I've heard you're not going to meetings anymore.
Duydum evet. Toplantılara da artık gitmiyormuşsun.
Yeah, so I've heard.
- Ben de öyle duydum.
I heard the horses are old and weak.
Atların yaşlı ve zayıf olduğunu duydum.
- I'm sure you've heard.
- Duymuşsunuzdur sanırım.
I'm sure you've heard of Operation Salazar.
Kesinlikle Operasyonu Salazar duymuş.
I've heard enough.
Yeterince duydum.
I'm striking the doctor's entire testimony and instructing the jurors to disregard anything they may have heard.
Doktorun tam ifadesini işleme koyuyorum ve jüri üyelerine duymuş olabilecekleri herhangi bir şeyi gözardı etmelerini söylüyorum.
I heard it... and I didn't do anything.
Duydum ve hiçbir şey yapmadım.
I think I've heard enough of your bullshit, okay?
Sanırım palavralarını yeterince dinledim, tamam mı?
I assume you've heard there's been a shooting at the courthouse?
Mahkemede bir vurulma durumu olduğunu bildiğinizi varsayıyorum?
I've heard all I'm going to from you, Temple.
Senden duyacağımı duydum, Temple.
Look, I might generally be considered out of my skull, so this might not mean much, but this could be the craziest, most batshit thing I've ever heard in my life.
Bak, genel olarak kafamın dışında varsayılabilirim yani bunun pek bir anlamı olmayabilir ama bu hayatımda duyduğum en saçma, en kaçıkça şey olabilir.
I've heard every story.
Her hikâyeyi duydum.
I've heard the grilled polenta's divine.
Izgara mısır unu bulamacının destansı olduğunu duymuştum.
Yeah, I've never heard that one before.
Tabii canım, hep aynı terane.
I've heard this one before.
Bunu daha önce duymuştum. Hiç şahit olmamıştım.
I've heard whispers of another dealer trying to take over Arietta's business.
Arietta'nın işini ele geçirmeye çalışan başka bir satıcı olduğunu duydum.
Yeah, I've never heard that one before.
Bunu hiç duymamıştım bak.
I think this is the grandest joke that I've heard in all my time.
Bence ömrümde duyduğum en büyük şaka bu.
Came back that way, too. Now that I've heard everyone out, what I really need to do is get John Barnes back into custody.
- Artık herkesin diyeceğini duyduğuma göre yapmam gereken, John Barnes'ı tekrar gözaltına almak.
I've totally never heard that joke before. "
Daha önce hiç bu şakayı duymamıştım. "
Men, I've heard Lages will pay you 7.50 per Jew.
Beyler, Lages size Yahudi başına 7,5 gulden prim verecekmiş.
- So I've heard.
- Ben de öyle duydum.
I've heard that Asian people's music aids digestion.
Asya müzikleri sindirime yardımcı oluyormuş.
And I've heard there's some private clubs where we could have dinner together.
Bir de bazı özel mekanlar olduğunu duydum oralarda başbaşa yemek yiyebiliriz.
You've heard, I assume.
Duyduğunu farz ediyorum.
I've heard of the Specialist, and all I can say is, I hear they're very good.
Uzmanları duymuştum ve tüm söyleyebileceğim işlerinde oldukça iyilermiş.
I've heard you say that before.
Bunu daha önce de söylediğini duydum.
I don't know if that's the sweetest or saddest story I've ever heard in my life.
Bu hayatımda duyduğum en tatlı mı yoksa en üzücü hikâye mi bilemiyorum.
Yes, I've heard Mr. Desai speaking to someone about that.
Evet, Bay Desai'nin öyle bir şeyden bahsettiğini duymuştum.
I heard you calling to me across empty oceans and vast deserts.
Beni çağırdığını boş okyanuslarda ve uçsuz bucaksız çöllerde duydum.
I've heard you use that name, haven't I?
Bu ismi daha önce senden duymuştum, değil mi?
Can I just say, I have never heard a divorcing couple be so cordial and just so sweet to each other?
Daha öncesinde hiç boşanan bir çiftin birbirine karşı bu kadar candan ve tatlı olduğunu görmemiştim.
I've heard of everyone.
Herkesi duydum.
As for me and Connie, well, we were in some deep shit, and I hadn't even heard the news.
Ben ve Connie'ye gelince, biz boku yemiştik ve haberi daha duymamıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]