English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I've never seen her before

I've never seen her before translate Turkish

194 parallel translation
I've never seen her before.
Hiç görmediğim biri.
I've never seen her before. Have you?
Daha önce hiç görmemiştim.
I've never seen her before.
Onu daha önce hiç görmedim.
I'm in this house every day, I've never seen you before.
Ben buraya her gün gelirim, sizi hiç görmemiştim.
I've never seen her before.
Onu daha önce görmedim.
- I've never seen her before.
- Onu daha önce görmemiştim.
I've never seen her before, and she calls me Virginia.
Onu daha önce hayatımda hiç görmedim ve bana Virginia diyor.
I've never seen her this way before.
Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.
I've never seen her before in my life.
Daha önce hiç görmedim.
I've never seen her like that before.
Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.
SHE LOOKED FAM ILIAR, BUT I KNOW I'VE NEVER SEEN HER BEFORE,
Tanıdık geliyor ama daha önce hiç görmediğimi biliyorum.
- I've never seen her before,
- Onu daha önce hiç görmedim.
- I've never seen her before.
- Hayatımda daha önce hiç görmedim.
I've never seen her before.
Onu daha önce görmemiştim.
I've never seen her before in my life.
Kıvırın!
I've never seen her like this before.
Onu daha önce böyle hiç görmemiştim.
- I've never seen her before.
- Onu hiç görmedim ki.
I've never seen anything bother her before.
Daha önce hiçbir şeyin onu rahatsız ettiğini görmemiştim.
I've never seen her before in my life.
- Onu ilk görüşüm.
Like I've never seen you like that before whenever Pebbles Flintstone wears a leopard mini-dress.
Çakıl çakmaktaş'ın her leopar desenli mini elbise giydiğinde seni o halde görmedim sanki.
I have been studying the small group of trees for more than 10 years, and each time I come up I'm just amazed to find species of plants that I have never seen before.
10 yıldan uzun bir süredir küçük bir ağaç grubunu araştırıyordum ve her seferinde daha önce hiç görmediğim yeni bir bitki türüyle karşılaştığımda hayrete düşüyorum.
I've never seen her before, but I hear she's working for the Globe.
Daha önce hiç görmedim ama sanırım Globe için çalışıyor.
I've never seen the woman before. Or the man who was with her.
Kadını daha önce hiç görmedim, ya da yanındaki adamı.
She was angry like I've never seen her before.
Annem kızgındı, onu hiç böyle görmemiştim.
I've never seen her before in my life.
- Onu hayatımda hiç görmedim.
I've never seen her this bad before.
- Onu daha önce hiç bu kadar kötü hâlde görmemiştim.
No, no. I've never seen her before.
Hayır, onu hiç görmedim.
I've never seen her before in my life.
O kadını daha önce hiç görmedim.
In fact, before that day I'd never seen her and Joan Abbott speak to each other.
Aslında, annemin ve Joan Abbott'ın birbirleriyle konuştuklarını dana önce hiç görmemiştim.
Everything I've ever seen tells me that this girl is a loser, scarred and broken and maybe even dangerous, but I've never really seen anyone like her before, and instead of running away, all I want to do is protect her.
Gördüğüm herşey bana bu kızın mağdur edilmiş, sindirilmiş ve belki de tehlikeli olabilecek biri olduğunu söylüyor, ancak gerçekten de daha önce onun gibi birini hiç görmemiştim, ve yapmak istediğim tek şey, kaçıp gitmek yerine onu korumak.
I - I've never seen her before in my life.
Üzgünüm, onu daha önce hiç görmedim.
- I've never seen her before.
Onu daha önce hiç görmedim.
You see, I've never seen her so focused on fishing before.
Anlıyor musun, daha önce asla onu balık tutma konusunda bu kadar odaklanmış görmedim.
Oh, my God, it's Mom! I've never seen her in person before.
Aman Tanrım, Ana bu Onu daha önce dünya gözüyle görmemiştim.
I've never seen her before.
Daha önce onu görmedim.
I've never seen her drunk before...
Onu hiç sarhoş görmemiştim.
I've never seen someone like her before.
Daha önce böyle bir şey görmemiştim.
I've never seen her before in my life.
Öyle birisini daha önce hiç görmedim.
I've never seen her before in my life.
Onu daha önce hiç görmedim.
No, I've never seen her before.
Hayır, daha önce hiç görmedim.
I've never, ever seen her reach out like this before.
Daha önce hiç biriyle böyle bağ kurmaya çalıştığını görmemiştim.
I've... never seen her before.
O kadını daha önce hiç görmedim.
I've never seen her before.
Daha önce görmedim.
I had a lady come up and I'm pretty sure that she'd never seen surfing before in her life.
Bir kadın geldi ve muhtemelen hayatında daha önce sörf yapan birisini görmemiş.
I've never seen her before!
Onu daha önce hiç görmedim!
- No, I've never seen her before.
- Hayır, hiç görmedim.
Mr Neighbour! I've never seen you in this light before " l'm very happy today, Raj.
bay Jar daha önce bu ışıkta gördüm seni bugün çok mutluyum ben, Raj her zaman mutlu ama bu komşuyla değil sana iki tane haberim var ilk önce ikinciyi söyle hatırlıyor musun, Avustralyalı bir şirkete projelerimi göndermiştim kabul ettiler
N... No, I've never seen her before
Hayır, daha önce hiç görmedik.
Like I said, I've never seen her like that before.
Dediğim gibi, onu daha önce öyle görmemiştim.
No, I've never seen her before.
Hayır hiç görmedim.
I called her up and I said, " Ma, there are all these books, Gospel books I've never seen before, telling me all these different things
Onu aradım ve dedim ki : "Anne, bütün bu kitaplar daha önce görmediğim İnciller, bana İsa ve Meryem hakkında farklı şeyler söylüyor."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]