I've read about it translate Turkish
210 parallel translation
No, but I've read about it... and I can ride a horse
Hayır, ama orayla ilgili okudum ve bir ata binebilirim.
- I've read about it in books.
- Kitaplardan okudum.
I suppose you've read about it.
Sanırım okumuşsunuzdur.
I've thought about it since I first read about him in the paper.
Hakkındaki haberi gazetede okuduğum günden beri bunu düşünüyorum.
I've read about it.
Biliyorum anne.
I read about it in Stars And Stripes.
Yıldızlarından ve rütbelerinden haberim var.
- I've read many mysterious things about it.
- Ada hakkında birçok gizemli şey okudum.
I've read about it, Basil.
Bunu okumuştum Basil.
If you want to read about it, I've got a book.
Bunun hakkında okumak istersen, elimde bir kitap var.
I'll be able to find out what's really going on in the world... not have to read about it in the yellow press like most people.
Dünyada gerçekten neler olduğunu görebileceğim... ve çoğu insan gibi bunu sarı sayfalardan okumak zorunda kalmayacağım.
I've read about that and it sounds wonderful.
Bir yerde okumuştum.
- I've read about it.
- Okumuştum.
I DO THAT BECAUSE YOU GET IN THE BED YOU READ SOMETHING AND YOU GET EXCITED AND ANGRY ABOUT IT.
Sakladım, çünkü yataktayken birşeyleri okuyorsun ve heyecanlanıyorsun ve sinirleniyorsun.
And I was using expressions on things that I'd just read, and derived... about Christianity, only I was saying it in the simplest form that I know... which is the natural way I talk.
Hristiyanlık hakkında okuduğum bazı şeyler üzerine yaptığım... çıkarımlardan bahsediyordum. Bildiklerimden yola çıkarak yaptığım... basit ve gündelik yorumlardı.
I read an interview you gave about how you always dreamed of playing at Ebbets Field and how sad you felt when they tore it down.
Bir röportajınızı okudum. Hep Ebbets Field'da oynamayı hayal edermişsiniz... ve orayı yıktıklarında çok üzülmüşsünüz.
I've read all about it, Drogan.
Bununla ilgili her şeyi okudum, Drogan.
I've read a great deal about it.
Bunun hakkında çok okudum.
I've read an article about it.
- Ve bunda da çok iyi. Bununla ilgili bir makale okumuştum.
Couldn't it have been from the cracked core of a nuclear warhead? I've read about these kinds of burns, Scully.
Peki bu, nükleer bir savaş başlığındaki sızıntı nedeniyle olmuş olamaz mı?
I haven't. I've read about it.
Gelmedim ama okudum.
I read about women trying to have it all, and I thank God our little Harmonica doesn't have that problem.
Her şeye sahip olmaya çalışan kadınlarla ilgili yazıları okuyorum ve şükrediyorum ki bizim küçük "Armonika" mızın böyle sorunları yok.
I managed to read this entire book and form a few thoughts about it.
Kitabın hepsini okumayı becerdim ve hakkında bir kaç düşünce ürettim.
I've read about it.
- Bununla ilgili şeyler okumuştum.
He's right. I've read about it.
Kedi bebek için tehlikeli olabilir.
I've never been to school. I read about it though.
Hiç okula gitmedim ben bayağı okudum ama.
And then I'll read what you've got and we'll talk about it.
Sonra elindekileri okurum ve üzerinde konuşuruz.
You okay, Scully? I've read about cases of desecrating the dead before, but this is the first time I've seen it. Yeah.
- Sen iyi misin, Scully?
- I've read about it in many books.
- Evet. Hakkında çok şey okudum.
- There's nothing about Angel, but it's been ages since I've read the diaries of any of the watchers before me.
- Metinlerde Angel'la ilgili bir şey yok ama benden önceki gözetmenlerin günlüklerini okumayalı uzun zaman olduğunu hatırladım.
I must've read it about 1000 times.
Binlerce kere okumuş olmalıyım.
When I read about how you've been raising your sister all by yourself, it made me want to cry.
Kız kardeşini nasıl büyüttüğünü okuduğumda içimden ağlamak geldi.
Cos I've read the book, seen the movie, and I'm still fuzzy about it all.
Kitabını okudum, filmini seyrettim ama hâlâ neler döndüğüne dair hiçbir fikrim yok.
- I've read all about it.
- Bütün bunları okumuştum.
I've read about it, but I don't really know.
Okudum ama tam olarak bilmiyorum.
You read about guys being obsessed by size and I just thought, well, looking at it....
Her yerde boyutun ne kadar önemli olduğu yazıyor ve ben de düşündüm ki, yani, bakıyorum da...
You know, I was talking to Garvin and Stan, and they read your column and they were going on about how much they liked it.
Garvin ve Stan ile konuşuyorduk da. Köşeni okuyup beğeniyorlarmış.
I've read about this, but I never thought I'd see it.
Bunlarla ilgili yazılar okumuştum ama göreceğimi hiç sanmazdım.
But ask me about this box, from what I've seen and read, I believe it's real.
Fakat bu kutu için... hakkında gördüğüm ve okuduğuma göre, sanırım gerçekten de var.
I've read about it.
Bir yerde okumuştum.
It is really difficult because no one writes books about these things, at least none that I've read
Çok zor çünkü kimse bu konular hakkında kitap yazmıyor.
I just got a book out and I read it and I didn't realise... - that it was... about monsters.
Bir kitap alıp okudum ve canavarlarla ilgili olduğunu bilmiyordum.
And uh, I was told later, I had no idea at the time, that it came about as a direct result of the right people having read "The Cathedral and the Bazaar".
Ve mmm, bana sonradan söylendi, başta bilmiyordum Netscape in gelmesinin direk sebebi şuydu, "The Cathedral and the Bazaar" ı doğru kişiler okumuştu.
And I realized that he had read my document and understood it and was now telling the press about this
ve farkettimki benim bildirimi o da okumuştu okumuş anlamış ve şu anda basına bunu anlatıyor.
It's an integral part of the democracies I've read about.
Böyle hileler demokrasilerin ayrılmaz bir parçasıdır.
So I've read a lot about the good old "us of A", embracing the precious ideology that's helped to shape and define it.
Amerika hakkında bir sürü kitap okudum. Bu ülkeyi şekillendiren ve tanımlayan olağanüstü değerli ideolojiyi kavradım.
Can we talk about it next Friday when I've read the newsletter?
Bunu gelecek cuma konuşsak ya O zaman bülteni okumuş olurum.
Bloody hell, Mel, I'm your first New York friend, and I have to read about it with 12 million other people!
Kahretsin, Mel, Ben senin ilk New Yorklu arkadaşınım, ve bunu 12 milyon kişiyle birlikte okumak zorunda kaldım!
Think about it, there is a man, a middle-aged man who doesn't know how to read or write, who has no wealth who is an orphan, yes he is from a very important tribe but he works for a woman, and he now says, I'm the Prophet.
Orta yaşlarda bir adam düşünün. Okuma yazması yok ve zengin de değil. Bir yetimdi o.
I've read section B-14 in the contract... and it said nothing about sex.
Kontratın B 14 maddesini okudum ve seks hakkında bir şey yoktu.
Well, I've read enough articles about flirting to know it when I see it.
Flört etmeyle ilgili yeteri kadar yazı okudum ve gördüğüm zaman bunu anlarım.
I've read all this stuff about Buddhism, but it never stays with me.
Budizm hakkında bir sürü şey okudum, ama hiçbirini anımsamıyorum.
i've read about this 17
i've read 16
i've read it 51
about it 81
i've never been there 72
i've got this 271
i've never done that 24
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've read 16
i've read it 51
about it 81
i've never been there 72
i've got this 271
i've never done that 24
i've got your back 60
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've been there 404
i've been watching you 106
i've got to 132
i've got a headache 42
i've been thinking 800
i've got an idea 313
i've got to go 756
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've been there 404
i've been watching you 106
i've got to 132
i've got a headache 42
i've been thinking 800
i've got an idea 313
i've got to go 756