I am not the enemy translate Turkish
45 parallel translation
I am not the enemy.
Ne olduğunu bilmiyorum.
I am not the enemy.
Ben düşmanın değilim.
I know he's your friend, but he has to realise I am not the enemy.
Senin dostun olduğunu biliyorum. Ama bir düşman olmadığımı anlamalı.
I am not the enemy.
Ben düşman değilim.
I am not the enemy, madame.
Ben düşmanınız değilim, bayan.
Despite what you may think, I am not the enemy.
Aklından geçenlerin aksine, ben düşman değilim.
I am not the enemy.
Düşmanınız değilim.
- I am not the enemy here.
- Burada düşman olan ben değilim.
- I am not the enemy here.
Burada düşman olan ben değilim.
Listen, Jason, I am not the enemy here.
Dinle Jason, ben düşmanın değilim.
Lieutenant, I am not the enemy here.
Komiser, ben düşmanın değilim.
Well, your Kryptonian instincts must be on the fritz because I am not the enemy here.
Kryptonlu hislerin güçlü olabilir ama buradaki düşman ben değilim.
I am not the enemy, Steve.
Ben senin düşmanın değilim, Steve.
I am not the enemy, Atlee.
Ben düşman değilim, Atlee.
I am not the enemy!
- Ben düşmanınız değilim!
Tess, I am not the enemy.
Tess, ben düşmanın değilim.
- Nathan, I am not the enemy.
Nathan, ben düşmanın değilim.
Look, I am not the enemy.
Bak, ben düşman değilim.
I am not the enemy here.
Ben düşmanın değilim.
I am not the enemy here, Bill, nor is Essie.
Ben düşmanın değilim Bill, Essie de değil.
I am not the enemy, Kung.
Ben düşmanın değilim Kung.
Okay, if you're in a shitty place and you feel like you gotta lash out, I get that, but I am not the enemy here so back the fuck off.
Tamam. Boktan bir durumdaysan ve birine tepki gösteresin varsa anlarım. Ama buradaki düşman ben değilim.
I am not the enemy.
Düşman ben değilim.
Hey, I am not the enemy.
- Ben düşman değilim.
I am not the enemy.
Düşman değilim.
Dirk, I am not the enemy here.
Dirk, düşman ben değilim.
It's contents were of such great international importance that I am not at liberty to reveal them but if that document falls into the hands of the enemy,
Bu belge açıklayamayacağım kadar büyük uluslararası önemde bilgiler içermektedir.
I am sorry that you are mine, and not the kids of some enemy of mine.
Üzgünüm ki sizler benimsiniz, düşmanımın çocukları değilsiniz.
I am not required under International Law... to furnish the enemy with any information.
Uluslararası yasalar gereği düşmana malumat vermemem gerekir.
I do not understand the threat that I bring to you, but I am not your enemy.
Sizin için oluşturduğum tehlikeyi anlamıyorum ama düşmanınız değilim.
I am not the sort of man you want as an enemy.
Düşmanın olmasını isteyeceğin bir adam değilim ben.
I am not the one who asked the enemy to mix in with the civilian populace and use them as cover to attack us.
Onların bizi vururken, istemeden de olsa, sivil halka zarar verebileceğini hiç sanmıyorum.
I am not glad that you are working for the enemy. And you're gonna have to learn to stay out of my personal life.
Düşmanla çalışmandan memnun değilim, ve özel hayatımdan uzak durmasını öğreneceksin.
But you must go back to the other side and tell them that I am not their enemy.
Ama senin de diğer tarafa gidip onlara düşmanları olmadığımı söylemen gerek.
That may be so, but I promise you I am not the man you want as an enemy.
Öyle olabilir, Ama beni de düşmanın olarak istemeyeceğini garanti ederim.
Look, Danny, I know it is rough riding this out on the sidelines, and if it were happening to me, I'd probably be paranoid, too, but I am not your enemy.
Bu soruşturmayı bir kenardan... izlemenin zor olduğunu biliyorum. Bu benim başıma geliyor olsaydı ben de paranoyaklık ederdim. Ama ben düşmanın değilim.
I am not in the habit of corresponding with an enemy general before hostilities have ended.
Saldırı sona ermeden düşman generaliyle mektuplaşmak alışkanlığım değildir.
But I am not the enemy.
Ancak ben düşman değilim.