I believe i can fly translate Turkish
52 parallel translation
But first that change must start inside of me I believe I can fly
İlk değişim benim içimde gerçekleşmeye başlamalı Uçabildiğime inanıyorum
I believe I can soar I see me runnin'through that open doo-oh-oor I believe I can fly
Süzülebildiğime inanıyorum Kendimi o açık kapığığıdan koşarken görüyorum. Uçabildiğime inanıyorum
- I believe I can fly!
- Uçabileceğime inanıyorum!
Bob, the day I willingly cradle your dusty old twig and berries and get a whiff of your halitosis while you turn and cough, is the day I'll be on the roof singing I Believe I Can Fly.
Bob, küflenmiş eski dalını ve meyvelerini isteyerek tuttuğum, ve sen öksürdüğünde, pis kokulu ağzından bir nefes çektiğim gün, çatıda "I Believe I Can Fly" söylediğim gün olacaktır.
I believe I can fly
Uçabileceğime inanıyorum.
♪ I believe I can fly
İnanıyorum uçabileceğime.
♪ I believe I can fly
İnanıyorum, uçabilirim.
I went to the mall, and I almost got this shirt that said, "I believe I can fly," that had a hippo with wings, but then the salesgirl said this is more what high school girls are wearing.
Alışveriş merkezine gittim, neredeyse üzerinde "I believe I can fly" ( Uçabileceğime inanıyorum ) yazan kanatlı bir hipopatam resimli tişörtü alacaktım, ama sonra tezgahtar bunun daha çok liselilerin giydiği tarz olduğunu söyledi.
I believe I can fly.
Uçabileceğime inanıyorum.
I believe I can fly, George!
İnanıyorum ki uçabilirim, George!
I believe I can fly!
İnanıyorum ki uçabilirim!
I believe I can fly!
- Uçabileceğime inanıyorum!
I actually wrote a book, too, and it's a children's book called I Believe I Can Fly.
Aslında ben de bir kitap yazdım, "İnanıyorum Uçabilirim" adında bir çocuk kitabı.
"I believe I can fly"?
"İnanıyorum ki uçabilirim" mi?
â ™ ª To prosper â ™ ª â ™ ª To rise â ™ ª â ™ ª I believe I can fly â ™ ª â ™ ª To fly... â ™ ª â ™ ª I believe I can touch the sky â ™ ª
* Hayatta kalmaya * * Gelişmeye * * Yükselmeye * * İnanıyorum uçabileceğime * * Uçacağıma *
â ™ ª Ohh... â ™ ª â ™ ª I believe I can fly â ™ ª â ™ ª Fly... â ™ ª â ™ ª I believe I can touch the sky â ™ ª â ™ ª I believe I can fly â ™ ª
* İnanıyorum gökyüzüne dokunabileceğime * * İnanıyorum uçabileceğime * * Uçacağıma * * İnanıyorum gökyüzüne dokunabileceğime *
â ™ ª Get ready for it â ™ ª â ™ ª There's nothing to it â ™ ª â ™ ª Get ready for it â ™ ª â ™ ª I believe I can fly â ™ ª â ™ ª Fly... â ™ ª
* Yok zor bir tarafı * * Hazır ol * * İnanıyorum uçabileceğime * * Uçacağıma *
â ™ ª I believe I can fly â ™ ª â ™ ª Fly... â ™ ª â ™ ª Get ready for it â ™ ª â ™ ª I believe I can fly â ™ ª â ™ ª I believe I can fly. â ™ ª
* Uçacağıma * * İnanıyorum uçabileceğime * * Hazır ol * * İnanıyorum uçabileceğime * * İnanıyorum uçabileceğime *
I believe I can fly.
Uçabilmeye inanırım.
Now look, I know you didn't fly 200 miles just for a joke... but I simply can't believe all you're telling me.
Bir şaka uğruna 300 km uçmadınız biliyorum fakat söylediğiniz şeylere inanamıyorum.
You don't believe that I can fly?
Uçabildiğime inanmıyor musun?
I just don't believe a man can fly.
İnsanın uçabileceğine inanmıyorum.
I can't believe Paramount is paying to fly us to England.
Paramount İngiltere'ye gitmemiz için para ödediğine inanamıyorum.
- Simon says, "Fly like a bird!" - I can't believe you paged me for this.
Beni bunun için aradığına inanamıyorum.
I believe I can touch the sky I fink about it every night and day I spread my wings and I fly away
Gökyüzüne dokunabildiğime inanıyorum Her gece ve gündüz bunu düşünüyorum Kanatlarımı açıyorum ve bi yerlere uçuyorum
- l can fly - l believe I can fly
- Uçabiliyorum - Uçabildiğime inanıyorum
His mother used to keep him on a short leash but I can't believe he'd hurt a fly.
Annesi katı davranıyordu. Ama karıncayı bile incitmezdi.
I believe you can fly!
Bir smaç vur da görelim!
Then... I can't believe I'm going to say this... Things started to fly around the room.
Sonra ; bunu söylediğime inanamıyorum, eşyalar havada uçmaya başladı.
I can't believe Brunson made Ed fly to New York just to keep him company.
Brunson'un Ed'i sıkılmamak için New York'a uçmaya zorladığına inanmıyorum.
Because I believe you can fly, Joey.
Çünkü uçabileceğine inanıyorum, Joey.
Sokka doesn't believe you can fly, but I do, Appa.
Sokka uçabildiğine inanmıyor. Ama ben inanıyorum, Appa.
I still can't believe you ate that dead fly.
Pekala, ben başaramayacağım, tamam mı?
My family can't believe I actually met the frisco fly. I can't believe it.
Ailem Frisco Fly ile tanıştığıma inanamıyor.Ben bile inanamıyorum.
I can't believe it, folks, but McCoy is looking deep and he lets it fly...
Sola dikkat. Buna inanamıyorum, millet,
I can not believe we are going to fly with the grandson of the great Ham.
Büyük Ham'ın torunuyla birlikte uçacağız.
Fine, I believe you can fly.
İyi, inanıyorum ki uçabilirsin.
Metaphorically, I believe you can fly.
Metaforik olarak, sana inanıyorum uçabilirsin.
I can't believe you never tried to fly.
Yaptığın uçakları hiç havalandırmadığına inanamıyorum.
â ™ ª I believe I can touch the sky â ™ ª â ™ ª I think about it every night and day â ™ ª â ™ ª Spread my wings and fly away â ™ ª â ™ ª I believe I can soar â ™ ª
* İnanıyorum gökyüzüne dokunabileceğime * * Gece gündüz bunu düşünüyorum yalnızca * * Kanatlarımı açıp, uçabileceğimi uzaklara *
- I believe you can fly.
- Uçabilirsin, inanıyorum.
I can't believe you got to fly in the concorde.
Bir Concorde ile uçtuğuna inanmıyorum.
I believe you can fly.
Bence sen uçabiliyorsundur.
You gotta tell me you believe I can fly an Apache helicopter, man.
Apache kullanıyorum dediğimde bana inanın dostum.
Tell me you believe I can fly an Apache helicopter.
Apache kullandığıma inandığınızı söyle.
I can't believe that old carp isn't gonna let you fly his ship.
O yaşlı sazanın gemisini kullanmana izin vermediğine inanamıyorum.
I can't believe you would fly in from Vegas just to babysit.
Vegas'tan buraya bebek bakmaya geldiğine inanamıyorum.
I can't believe you ate the manual, and we can't fly home!
El kitabını yediğine inananıyorum, şimdi eve gidemeyeceğiz!
You make me believe I can fly.
Beni uçabileceğime inandırıyorsun.