English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I can't believe you came

I can't believe you came translate Turkish

126 parallel translation
I can't believe you came back!
Geri döndüğüne inanamıyorum!
I can't believe you came to help me get this promotion.
Bu terfide bana yardım etmeye geldiğine inanamıyorum.
I just can't believe you came here and did it again.
Yine gelip bunu yaptığına inanamıyorum.
I still can't believe you came barreling in here like some 500-pound gorilla.
Halen buraya 500 kiloluk bir gorilmişsin gibi girmene inanamıyorum.
I can't believe that you two came to be killed.
Şimdi de siz belanızı aramaya başladınız!
Man, I can't believe you came back.
Dostum geri geldiğine hala inanamıyorum.
I can't believe you came back.
Geri döndüğüne inanamıyorum.
I believe you'll see- - I can't say that I'm sure- - but I think you'll see his boat just came from the direction of the plane.
İnanıyorum ki sen de göreceksin... Emin olduğumu söylemem tabii... Sanırım, onun uçak istikametinde gelen bir botta olduğunu göreceksin.
I can't believe you came already!
Sakın geldiğini söyleme!
- I can't believe you really came.
- Geldiğinize gerçekten inanamıyorum.
I can't believe you came through my window. I was just sitting at home, thinking about you... and I thought, why don't I crawl up the side of his house and say hello. I know.
İçeri pencereden girdiğine inanamıyorum.
I can't believe you came through.
Fark ettiğine inanamıyorum!
I can't believe you came to my opening.
Açılışıma geldiğine inanamıyorum.
I can't believe you came.
Geldiğine inanamıyorum.
They can't believe I came out of you!
Senden nasıl çıktığıma inanamıyorlar.
Um, i, uh, can't believe it myself, But i actually came here to ask you some advice.
Kendime inanamıyorum ama buraya sizden tavsiye almaya geldim.
I can't believe you came out of the same womb.
İkinizin aynı anneden doğduğunuza inanamıyorum.
I can't believe I came to America for you.
Senin için Amerika'ya geldiğime inanamıyorum.
I can't believe you came up with a bullshit plan... that almost got me killed.
Ben de neredeyse beni öldürtebilecek saçma bir plan ortaya attığına inanamıyorum.
I can't believe you came out here without a cell phone!
Buraya cep telefonsuz geldiğine inanamıyorum.
- I can't believe you came here for me.
- Benim için buraya geldiğine inanamıyorum.
I can't believe that you came... and you're wearing a blazer.
Geldiğine ve ceket giydiğine inanamıyorum.
I can't believe you came out just because I asked you to.
Aradığım için geldiğine inanamıyorum.
You know, I can't believe I'm gonna say this, but, um, I'm glad I came.
Bunu söyleyeceğime inanamıyorum ama iyi ki gelmişim.
I can't believe you came back for me.
Benim için geri geldiğine inanamıyorum.
Kayleigh, I can't believe you came.
Kayleigh, geldiğine inanamıyorum!
Wow, I can't believe you came all the way to Europe for a girl.
Bir kız için Avrupa'ya kadar geldiğine inanamıyorum.
I still can't believe you came all the way here, just for me.
Hala onca yolu sadece benim için geldiğine inanamıyorum.
I just--l can't believe you came all the way back here... to get her back, and you folded.
Şunlardan biri.
I can't believe you came to my office wearing that!
Ofisime bunu giyipte geldiğine inanamıyorum.
I can't believe you came from my womb
Benim rahmimden çıktığına inanamıyorum.
I can't believe you came!
Tobias! Geldiğine inanamıyorum!
I can't believe you actually came over here.
Buraya böylece gelebildiğine inanamıyorum.
I can't believe you came all this way and didn't even stay the night.
Onca yolu gelip, bir gece bile burada kalmamana inanamıyorum.
I can't believe you came to my house.
Evime geldiğine inanamıyorum.
I can't believe you came all this way to get me.
Bu kadar yolu beni almaya geldiğine inanamıyorum.
- You can't believe I came to sleep with you.
Buraya seninle yatmak için geldiğimi düşünemezsin.
- I can't believe you did that. - It just came to me.
- Bunu yaptığına inanamıyorum.
I can't believe you got dressed and came all the way down here.
- Giyinip ta buraya kadar. ... geldiğine inanamıyorum.
I can't believe you guys came all the way to Virginia.
Virginia'ya geldiğinize inanamıyorum.
I had like just a little drink, and I can't believe you came.
Ben sadece birazcık içtim, ve buraya geldiğinize inanamıyorum.
I can't believe you came to see me.
Hatta, tüm Amerika'ya yöneliktir.
I can't believe you came on my mom.
Anneme bunu yaptığına inanamam.
Mom, I can't believe you came out of that belly.
Anne, senin bu göbekten çıktığına inanamıyorum.
I can't believe you actually came.
Gerçekten geldiğine inanamıyorum.
I can't believe you didn't tell me your mom came home.
Bana, annenin eve döndüğünü söylemediğine inanamıyorum.
I can't believe you didn't tell me your mom came home.
Bana annenin eve geldiğini söylemedeğine inanamıyorum.
I can't believe you came!
Geldiğine inanmıyorum!
I can't believe you guys came all this way to get me.
- Bunca yolu beni almak için geldiğinize inanamıyorum.
After the way I treated you, I can't believe you came after me.
Sana o kadar kötü davrandıktan sonra, peşimden geleceğini hiç düşünmemiştim.
But I still can't believe... how blessed I am, how you came to me... I love you.
Ama ben hala inanamıyorum... Ben çok şanslıyım, Bana geldiğin için...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]