English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I can't do that anymore

I can't do that anymore translate Turkish

120 parallel translation
I can't seem to do that anymore. Especially to you.
Sanırım artık bunu yapmıyorum Özellikle de sana karşı.
That's my life's companion... but I had to hock it once and I don't want to do that anymore.
Bu benim can yoldaşımdır. Fakat bir defa rehin vermek zorunda kaldım ve bunu bir daha yapmak istemiyorum.
All I know is that I can't do things that don't make sense to me anymore.
Tek bildiğim bana saçma gelen şeyleri artık yapamayacağım.
I can't do that air work anymore.
Artık öyle uçuşlar yapamam zaten.
but i do know that you can't play with jeff anymore.
Ama biliyorum ki artıık Jeff ile bir daha oyun oynayamazsın.
I can't do that anymore.
Artık onu yapamıyorum.
I can't do that anymore.
Bunu daha fazla yapamam.
You saw that I tried, but I just can't do this anymore.
Denediğimi gördün ama buna daha fazla katlanamam.
But I can't do that anymore.
Ama bunu daha fazla yapamam.
I can't do that anymore.
Ben artık bunu yapamam.
I can't do that anymore.
Ben artık bunu yapamıyorum.
I can't do that anymore, John.
Artık bunu yapamam, John.
- Why? - I can't do that anymore... and you're going to do it better than me, creativity is your turf.
- Bu işi daha fazla sürdüremiyordum... ve sen de bu işi benden daha iyi yaparsın, yaratıcılık senin otlağın.
But I know I can't do that anymore, now that I know you've succeeded.
Artık bunu yapamayacağımı anladım. Hele başarıya ulaştığınızı duyduktan sonra.
If I can't do that I can't be a warrior anymore.
Eğer onu yapamazsam... artık bir savaşçı olamam.
I can't do that anymore.
Ben yoruldum artık koşamıyorum.
I can't do that anymore.
Artık bunları yapamam.
I can even reprogram you to be a whistling teapot, but, if I do that, you won't be you anymore.
Hatta bir demliği ıslık çalacak şekilde programlayabilirim, ama bir daha sen sen olmayacaksın.
The thing is, I can't do that anymore.
Artık yapamıyorum.
I'd love to, but my lawyer said I can't do that anymore.
İsterdim ama avukatım artık bunu yapmamamı söyledi.
I can't do that anymore.
Artık bunu yapamıyorum.
[Sighs] You know what? I'm just gonna tell Kaplan that I can't do it anymore.
Kaplan'a artık bunu yapamayacağımı söyleyeceğim.
And I said, "Oh, that's it. I can't... Can't do it anymore."
Ve ona, "Bu kadar.. artık yapamam... bunu daha fazla yapamam" demiştim.
I just, I finally realized that I can't do this anymore.
Üzgünüm, sadece artık buraya gelemeyeceğimi anladım.
You know, I don't think that I can do this anymore.
Biliyor musun? Artık bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
I'm sorry, we can't do that anymore.
Üzgünüm artık izin vermiyoruz.
I took care of people, the people who can't do for themselves anymore, you have to do everything that they can't do :
Artık kendilerine bakamayan insanların bakımını yapardım. Onların yapamadığı her şeyi yapmak zorundasındır.
It's something that I want to do till I can't do it anymore.
Bu benim sonunda yapamayacak hale gelene kadar yapmak istediğim bir şey.
I can't do that anymore.
Bunu daha fazla yapamayacağım artık.
But if you can't do that and you don't love me anymore, then I don't want to be here.
Ama bunu yapamıyorsan ve beni artık sevmiyorsan burada olmayı istemiyorum.
I just can't do that anymore.
Bunu artık daha fazla sürdüremiyorum.
My doctor says I can't do that anymore'cause my blood pressure is off the charts.
Doktorum bu tarz şeyler yapmamamı söylüyor, zaten tansiyonum tavana vurmuş durumda.
I told Lester that I can't do it anymore not with the girls.
Sana söyledim Lester, bunu daha fazla yapamam, hele kızlar varken.
I can't do that anymore.
Ben bunu daha fazla yapamam.
i know, it's just... i just know that i've spent a lifetime living a lie, and i can't do it anymore.
Biliyorum, sadece... Sadece artık biliyorum ki yaşamımı bir yalanı yaşayarak geçirmişim ve artık yapamam.
I just know that I've spent a lifetime living a lie, and... I can't do it anymore.
Sadece artık biliyorum ki yaşamımı bir yalanı yaşayarak geçirmişim ve artık yapamam.
I just know that I've spent a lifetime living a lie, and I can't do it anymore.
Sadece artık biliyorum ki yaşamımı bir yalanı yaşayarak geçirmişim ve artık yapamam.
Well, maybe that's because i can't do this anymore.
Belki de artık bunu yapamıyorumdur.
Oh, I don't think Amy could do that. She could if she wanted, if you wanted. I can't even get her to leave the house anymore.
Böyle şeyleri okurdum ama...
Well, you don't control that anymore.I know that's upsetting, but- - take a look at that nurse and tell me what i can and i can't do.
Artık bunu sen kontrol edemiyorsun. Biliyorum sinir bozucu, ama... Şu hemşireye bak sonra bana yapabileceklerimi ve yapamayacaklarımı söyle.
Do you realize that I can't trust you anymore?
Sana artık güvenemeyeceğimi farketmedin mi?
- I can't do that anymore!
- Artık beceremiyorum bunu.
I just, I forget I can't do that anymore because of the thing I have there now.
Artık bunu yapamayacağımı unutuyorum, göğsümdeki şey yüzünden.
He needs someone who can do really complex space-time calibrations and calculate bearings, and I just... I don't know how to do that anymore.
Çok karışık uzay-zaman hesapları yapıp yön belirleyebilecek birine ihtiyacı var ve ben artık bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Then, on his sixtieth birthday, he said, "that's it, I quit I can't do this anymore."
Sonra, 16. yaş gününde, "Yeter artık. Bunu daha fazla yapamam" dedi.
but i can't do that anymore.
Ama artık yapamam.
How do I do that now, if I can't work anymore?
Artık çalışamayacaksam nasıl geçineceğim?
But we can't do that anymore'cause I gotta go to work.
Ama artık bunu yapamayız. Çünkü çalışmam gerekiyor.
I can't do that anymore.
Artık bunu yapamam.
My folks have moved on now, so I can't do that anymore.
Bizimkiler oradan taşındı, artık bunu yapamıyorum.
If you keep talking, I'm going to have to lie to your sister, and I can't do that anymore.
Anlatmaya devam edersen kardeşine yalan söylemek zorunda kalacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]